Arama


ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
12 Ağustos 2011       Mesaj #4
ener - avatarı
Ziyaretçi

Milliyetçiliğin yükselmesi.


Sömürge yönetiminin ekonomik ve toplumsal alandaki ayrımcı politikalarına tepki temelinde gelişen milliyetçi akım, 1908’de Budi Utomo’nun kurulmasıyla örgütlü bir biçim aldı. Daha çok kültürel çalışmaları temel alan bu dernek, seçkin tabakayla sınırlı kaldı. Buna karşılık 1912’de kurulan Sarekat İslam (İslam Birliği) hızla büyüyerek geniş bir kitle desteği buldu. 1914’te de Doğu Hint Adaları Sosyal Demokrat Birliği (ISDV) kuruldu. I. Dünya Savaşı sonrasında Hollanda yönetiminin sınırlı bir temsil temelinde oluşturduğu Halk Konseyi (Volksraad), büyük ölçüde iç içe geçen iki örgütün yürüttüğü mücadeleyi durduramadı. 1920’de Endonezya Komünist Partisi’ne (PKI) dönüşen ISDV, Sarekat İslam içindeki tutucularla ortaya çıkan çatışmalar üzerine bağımsız bir mücadele çizgisine yöneldi. Bu partinin 1926 sonunda Cava’da, 1927 başında da Sumatra’nm batısında başlattığı ayaklanma kısa sürede bastırıldı. Bu arada Sarekat İslam da önemli ölçüde güç kaybetti.

Bandung’daki aydın çevrelerin aynı sıralarda bağımsızlık hedefiyle kurduğu dernekler, Temmuz 1927’de Sukarno’nun başkanlığında kurulan Endonezya Milliyetçi Partisi’nde (PNI) bir araya geldi. Hollanda yönetimiyle işbirliğini reddeden bu parti, ılımlı liderleri de içine alan geniş bir cephe kurmayı başardı. Ama 1929’da Sukarno ve öteki bazı liderlerin tutuklanması, cephenin bölünmesine ve birkaç partiye dönüşmesine yol açtı. 1931’de serbest bırakılan Sukarno, 1933’te yeniden tutuklanarak sürgün edildi. Bunu milliyetçi liderlere yönelik yoğun baskılar izledi. II. Dünya Savaşı’nm patlak vermesiyle Japonya’nın 1942’de Cava’yı işgal etmesi, milliyetçi hareketin önünde yeni bir dönem açtı.
Ad:  ind7.JPG
Gösterim: 1699
Boyut:  88.6 KB

Japon yönetimi baskıcı politikalar izlemekle birlikte, milliyetçi çevrelere dayanma yoluna gitti. Sukarno, Japon yönetiminin izniyle Mart 1943’te Halk Gücünün Merkezi (Putera) adlı bir örgüt kurdu. Ardından Merkezî Danışma Konseyi, gençlik örgütleri ve gönüllü savunma kuvvetleri oluşturuldu. 1944 sonlarında Endonezya’nın bağımsızlığı yönünde bazı adımlar atan Japonya’ nın teslim olmasının ardından, 17 Ağustos 1945’te Cakarta’da (Batavia) bağımsızlık ilan edildi. Devlet başkanma önemli yetkiler veren cumhuriyetçi bir yönetim oluşturuldu.

EndonezyalIların kararlı tutumu karşısında, yönetimin devri için görüşme masasına oturmak zorunda kalan Hollanda, Temmuz 1947’de ve Aralık 1948’de anlaşmaları çiğneyerek yönetimi zorla ele geçirmeye çalıştı. Bu girişimlerin sonuç vermemesi üzerine, Lahey’de yapılan yuvarlak masa toplantısı sonunda Ağustos 1949’da yönetimin devri konusunda anlaşmaya varıldı.

Bağımsızlık sonrası.


Hollanda ile sembolik bir birliği sürdüren Endonezya, 1950’de parlamenter yönetimi öngören bir anayasa benimsedi. 1955’teki ilk seçim öncesinde meclis üyeleri partiler arası bir anlaşmayla atama yoluyla belirlendi. Çok sayıda partinin katıldığı seçimler sonunda ilk dört sırayı Müslümanların ağırlıkta olduğu Masyumi ve Nahdatul Ulama - NU (Ulemanın Yükselişi) ile PNI ve PKI aldı. Bu partilerin dayandığı kesimler, ülkedeki parçalanmışlığı ve bölgesel çekişmeleri yansıtıyordu. Bağımsızlık sonrasında birbirini izleyen kısa ömürlü hükümetler, Dış Adalar ile Cava arasında odaklaşan çatışmanın üstesinden gelemediği için ayrılıkçı eğilimler güçlenmeye başladı.

Bu arada 1954’te Hollanda ile sembolik birliğe de son verilmesinden sonra, Yeni Gine’nin batı kesimini oluşturan Batı Irian (eskiden Irian Barat) konusundaki anlaşmazlık da şiddetlendi. Sınırlı yetkilerle devlet başkanlığını üstlenmiş olan Sukarno, bu ortamda iükenin geleneklerini temel alan Güdümlü Demokrasi görüşünü ortaya attı. Köylerde olduğu gibi, sorunların çözümünde uzun görüşmeler yoluyla anlayış birliğine varma ilkesinin uygulanmasını öngören bu sistem, devlet başkanı- mn gözetimi altında dört ana partiye ve meslek gruplarım temsil eden bir meclise dayanacaktı.

Süregiden karışıklıklar üzerine Mart 1957’de “savaş ve kuşatma hali” ilan edildi. Yıl sonunda HollandalIlara ait işletmelere el konmaya başladı. 1958 başında Batı Sumatra’daki ayrılıkçı liderler bağımsız bir hükümet oluşturdu. Masyumi’nin desteklediği bu ayaklanma Kuzey Selebes’e de sıçradı. Ama ordunun müdahalesiyle kısa sürede bastırıldı. 1959’da ordunun desteğiyle Güdümlü Demokrasi görüşünü yeniden gündeme getiren Sukarno, meclisin onayını alamamasına karşın yeni bir anayasayı yürürlüğe koydu. Yürütme gücünü de üstlenerek kendine bağlı bir hükümet kurdurdu. 1960’ta bütçeyi onaylamayan meclisi dağıtarak atama yoluyla yeni bir meclis oluşturdu. Yeni yönetimin temel dayanakları olan ordu ile PKI arasında bir denge politikası izlemeye özen gösterdi. Bu sırada enflasyon hızla yükselirken, ihracat gelirleri düşmeye ve dış borçlar artmaya başladı.

Bandung Konferansıyla (1955) Üçüncü Dünya içinde etkin bir yer almış olan Endonezya, Sukarno’nun yönetimi altında Batı’yla daha açık bir çatışmaya girdi. 1962’de Hollanda’yla varılan anlaşma uyarınca Batı Irian’ın 1969’da bölge halkının seçimini yapmasına değin BM yönetimi altına girmesi kabul edildi. Eylül 1963’te Malezya Federasyonu’nun oluşturulmasına karşı çıkan Endonezya, Şubat 1965’te BM’den çekildi.

30 Eylül 1965’te ordu içindeki bir darbe girişiminden sonra duruma egemen olan General Suharto, iktidarı ele geçirmeye çalışmakla suçladığı PKI’ye karşı Cava ve Bali’de vahşi bir kıyım başlattı. Ölü sayısının 80 bin ile 1 milyon arasında tahmin edildiği bu kıyımın ardından güç dengesinin bozulmasıyla, Sukarno giderek artan bir baskı altına girdi. Genelkurmay başkanlığını üstlenen Suharto, Mart 1966’da olağanüstü yetkiler elde ederek yönetimde geniş çaplı bir temizlik gerçekleştirdi ve sonunda Mart 1968’de devlet başkanlığına getirildi. Sukarno ise ölümüne (1970) değin ev hapsinde tutuldu.

Malezya ile çatışmaya son vererek BM’ye dönme kararı alan ve Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’nin (ASEAN) kuruluşunda etkin bir rol oynayan Suharto, ülkeye yabancı sermaye girişini kolaylaştıran bir dizi önlem aldı. Bölgedeki sorunlarda ABD dış politikasına uygun bir çizgi izledi. Gücünü ordudan ve gizli güvenlik örgütünden almaya devam etmekle birlikte, sivil görünümlü bir yönetime geçiş için çeşitli siyasal düzenlemelere girişti. 1971’de baskı altında yapılan seçimlerde hükümet güdümündeki Sekber Golkar büyük bir çoğunluk elde etti. Getirilen siyasal kısıtlamalar üzerine, muhalefetteki partiler iki ana parti altında birleşti. İzlenen otoriter yönetime karşın, 1974’ten sonra özellikle İslamcı çevreler ve öğrenciler arasında düzene yönelik tepkiler yoğunlaştı. Bu arada çeşitli yolsuzluklar ve ordu içindeki hiziplerin çatışmaları da su yüzüne çıktı. 1975-76 yıllarında Portekiz’e ait olan Doğu Timor’un (Timor Timur) ilhakı, dış politikada sorunlara yol açtı.

1978’den sonra muhalefeti bastırmak için yeni baskıcı önlemler alan yönetim, orduya daha ağırlıklı bir rol verdi. 1982’de Sekber Golkar seçimleri kazanırken, Suharto 1983’te dördüncü kez, 10 Mart 1988’de de beşinci kez başkan seçildi. Endonezya 23 yıllık bir aradan sonra Ağustos 1990’da Çin’le ilişkilerini normalleştirdi. Aynı yıl başkanlık sisteminin değiştirilmesi ve daha demokratik bir sisteme geçilmesi yolundaki talepler yaygınlaşmaya başladı. 1991’de de bazı ünlü kişilerin önderliğinde demokrasi yanlısı çeşitli baskı grupları ortaya çıktı. Suharto 1993’te altıncı kez başkanlığa seçildi.

Endonezya Birliği,

Ad:  Endonezya5.jpg
Gösterim: 1601
Boyut:  58.9 KB

Endonezya dilinde PERHİMPUNAN İNDONESİA, EndonezyalI öğrencilerin 1920’lerin başında Hollanda’da kurduğu örgüt. Düşünsel alanda Endonezya milliyetçi hareketine önderlik eden güçlerden biri olmuştur. 1908’de Hint Adaları Derneği adıyla ortaya çıkan örgüt, Endonezya milliyetçiliğinin gelişmesi üzerine 1922’de adını Endonezya Derneği olarak değiştirdi. 1924’te Endonezya Birliği adıyla tanınmaya başladı ve Endonezya milliyetçi hareketinin öncüsü oldu. Endonezya’nın Hollanda’dan ayrılarak ulusal bağımsızlığını kazanması yolunda propaganda yaptı.

Adında “Endonezya” terimini kullanan ilk siyasal örgüt olan birlik, sosyalist düşüncelerden ve Gandhi’nin pasif direniş ilkesinden etkilenmişti. Birlik üyeleri Endonezya’ ya döndükten sonra araştırma kulüplerinde ve daha sonra da siyasal partilerde etkin görevler aldılar. Birliğin önde gelen üyelerinden ikisi Raden Sutomo ile Mohammad Hatta’ydı.

Endonezya Botanik Bahçesi,


Endonezya dilinde KEBUN RAYA İNDONESİA, Bogor ilçesinde 87 hektarlık bir alan üzerinde kurulmuş tropik bahçe. Önceleri HollandalIların, dünyanın çeşitli yörelerinden getirdikleri tropik bitkileri yetiştirmek amacıyla kullandıkları bu bahçe, 1817’de resmî bir kararla botanik bahçesine dönüştürüldü ve tropik bitki örtüsü üzerinde çalışan uzmanlar için bir eğitim alanı haline getirildi. Geniş yağmur ormanlarını ve özgün bitki örneklerini içeren bahçe doğal durumuyla korunmuştur.
Palmiyeler, bambular, kaktüsler, orkideler ve çeşitli süs ağaçları gibi önemli bitki koleksiyonlarının bulunduğu Endonezya Botanik Bahçesi’nde 10 bin kadar bitki türü yetiştirilir. Yaklaşık 1,5 milyon kuru bitki örneğini içeren büyük bir herbaryumu vardır. Lawang’da 85 hektarlık bir bahçeyi ve büyük bir orman alanını içeren Punvodadi Botanik Bahçesi ile Singdanglaja’daki Gedeh ve Pangerangö adlı ikiz yanardağların yamaçlarında kurulmuş olan Tjibodas Dağ Bahçesi de Endonezya Botanik Bahçesi’nin yönetimine bağlıdır.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 15 Ağustos 2016 21:26