Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
26 Temmuz 2011       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Muhammed İbn-i İdris eş-Şâfiî
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi

Fürû-ı Din denen ibadet ve dün­ya işleri konusundaki rey ve ictihadları (görüş ve düşünceleri) mezhep olmuş büyük İslâm bilginidir.
Hane­fi, Şafiî gibi mezhep sahiplerinden hiçbiri, "Ben şu konuda şu görüşün sahibiyim. Gelin bana tâbi olun, be­nim görüşlerimi benimseyin" deme­miştir. Ama dinin ana kaynakların­dan hüküm çıkarma yetki ve yetene­ğine sahip olamayanlar kendiliklerin­den büyük din bilginlerine, Kur'an, Sünnet gibi asli kaynaklardan hüküm çıkarma gücüne sahip imamlara ken­diliklerinden tâbi olmuşlar ve mez­hepler bu şekilde doğmuştur.
Şafiî Suriye'de Gazze'de doğdu. Mısır'da öldü. Arap kabileleri arasın­da yetişti. Dili düzgündür. Medine'­de İmâm-ı Mâlik'ten okudu. Yemen'e gitti. Orada Şiîlikle itham olundu. Ya­kalanıp Hânın Reşid'in huzuruna ge­tirildi ve serbest bırakıldı. Bağdat'ta Muhammed İbn-i Hasan'dan ders al­dı. Onunla ilmi münakaşalar yaptı. Mezhep meselelerini müzakere et­ti. 199 senesinde Mısır'a göçtü. Irak'­taki ictihadlarını, "El-Hücceh" adlı kitabında toplamıştır. Mısır'da yeni hadiselerle karşılaşınca muhitin icap­larına göre yeni ictihadlarda bulundu. Bunları "El-Üm" adlı kitabında top­lamıştır. Zamanın ve mekânın değiş­mesiyle hükümlerin değişmesi inkâr olunmadığından Şafiî'nin ictihadları iki devreye bölünmüştür. Birinciye Mezheb-i Kadîm, ikinciye mezheb-i Cedîd nâmı verildi. Muhitin, örf ve âdetlerin onun ictihadları üzerinde te­siri gayet açık görülür. O hem İmâm-ı Mâlik'ten, hem de İmâm-ı Muham­med'den ders aldığından Hadîs fıkhıyla re'y fıkhı arasında bir ittisal hal­kası sayılır. Hanefi fıkhı ile Hicaz fık­hı arasında bır köprüdür. Onları bir­leştirmiştir. Ondan sonradır ki, bu iki fıkıh mesleği arasındaki derin uçurum biraz kapanmış, her iki taraf birbiri­ne yaklaşmıştır.
Şâfıî, usûl-ü fıkha dair ilk eser ya­zandır. Er-Risâle, bu ilmin ilk kita­bıdır. İmam-ı A'zam Ebû Hanife usûl-ü fıkıh kaidelerini tedvin edip bir eser halinde bırakmamıştır. Hüküm çıkarırken kaide olarak kullandığı esasları vardır, fakat bunları yazılı bı­rakmamıştır. Bunlar şifahi bir halde kalmıştır. Şâfıî ise kullandığı kaide­leri tesbit etmiş ve bunları bir kitap halinde yazmıştır. El-Üm adlı eserin­de ise fıkıh meselelerini münakaşe eder. Bu kitap, birçok meseleleri içi­ne alır. Bunda Ebû Hanife ve İbn-i Ebi Leyla arasındaki ihtilafları, Ebû Yusuf'un kendi eserinde yazdığı gibi aynen alır. Sonra münakaşasını ya­par, kendi görüşünü söyler.
Fıkha ve hadise ait yüzden fazla kitabı olan Şâfıî, hilafetin, Kureyş'­in hakkı olduğunu kabul eder, ilk dört halifenin en üstünü olarak Ebûbekr'i kabul etmekle beraber Ali'ye özel bir sevgi besler, şiirlerinde Ehlibeyt'e bağlılığını belirtir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!