Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Tek Mesaj #9705

CaNaRY - avatarı
CaNaRY
Ziyaretçi
14 Eylül 2006       Mesaj #9705
CaNaRY - avatarı
Ziyaretçi
Yokluğunu Öptüm...

Kelimelerim kan revan içinde.
Yüreğim yorgun, gözlerim solgun.
Notaları öksüz bir şarkı gibi
Ağlıyorum bulutların koynunda..
Ve kimseler görmesin diye,
Gözyaşlarımı kaldırımlara siliyorum..
Mürekkebimle yıkamıyorum
Hasretinin karanlık duvarlarını...

Gözlerimi kapattım geceye.
Şiirlerimi hecelerinden vurup
Toprağın beyaz sayfalarına uzanıyorum.

Bulanık sularda yıkıyorum
Kan çanağı olmuş gözlerimi.
Hasretin düşerken avuçlarıma,
Mor tonları giydiriyorum
Acıyı emen dudaklarıma.
Sessizliğe bürünmüşken sevda,
Baharlarda filizlenen taze dallardan
Darağaçları sunuyorum yüreğime.
Yokluğunu öperken dudaklarından
Pusular kuruyorum aldığım her nefese..


Oysa umuda gülümseyen bu adam
Boyun eğer miydi kanlı pusulara ?
Diz çöker miydim karakışlara ?
Ama yokluğunda
Vuslatları öper gibi,
Karanlıkları öpüyorum
Adını ezberlettiğim dudaklarımla......




Ben seni unutmak için sevmedim.
Şimdi sessizce yaşamalıyım seni.
Son kelimelerini suskunluğuna ilmekleyip
" gitmeliyim, mecburum" diyorsun.
Ne diyebilirim ki haklısın. Yokluğunda da severim seni.
Sana söz sevdiğim; seni sensizlikte bile seveceğim..
Bir dakika önce yürüdüğüm yollarda senin ayak izinde karşılaşma ihtimalinde sevdim seni.
Unutmadan sana bir teşekkür borçluyum;
bana " aşkı ve sevdayı " öğretip yamalı kalbime bir yudum sevgini verdiğin için.


Unutma ben sevgiyi hiçbir zaman haketmedim.
Ne kadar bu cümlemi sevmesen de evet hiçbir zaman bir yudum sevgiyi haketmedim.
Ellerim yine ayrılıkların cicekleri topluyor oysa o cicekler senin saclarında olmalıydı.
Neyse sevdiğim şimdi kapat üzerime yalnızlığını.
Kilit vur ağlayan sesime. Sessizliğinde nasıl yaşarım onu da bilmiyorum lakin bilmeni istediğim şu; sen gittin diye sevda elbisesini duvarıma asıyorum bir gün geldiğinde yeniden sana ve sevdana giyebilmek için.
İşte bu gece yalnızlığının koynuna girip yokluğunun avuçlarında gözlerimi sana kapatıyorum bir gün geri döndüğünde " işte geldim helalim, sadece sana geldim " deyip yüreğimi yüreğinle öperek uyandırman için..


Yokluğuna akacak zaman.
Takvimler yokluğunu anlatacak, aynalar sessiz isyanlarımı.. Şehrimin gölgelerine güneş doğacak, karakış bile bahara gülümseyecek..
Oysa ben sensizlikte yavaş yavaş eriyeceğim.
Tıpkı güneşin avuçlarında eriyen bir kar tanesi gibi.
Usulca ve derinden.. Sakın üzülme sözlerim sitem taşıyor diye. . Üşüyen dudaklarımı sarmayacak, gözlerinle gecelerimi aydınlatmayacaksın.
Şimdi gidiyorum.
Lakin bir gün titrek sesimi ve utangaç yüreğimi görmek istersen bu şehrin yalnızlık sokaklarında gezinen eskicilere sor.
Küflü bedenimle , yamalı kalbimle seni bekliyor olacağım. Herşeye inat yanımda tek dayanağım , kızımız Elifle seni yaşıyor olacağım..



Haydi tüm ışıkları söndürüp ayrılığını giydir üzerime.
Şimdi son kez seni yazdım satırlara.
Dışarıda kararmış hava, ben yalnızlığa yürürken sen imkansızlığın içinde seni arayacağım....
Seni bana hatırlatan bu şehri, senin bir dakika önce geçme ihtimalindeki yollarda senin ayak izlerini arayacağım.
Saatler geceyi yarıladığında eski anılarımı hatırlayıp gözyaşları içinde sesinin sıcaklığında " aşkın " imkansızlığına ağlayacağım.


Herşeye inat seni sensizlikte bile seviyorum canım...
Şimdi dudaklarima kilit vurup son cümlemi sana hediye ediyorum kendi doğum günümde tek armağanı olarak..


" Ben sana mecburum ; sen imkansızlığa "

İsmail Sarıgene
...

Son düzenleyen CaNaRY; 14 Eylül 2006 06:47 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi