Ergen açık açık konuştu...
Ünlü sanatçı Gülben Ergen sanat hayatı başta olmak üzere dünden bugünü yaşadıklarını Gazeteci Muammer Yaşar’a anlattı.
Hayatta hiç bir şeyin tesadüf olmadığını dile getiren Gülben Ergen;” Ben kavgcı biri değilim ağzımdan çıkan her kelimeye hakim ve sahip biriyim. Ama nedense söylediklerim değil söylemediklerim gündem oluşturuyor ve mahşetlere taşınıyor. Ben de etten kemikten yaratılmış bir kulum. Sanat dünyası içinde olmam demek halktan vatandaşlardan ve korumdan komşumdan kopacağım anlamına gelmez.Ben başarılı her sanatçı arkadaşımı alkışlarım. Ama nedense bazıları bazılarını hep taşlıyor. Ya elinizmi kırılır dilinizmi sürtüşür. Başarılıdır bu arkadaşımız demek zormu? Bunu hala anlamadım. Sanırım insanlar yaşlandıkça çocuk gibi oluyor. Bizim bazı sanatçılarımız da yaşlandıkça çocuklaşıyor”diye konuştu.
İŞTE GÜLBEN ERGEN’İN SORULARIMIZA YANITI
Muammer Yaşar: Sizi hangi iş daha çok mutlu etti?
Gülben Ergen: Türkiye de bir numara değilim elbette ama çok iyi yerlerde olduğumu biliyorum. Örneğin Sana ile yaptığımız anlaşmada tüm Türkiye’yi karışkarış dolaşarak sevenlerimle hasret giderdim ve en başarılı konserler serimin başında gelir. Şarkı söylemek benim hayatımın olmazsa olmazı.
Muammer Yaşar: Haldun Dormen gibi usta sanatçıyla oynamak nasıl bir duygu?
Gülben Ergen: Haldun Dormen ile oynadğım yapıtda En iyi kadın oyuncu ödülünü alırken Altın Kelebek’te, böyle söyledim ben. Sinema ve tiyatro çok farklı ve güzel bir iş Ancak tiyatro bilgim eğitimim yok. Evlendikten sonrada kendimi yine sanata ve aileme verdim. Ben öyle gözü çok yukarılarda gezen biri değilim. Rızkımı kazanayım, insanlara yardım edeyim. Ve vatanım içerisinde rahatça yaşayım yeterli. Şarkıcılık, ses rengini iyi tanıyıp, elinizdeki kumaşın en güzel yerini sunmaktır. Ben kumaşımın en güzel nakışlı, tınısı en doğru ve en haddince olan bölümlerini sunup, albümlerime şarkı seçiyorum. Çünkü benim dinleyicilerim şarkıdan ve eserlerden çok iyi anlayan iyiyle kötüyü çabuk ayıran bir topluluk. Sanat hayatımda beni en çok annem eleştirdi. Eğer bir Nilüfer’le, Muazzez Abacı’yla mukayese ediyorsak, hakikaten benim sesim vasat. Kendi kimliğimde bakıyorsak bu böyle değil. Ben bu ülkede hiçbir zaman bir numarayım demedim. Sadece iyi bir sanatçıyım dedim ve bunu kabul ettirdim.
Muammer Yaşar : TGRT döneminde Dadı, Marziye gibib dizilerde oynadınız bu sizin sanatınızı nasıl etkiledi?
Gülben Ergen: O dönem benim için çıkış dönemimdi. Rol aldığım bu iki dizi olmasaydı. Sanat hayatımda istediğim çıkışı yamalayamazdım. O 2 diziyle yolum açıldı. Ve albümlerim satış rekorları kırdı.. Bunun ardından Gülbence proğramım beni bir çok alanda yarış içerisine soktu. Keşke böyle bir yarış içine girmeseydim. , para kazanacağım, dergim çıkacak, hoşuma gitti. Çok da ısrar etti yayın grubu. Peki demeseymişim keşke. Ama her işte bir hayır olduğuna inanıyorum. Çalışmayı çok seviyorum. Çalıştıkça tazelendiğimi hissediyorum. Yorgun durmayı, kafamın karışık olmasını çok seviyorum. Belki benim bu kadar yoğun olmam işime gelmeyen gerçeklerle çok yüz yüze getirmiyor beni, ben bu durumdan mutluyum. Yoğunluk bana hep artı olarak dönecek çünkü. Bu kadar çok yerde görünmek, hiç öyle avantaj değil. Ölçü kaçtığı an bu çok tehlikelidir. Verdiğiniz röportajlarda göz bebeklerinizin ifadesi, hırs mı dolu, neşe mi anlaşılır. etti daha sonra. Bunlar mutlaka bende çok derin yaralar açtı. Ama hayata karşı beni içine kapanık değil de, daha güçlü ve dobra haline getirdi. Kimin ne zaman ne olacağını Allah bilir. Yarın bir trafik kazası geçirebilirim. Yüzüme ya da vücuduma bir zarar geldiği zaman ben mahvolurum. Radyo programı yaparım o zaman da. Bu işi yapmıyor olsaydım da, aklımla becerimle, inanılmaz bir pazarlamacı olurdum.
HİÇ BİR ZAMAN ÖZEL BİR GÖRÜNTÜ VERMEK İÇİN ÇABA HARCAMADIM
Ben sanatımla aile yaşantımla gündemde olmayı çok seven biriyim., Özel birr yırtmacı, bir dekolteyi taşımak çok farklıdır. Göstermek, duruşla çok alakalıdır. Şöyle yaparsam da göğüs dekoltem var (eğiliyor) böyle yaparsam da. Bir televizyon programı için başkadır, profesyonel fotoğraf çekimlerinde çok başkadır. Kaset kapağında var mı böyle bir şey? Açalım içini. Var mı burada öyle bir şey? Sadece omuzum gözüküyor, bunda benim bir suçum yok. Sabun kokan bir çekicilik bu. ölçülü ve düzeylidir. Ben hiçbir zaman, bunlarla fiyatımı artırmadım. Akıllı röportajlarımla, doğru şarkılarla, iyi dizilerle, reytingimi artırdım. Türk halkı istiyor ki, bu dizi 65 bölümdür birinci oluyor. Evet, bu bir Amerikan sit–com’u. Türkçeye çevriliyor ve biz bunu oynuyoruz ve o çiçekli bornozların moda olacağı kırk yıl geçse aklıma gelmezdi. İnsanlar gülmek istiyor ya! Bu eğitimciyi falan geçiniz yani. Evet çocuklara öğrettiği çok fingirdek şeyler de var. Gidiyor, küçücük çocuğun saçlarına bigudi yaptırıyor, ucuzluktan kıyafet alırken ‘Sen onu kurtar, ben bunu kurtarayım’ diyor. Evin sahibiyle kırıştırıyor; ama evin sahibiyle evlendiği için çocuklar çok mutlu oldular. Ben zor âşık olurum. Çok müthiş bir süzgecim vardır. Geçer geçer, bir daha
Çok kazanıyor çok harcıyorum
Gece gündüz çalışıyorum ve çok kazanıyorum diyen Gülben Ergen;” Niye ben çok para kazanıyorum ya! Benim çok vergim var ya! Ben ne kadar çok para harcıyorum siz biliyor musunuz? Sigortalara yatırıyorum, yanımda çalışanların maaşı var, kuaförüm var, makyözüm var, şoförüm var, benzin param var, muhasebecim var, menajerim var, onun yüzdesi var, buranın elektriği, telefonu, suyu var. Annemin cep telefonu var, benim var. Evin doğalgazı var, evde çalışan kadın var, temizlikçi var, cam silici var. 50 bin tane ödemem var benim. Ben bunların altından tek başıma kalkıyorum. Bir tane evim, iki tane arabam var. Bir de şu küçük ofisim var. Bütün bu düzeni devam ettirmek zorundayım. Şık ve iyi giyinmek zorundayım. Size niye bir şey ikram etmiyoruz biz? Güzel, iyi şeyler içmelisiniz, yiyip içip gitmelisiniz. Yani, her şey, her şey masraf. Bu masrafın altından kalkmalıyım. Ayrıca para biriktirmeliyim. Ben mutluyum hiç demedim. Ben mutsuzluklarımla mutlu olmayı öğrendim Çok eleştiriliyorum etrafımdaki insanlar, çalışanlar, dostlarım, akrabalarım tarafından. İkincisi, hakkımda çok yazı yazılıyor. Metin Güneş’le ilgili yazılanlar beni çok yoruyor. Ben daha ağzımı açmadım bu konuda. Açtığım zaman güzel şeyler konuşacağım. Yok, o çok ucuz bir kaygı. Onu aştığımı düşünüyorum. Ben kendime sahibim. Ayrıca kendimi ifade edemediğim televizyon programlarını izlediğimde çok üzülüyorum. Onun haricinde annem 50 bin tane şeye kızıyor. Hiçbir şekilde Gülben Ergen’i kabul etmiyor ki annem. Bir Gülben’le birlikte o. Doğru Gülben’le. Ya onun bir soyadı var. Ya bu kadın bir şöhret oldu, ne yapalım bu işi yapıyor. Hiç bunları kabul etmiyor. Babaannenin elini öp, teyzenlere git, dayını ara. Akşama sünnet var oraya gel. Bilmem kimi aradın mı? Bir tanesini aradım, beş tanesini arayamadım yani. Unutuyorum, aklımdan gidiyor, annem hepsine kızıyor. Yazılanlardan dolayı annem de çok üzülüyor. Etraf çok dolduruşa getiriyor. Bir ödül aldığım zaman çok fazla arayan olmuyor da, aaa böyle bir yazı çıkmış diye, annemi arayan olduğu zaman annem sinirleniyor. Acısını da benden çıkartıyor. Rakamı şu anda bilemiyorum. Evet, TGRT’de çalıştığım parayla ev aldım. İki yıl hizmet verdim oraya. Marziye ile TGRT ilk defa birinci oldu. Çok büyük artılar kazandı, logosunu yeniledi. İki yıl da sabah programı yaptım, çok yoruldum. Dağıttıkları lüzumsuz harcamaları soruyorsanız size katılıyorum. Ama kendi adıma ben çok hak ettim. Şimdi onlar da hatalarını anladılar ve bütçelerini küçülttüler.