Arama


TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #7
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
kategori imageALEVİLİK NEDİR ?

ALEVİ BİR İŞADAMININ ALEVİLİK TANIMI


ALEVİLİK BİR DİN DEĞİLDİR.


Aleviler İslam'dır.Alevilik bir yoldur.Bu yol peygamberimiz Hz.Muhammed (SAV)'in yoludur.4. Halifeye,Ehli beyte ve sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)'in sevgili torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e bağlıyız.Kitabımız KurAn'ı Kerim'dir,Mabedimiz camilerdir.Aleviler ibadetlerini camilerde ve her Müslüman gibi evinde de yerine getirirler.Aleviler sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed'in sünnet-i seniyyelerini büyük bir huşû içinde yaşamaktadırlar.
ALEVİLERİN YAŞAM ŞEKLİ (TAHALLÂK-U Bİ AHLÂK-I ALLAH)
Aleviler Allah ahlakı ile ahlaklanmaktadırlar .Aleviler, devletine ordusuna, milletine, sıkı sıkıya bağlı ,vatansever birinci sınıf vatandaştırlar.Ülke ekonomisine de büyük katkı sağlamaktadırlar ve sağlamaya büyük azimle,şevkle,gayretle devam edeceklerdir.Alevi toplumu , ekonomimizin büyük,küçük sanayici ve işadamlarını büyük bir azimle ve gayretle desteklemektedirler. CEM ÇANKAYA

Alevi Bir Yazarın Dilinden " Alevilik ve Ehl-i Beyt " Üzerine Bir Eser
Özellikle Alevi Kardeşlerimize Öneririz !
Neden "Alevilik" ve "Ehl-i Beyt?", "Alevilik Müslümanlık mı?" Niçin böyle bir kitaba ihtiyaç duyuldu? Bu konuda çok inceleme ve araştırma yapıldı, çok kitap yayılandı. Bizim çalışmamız ne ilk ne de son olacaktır. Amacımız yeni bir tartışma başlatmak değil, süregelen tartışma ortamı içersinde zemini farklı yönlere kaydırılmak istenen Aleviliği gerçek zeminine oturtabilmektir. Gördüğümüz kadarıyla bu yayınlarda niyetlere göre yorumlar da farklı olabiliyor.Bize göre bazı yazarlar maalesef meseleye, nasıl görmek istiyorlarsa öyle bakıyorlar. Halbuki bu yaklaşım doğru ve objektif bir yaklaşım değildir.

Yine şunu üzülerek görüyoruz ki, konuya menfi bir tavırla yaklaşanları başında yabancı ideoloji mensupları geliyor. Onlar için bu tür konular, hedefe götüren bir vasıtadan ibarettir.İşin içinde memleketi karıştırıp, milleti düşman kamplara ayırmak isteyen dış güçlerin varlığı ayan-beyan ortada.
Ve yine "Aleviliği" ve "Ehl-i Beyti" siyasi menfaatlerine alet etmek isteyenler var. Onu, dini kimliğinden ayırıp bir felsefi teori gibi göstermek isteyenler var¦

Özellikle bazı yazarları Aleviliği islam dışı bir inanış biçimi gibi gösterme gayretleri, kendisini Müslüman olarak gören ve elinden geldiği kadarıyla da inancını yaşamaya çalışan milyonlarca insanımızı rencide ediyor. işte bu yüzden 'Alevilik Müslümanlık mı?' derken, onları içinden birisi olarak bu konuyu öz kaynaklarına dayanarak irdelemeye çalıştık. Alevi-islam ilişkisini kurmaya çalışırken özellikle hepimizi birleştiren ve aynı ortak paydada buluşturan "Ehl-i Beyt" sevgisi üzerinde durduk.
Günümüzde şunu da üzülerek görüyoruz ki asırlardır aynı Allah'a, aynı Kitab'a, aynı Peygamber'e inanan, aynı kıbleye yönelen, sevinçte ve tasada aynı duyguları yaşayan bu vatanı insanları ne hikmetse bugün ayrı din mensupları gibi gösterilmeye çalışılıyor. Sanki bir tarafta "Ehl-i beyt" taraftarları, diğer tarafta "Ehl-i beyt" karşıtı insanlar varmış gibi lanse ediliyor.
Tabi bütün bu toz- duman bulutunun arasıda kaybolan, kendi değerlerinden, kültüründen uzaklaşmış bir gençliğin feryadı ise kulakları tırmalıyor. Kendi kültürünü tanımayan gençlerin bir kısmı, ideolojik akımlar ve misyoner tuzakları için kolay bir av olabiliyor. işte son günlerde medyaya yansıyan haberler de vehametin ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu gösteriyor.
Yeni nesillerin arayış içinde oldukları gün gibi ortada. inancını tayin etmeye çalışan, "Ben neyim?", "Müslüman mıyım?", "O halde Müslümanlık nedir?", "Aleviliğin dindeki yeri nedir?", "Ehl-i beyt nedir? Kimlerdir?" gibi soruları kendisine soran, sorgulayan bir gençlikle karşı karşıyayız!
Dolayısıyla bütün bu olan bitenlere kayıtsız kalmak mümkün değildir. Bu işi istismar edenlerin meydanda cirit attığı bir dönemde, artık bu işin gerçek sahiplerinin, işin erbabı ilim adamları meseleye el koymaları zamanı gelmiş de geçmek üzeredir bile.
Yine bizi bu sahada yazmaya zorunlu kılan sebeplerden biri de bulunduğumuz çevredeki gözlemlerimizdir. Gözlemlediğimiz kadarıyla, bu inanç ve değerleri taşıdığını söyleyen insanlar, maalesef gerekli bilgi ve donanıma sahip değildir.
"Ehl-i beyt nedir?" , "12 imamlar kimlerdir?", "Bu insanlar nasıl bir hayat yaşamış? Neye hizmet etmişlerdir?" gibi soruları cevabı ne yazık ki çoğu zaman yanıtıı bulamamıştır.
Tabi, bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. Bu ayıptan kurtulmanı yolu da yine Hz. Ali Efendimizde ifadesini bulan ilim ve irfan yoludur.
"Bana bir harf öğretenin kölesi olurum" diyen Hz. Ali' yi örnek alan bizler, binlerce harf öğreten ilim-irfan sahiplerinin, öğretmenlerin ve kitapları takipçisi olabilmeliyiz. Zamanı bu bilgi çağında, her türlü hurafe ve kulaktan dolma asılsız bilgiler yerine doğru ve güvenilir kaynaklara yönelmeliyiz.
Bizim de gayemiz, temel kaynaklar ışığında bir nebze de olsa hakikate giden yolu gösterebilmektir. Alevilik adına yetkili-yetkisiz, bilen-bilmeyen herkesin çıkıp konuştuğu şu ortamda, işin içersinde olan ve yıllardır bu konularda araştırma ve gözlem yapan biri olarak siyasi ve ticari hiçbir amaç gütmeden tamamen saf bir niyetle karanlığa bir mum da biz yakmak istedik. Mevzuyu, kendisine zorla yakıştırılmak istenen siyasi, ideolojik, felsefi ve hayali paslarından arındırıp ilmi ve objektif olarak incelemekte fayda gördük. Bu ümit ve temenniyle yola çıktığımız bu alanda böylesine mütevazi bir eser ortaya çıktı.
Yüce Rabbimden niyazım, bu eserin hayırlara vesile olmasıdır. Gayret bizden, başarı ve lütuf Allah' tandır. İHSAN ÜNLÜ


İslam dIşI gösterilmeye karşI çIkan AlevIler federasyon kurdu

Aleviliği İslam dışı gösteren açıklamalar Alevi toplumunu hareketlendirdi. ‘Müslümanız’ diyen vakıflar birleşerek ortak hareket etme kararı aldı.
Bu çerçevede 9 Alevi vakfı, Alevi Vakıfları Federasyonu (AVF) adı verilen yeni bir oluşum gerçekleştirdi. Federasyona katılmak isteyen vakıfların İslam’ın temel değerleri olan Allah inancına sahip olması, Hz. Muhammed’in peygamber ve Hz. Ali’nin de O’nun halifesi olduğu gerçeğini kabul etmeleri gerekiyor. Geçtiğimiz hafta kuruluş sürecini tamamlayan federasyonun Genel Başkanı Doğan Bermek, amaçlarının Alevi-İslam inancını yaşatmak ve yaymak olduğunu ifade etti. Bermek, Aleviliği İslam dışı göstermeye çalışanlara tepki gösterirken, “Onlar Aleviliği kendi ideolojileri ve siyasi amaçlarına alet etmek istiyorlar. Federasyonun kurulmasına bizim katkımız yüzde 45 ise onlarınki yüzde 55. Onlar konuştukça Aleviler bize yöneliyor.” dedi. Bermek, Alevilere İslam inancının öğretilmesi için Diyanet ve ilahiyat fakültelerinden destek beklediklerini vurguluyor.
Aleviliğin tanımına yönelik tartışmalar 1990’lı yılların ortalarında başladı. Faik Bulut’un “Ali’siz Alevilik” iddiasıyla başlayan tartışmalar, Alevi Bektaşi Birlikleri Federasyonu (ABBF) Genel Başkanı Ali Doğan’ın “Alevilik, İslam dışıdır.” sözleriyle yeni bir boyut kazandı. Aynı dönemde Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turgut Öker de Ali Doğan’ı destekleyen açıklamalarda bulundu ve mecburi din derslerinin kaldırılması için kampanya başlattı. Erdoğan Çınar’ın, Alevilerin, insanın maymundan evrimleştiğini ileri süren Darwin teorisine binlerce yıldır inandığını ileri sürmesi; Erdoğan Aydın’ın ise Alevilikteki Hz. Ali ile gerçekteki Hz. Ali’nin farklı kişiler olduğunu iddia etmesi ve 12 İmam’a yönelik eleştirileri tartışmaları doruk noktaya çıkardı. Son olarak sosyolog Kamil Fırat’ın yaptığı ‘Kentleşen Aleviler’ adlı araştırmasıyla, Alevilerin “Dinsel kimliğinizi nasıl açıklarsınız?” sorusuna cevap olarak yüzde 34,5’inin sadece “Alevi”, yüzde 32’sinin “hem Müslüman, hem Alevi” ve salt “Müslüman’ım” diyenlerin ise yüzde 12,1 olduğu ortaya çıktı. Aynı araştırmada ateist olduğunu ifade edenlerin oranı ise yüzde 14,6 çıktı.
Doğan Bermek, Alevileri İslam dışı göstermeye yönelik tartışmaların bir taraftan Alevileri üzerken, diğer yandan ise faydalı sonuçların ortaya çıkmasına vesile olduğunu söyledi. “Aleviler bu tartışmalar sebebiyle İslam’ı daha çok araştırmaya başladılar.” diyen AVF Genel Başkanı, söz konusu iddiaları ortaya atanlara ise şu soruyu yöneltiyor: “Cemlerimizde Allah, Muhammed, Ali diyoruz. Madem Alevilik İslam dışı, öyleyse Cem’de ne söylüyorsunuz?”
AVF Genel Başkanı Bermek, Alevi İslam inancının yaşatılmasını amaç edinen federasyona şu ana kadar Türkiye’de faaliyet gösteren 17 Alevi vakfından 9’unun katıldığını ve 5 vakfın da üyelik için gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirme aşamasında olduğunu belirtti.
Birliğe ilk aşamada 9 vakıf katıldı
Federasyona ilk aşamada Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı (Cem Vakfı), Anadolu Bilim Kültür ve Cem Vakfı, Gazi Kültür Vakfı, Haydar Eren Kültür ve Eğitim Vakfı, Kartal Cemevi Kültür Eğitim ve Sosyal Dayanışma Vakfı, Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı, Adalar Cem Vakfı, Hüseyin Gazi Kültür Sanat Vakfı ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın katıldığını kaydeden Bermek, federasyon kuruluşu başvurusunu temmuzun ilk haftasında İstanbul Valiliği’ne yaptıklarını söyledi. Bermek, Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın ‘onursal başkan’ olduğu federasyona, Aleviliğin tanımında anlaşamadıkları için Mürteza Demir’in genel başkanı olduğu Pir Sultan Abdal, 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı’nı, Ali Doğan’ın genel başkanı olduğu Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Fermani Altun’un genel başkanı olduğu Dünya Ehl-i Beyt Vakfı’nı davet etmediklerini kaydetti.
Doğan Bermek, federasyonun devletin muhatap kabul edebileceği marjinal olmayan bir kuruluş olduğunu ifade ediyor. Alevilerin sorunlarını kamuoyunun gündemine taşımayı amaçladıklarını belirten AVF Genel Başkanı, şunları kaydediyor: “Alevi İslam inancını benimsemiş insanlarımızın inançlarını öğrenebilmeleri için çalışacağız. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve ilahiyat fakültelerinin desteğini istiyoruz.” ( 16.07.2005 Tarihli Gazeteler)