Veda Hutbesi
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi
Hz. Muhammed (S.A.V.) veda haccı sırasında, kendisiyle hac ibadetini yapmak üzere Arabistan'ın her yanından gelen 120 bini aşkın Müslüman'a 8 Mart 632'de Arafat'ta bir hitabede bulundu. Bu hitabesinde Müslümanlara çok önemli mesajlar veriyordu. İslam dininin tamamlandığını, kendisinin de yüce Rabbine kavuşacağını hissettiriyordu. Veda hutbesi, Peygamberimizin büyük bir kalabalık önünde yaptığı son konuşma olduğu için buna "Veda Hutbesi" denmiştir, son derece meşhurdur. Yalnızca Müslümanlar için değil, tüm insanlık için doğru yolu gösterici bir içeriğe ve üslûba sahiptir. Söz gücünün itibarını en yüksek noktaya ulaştıran bir konuşmadır, önemi dolayısıyla bu hutbeyi buraya aynen alıyoruz:
Veda Hutbesi
Bu hutbe, MS 632 yılında Peygamber Efendimiz -sallâllahü aleyhi ve sellem- tarafından yüz bin'i aşkın Müslümana irad edilmiştir. Hz. Peygamber Allah'a hamd ve senadan sonra şöyle buyurdular:
Ey insanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğim.
İnsanlar!
Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.
Ashabım!
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.
Ashabım!
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin! Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahiliyetten kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır, tik kaldırdığım faiz de Abdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.
Ashabım!
Cahiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.
İnsanlar!
Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hâkimiyetini kurmak gücünü ebedi surette kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!
İnsanlar!
Kadınların haklarım gözetmenizi ve bu hususta Allah'dan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Tanrı emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal ediniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların, aile yuvasını sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru bir şekilde, her türlü yivim ve giyimlerini temin etmenizdir.
Mü'minler!
Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'an'dır.
Mü'minler!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisi vermiş olsun.
Ashabım!
Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakkı vardı.
İnsanlar!
Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör. Han'ın gazabına, meleklerin iane ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.
İnsanlar!
Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, ona en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana - Allah saygısı ölçüsünden başka bir üstünlüğü yoktur.
İnsanlar!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz!
"—Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun, diye şahadet ederiz."
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak, sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu:
Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab!