Arama

Sabır ve Sabrın Önemi - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Temmuz 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Dinimizde Sabır ve Sabrın Önemi
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi
Gerçekten insan, ziyandadır. Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. (Asr Suresi, 2-3)
Sabır, İslam'ın en fazla değer ver­diği insani erdemlerdendir. Kur'an-ı Kerim'de yetmişten fazla yerde sabır anılmaktadır. Allah'ın kitabında sab­rın bu kadar üzerinde durulması, şüp­hesiz onun öneminin, Allah katında sandığımızdan çok değer taşımasının sonucudur.
Sabır yalnız dinler tarafından değil, insanların ortaya koyduğu sistem­ler, felsefeler tarafından da bir erdem olarak kabul edilmiştir.
Fakat sabrın önemini ve gerekli­liğim belirtmekte Müslümanlık kadar titizlik gösteren başka ne bir din ne bir felsefe vardır. Denebilir ki sabır hakkında İslam'ın söylediklerinden ve buyurduklarından daha üstün ve de­ğerli bir şey söylenmemiştir.
Sabır her devirde insanoğlunun işine yaramıştır. Sabredenler her za­man kazançlı çıkmışlardır. Fakat in­sanın içinde bulunduğumuz çağ kadar sabra muhtaç olduğu bir çağ geçmemiştir. Yaşadığımız bu çağ çeşitli özel­liklerinden dolayı insanın sinirlerini yıpratan, tahammüllerini azaltan bir çağdır. Günümüzde tıbbın ısrarla üze­rinde durduğu stresler tamamen zamanımız şartlarının bir sonucudur. Doktorlar sürekli streslerden uzak durmamızı tavsiye ediyorlar. Bu na­sıl mümkün olacaktır? Şüphesiz sabır­la. Bunun için bu çağda, her çağdakinden daha çok sabıra muhtacız. Ku­r'an defalarca, Allah'tan sabrederek yardım istememizi emreder:
"Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle bera­berdir."
Bir başka âyette de sabrın kolay bir şey olmadığı, ama gerçek mümin­lere zor gelmeyeceği belirtilmektedir:
"Gerçekleri yüklenip taşımakta sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz) kalbi Allah'a saygı ile ürperenler dı­şında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir."
Din büyükleri bu anlamda sabrı iyi anlamışlardır. Hz. Ali "Hiç kim­se, kendisine sabır verilen kimse ka­dar Allah'ın lütfuna uğramamıştır" diyor.
Büyük din bilgini Kuşeyri de "Sabrı "yüzünü ekşitmeden acıyı yudumlamadır" diye anlatmıştır.
Sabır deyince çoğumuzun aklına haklı olarak öfkelendiğimiz zaman sabretmek gelir. Hâlbuki öfke, sabır gösterilecek yerlerden yalnız biridir.

Sabra ihtiyaç duyulduğu durumlar
Sabra muhtaç olduğumuz daha nice durumlar vardır. Bunların belli baş­lılarını özetleyelim:


1.
Bir amaca ulaşmata gösterilen sabır: Bir amaca yönelmiş bir kimse­nin, o amaca doğru ilerlerken gerekli zorluklara katlanması bir sabırdır. Dilediği mesleğe sahip olmak, ya da sahip olduğu meslekte yükselmek is­teyen kimse bunun için gerekli zorluk­lara, mahrumiyetlere katlanmak zo­rundadır ve bu ancak sabırla mümkün olur. Bir girişimde bulunan ve bunu amacına ulaştırmak isteyen işa­damı bu süreçte bazı sıkıntılarla kar­şı karşıya kalabilir. Bu durumda di­renmek, yılmamak bir sabırdır. Peygamberimiz bu maddeyle ilgili olarak "sabreden zafere (bir başka deyişle amacına) ulaşır" demiştir.

2. Bazı şeylerin eksikliğine, yok­luğuna karşı sabır:
Kimi servet ve zen­ginlik istemiştir, bu yolda harcamış­tır ama sonuç itediği gibi olmamış­tır. Kimi evlat istemiştir, Allah verme­miştir; kimi mevki, kimi başka bir şey istemiştir ama sahip olamamıştır. Bü­tün bu yokluk ve eksiklikleri sineye çekmek sabırdır. Kuran, böyle meş­ru şeyler isteyip de elde edemediğinde isyan etmeyip sabredenlerin müjdelenmesini istiyor.


3.
Belalara, felekatlere, yıkımla­ra karşı sabır: Sel, deprem... gibi do­ğal âfetlere, çağımızda makineleşme sonucu meydana gelen kazalara kar­şı sabır da Allah katında ecri büyük olan sabır çeşididir. Bilinen bir husus­tur ki, insanlar bazen çok sevdikleri, kendilerini hayata bağlayan kişileri, görünmez, akıldan geçmez bir kaza sonucu yitirebiliyorlar. Yine canın yongası diye nitelenen mal ve servet, bir yangında kül olabiliyor, işte böy­le durumlarda çok zor olmasına rağ­men sabredebilmek Rabbimiz nezdin-de çok büyük sevaba vesiledir. Bu an­lamda sabredenler Allah tarafından hesapsız şekilde ödüllendirilecektir.

4.
Öfke anında sabır: Hiç şüphe yoktur ki sabra en çok muhtaç oldu­ğumuz durum öfke anıdır. Öfke, göz­ümüzü kin ve hiddet bürümesidir. Böyle bir durumda derin bir nefes alıp kendimizi kontrol imkânını elden ka­çırırsak her şey altüst olabilir. İşte bu durumda sabır da dinde büyük sevap nedenidir.
Atalarımız, "Öfke gelir göz kıza­rır, öfke gider yüz kızarır" demişler­dir. İnsan öfke nedeniyle çirkin söz ve davranışlarda bulunur, öfke geçince de söylediklerinin ve yaptıklarının kö­tülüğünden utanır.
Hz. Ali bu konuda çok güzel şey­ler söylemiştir:
"Öfkenin başı cinnet, sonu pişmanlıktır. İnsanın şiddetli iki düşmanı vardır: Bunlar öfke ve şehvettir."
Peygamberimizin öfkeye ilişkin sözleri ise gerçekten benzersizdir:
"Gerçek güçlü kimse, güreşte baş­kalarını yenen değil, öfkelendiği za­man nefsini yenendir."
Bir savaş dönüşü Peygamberimiz arkadaşlarına şöyle dedi:
Şimdi küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz. Ashab sordu:
Ya Resülallah, biz büyük bir ci­hattan dönüyoruz. Bunun daha bü­yüğü ne ola?
Esas büyük cihat insanın nef-siyle yaptığı cihattır.
Kuran'ın en kısa surelerinden bi­ri olan Asr suresinde kurtuluşun dört şeye bağlı olduğu belirtilmiştir. Bun­lar: İman etmek ibadetler de dahil ol­mak üzere güzel işler yapmak, hakkı gözetmek ve sabırlı olmaktır.
Mehmet Akif bu sûreyi manzum olarak şöyle çevirmiştir:
Hani ashâb-ı kiram ayrılalım derlerken,
Mutlaka sûre-i ve'l-Asr okurlarmış, bu neden?
Çünkü meknûn* o büyük sûrede esrâr-ı felah**:
Önce iman-ı hakiki geliyor, sonra selâh,
Sonra hak, sonra sabır, işte kuzum insanlık!
Bu dördü birleşti mi hüsran yoktur sana artık
* Meknûn: Gizli, saklı.
** Esrâr-ı felah: Kurtuluşun sırları.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!