Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı Mesajin üzerinden hayli zaman gecmis olmasina ragmen bende ufak bir ek yapmak istedim. Kiyamet Suresinin ilk 6 ayetine bakacek olursak (söz konusu Diyanet Mealidir) behsedilen ufak bir ayrinti dikkati cekecektir. Burda “sadece” genel bir mucize degil, gelecek olan bir sahisa isaret vardir.
Bismillahirrahmânirrahîm
1) Kıyamet gününe yemin ederim.
2)(Kusurlarından dolayı kendini)<< kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba çekileceksiniz).
3) İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır?
4) Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.
5) Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti) yalanlamak ister.
6) “O kıyamet günü ne zaman?” diye sorar.
…
Fazla aciklama yapmadan size burda bulunan bu isaretin özel bir mana teskil ettigini belirtsem ve “Kusurlarından dolayı …” olarak ifade edilen bölümde yatan bir delilin oldugunu söylesem bana umarim kizmazsiniz.
Parmak izi veya DNA insanda bir kusur teskil etmez. Burda belirtilen kusur, kendini anlamasi gereken O sahisa özel bir isarettir.
Tarik Suresinde ise:
1) Göğe ve târıka andolsun.
2) Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin?
3) O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.
….
belirtilen bir isaret ise bu hadiste bulunur:
“Yüzü parlayan YILDIZ GİBİ NURLUDUR. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 33/Kitab-ül Burhan Fi Alamatil-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 22)”
Size, beklenen O sahsin yüzünde “Deneb el Okab” (Tarik) takim yildizinin seklini ifade eden bir isaret oldugunu söylesem ve burdaki bu takim yildizinin da Peygamber Efendimiz (SAV)’in Ukab Sancagina ismini verdigini söylesem bana kim inanir.
Bahsedilen bu sahista diger alametlerin hepsi bulunsa yerleri dahi tutacak seklinde olsa (Sirtinda yaprak sekilli mühr, bacaginda siyah BIR iz, yanaginda ben, alninda yara izi vs.)… Bu söylediklerimi birisi okuyup bana deli mi der yoksa gün gelene kadar bekleyelim ve görelimmi der?
Allaha (cc) emanet ediyorum herpnizi…
Bahsedilen şahıs Mehdi(a.s) dır Bu gerçek ayet ve hadislerle bildirilmiştir.Peygamber Efendimiz(S.A.V);ashabına(sahabeler) Mehdi(a.s) ın sıfatlarından(Sıfatu'l-Mehdi) bahsetmiştir.
Resulullah Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"O (Mehdi) benim neslimden bir adamdır. Yüzü, sanki ışıldayan bir yıldız gibi parlaktır. Sağ yanağında siyah bir ben vardır. Kırk yaşlarındadır... ''
"Mehdi, benim evladımdan bir adamdır. Parlak yıldız gibidir. Rengi, Arap renginde ve cismi İsrail gibidir.''
"Mehdi, alnı açık, burnu kırmızıdır. Yeryüzü daha önce zulüm ve haksızlıkla dolu olduğu gibi mehdi tarafından adalet ve doğrulukla doldurulacaktır. 7 yıl hükümdarlık yapacaktır."
''Çalışanlar üzerine disiplinli olması, malı cömertçe vermesi ve yoksullara karşı çok merhametli olması, Mehdi'nin alametlerindendir."
Ukab(okab)=>Arapçada duman,toz ve kartal takımyıldızı anlamına geliyordur,Kartal takımyıldızının diğer bir adı =>Dene el Okab olarak geçer .Ukab Kartal takım yıldızı islam dinini temsil eder ve Samanyolu galaksisindeki en parlak takım yıldızıdır.Peygamber Efendimizin(s.a.v) sancağı Ukab siyah renklidir bu siyah renk kainatı,sancak üzerindeki hilal ise kainat içindeki gezegenleri temsil etmektedir.
Tarik Suresinde ise:
1) Göğe ve târıka andolsun.
2) Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin?
3) O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.
Bu ayetlerde bahsedilen Tarık,Allah'a giden yolu gösteren Peygamber Efendimizin(.s.a.v) mübarek sancağında temsil edilmiştir.Peygamber Efendimizin(s.a.v) sancağı ukab ahir zamanda hak ile batılı ayıran,inkar ve karanlığı delen bir yıldız olarak Kuran-ı Kerim de anlatılmıştır. Peygamber Efendimizin(.s.a.v) mübarek sancağı ,Hz Mehdi(a.s) ın yanındadır Bu sancak samimi,gerçek müslümanların imanlarını,düşmanlık edenlerin ise korkularını arttıracaktır.
Göğe ve Tarık’a andolsun, Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (Karanlığı) Delen yıldızdır. (Tarık Suresi, 1-2-3)
Ayette geçen ”delen” (’’sakıb”) fiiliyle ”karadelik” ismi arasındaki söyleyiş benzerliğinden dolayı mucize iddiasında bulunulmakta...
Bu konuda,Kur-an ayetlerini tefsir eden,sağlam müfessirlerin görüşleri şu şekildedir;
İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 19/10 (Tarık/3)
Es-sâkib” “Delip, geçen;” aydınlatan, aydınlık saçan, demektir. “Şihâbun sâkibun” “Parlak, delici bir alev” (es-Saffat, 37/10) buyruğunda da bu anlamda kullanılmıştır. “Sekabe, yeskubu, sukuben ve sikâbeten” “Aydınlattı, aydınlatır, aydınlatmak” ifadeleri aydınlatmayı anlatmak için kullanılır. (Buna göre) “delip geçmesi” onun aydınlatması, ışık saçması demektir. Araplar: “Ateşini aydınlat (alevlendir)” anlamında; Eskib nârake” derler. Şair de şöyle demiştir:”İnsanlar onu (ününü) etrafa yaydılar, sanki o,Çalıçırpı ile yakılıp alevlendirilmiş yükseklerdeki bir ateş gibidir.”
Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili, Tarık/3
Necm-i Sakıb delik mânâsına “sakb” kökünden “delen yıldız” demek olup ışığının kuvvetinden dolayı karanlığı deliyor gibi görünen her parlak yıldıza denir. Nitekim aynı mânâ ile şihaplara yani kıvılcımlara veya akan yıldızlara da “sâkıb” denilir. Bir de kuş yukarı yükseldi demek olan tabirinde olduğu gibi sakb, yükselme mânâsına gelir ki bazıları bu mânâyı göz önünde bulundurarak necm-i sâkıb, yüksek yıldız demek olduğunu söylemişlerdir. Şu halde ‘nün başındaki “lâm” cins ifade eden lâm olmak üzere, gece doğan herhangi bir parlak veya yüksek yıldız cinsi veya lâm ahd için olarak, sabah yıldızı ve İbnü Abbas’tan bir rivayete göre Cediy yıldızı veya Sûresi’nin başında geçtiği gibi Süreyya veya Kur’ân yıldızı olmak ihtimali de vardır.
Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/52 (Tarık/3)
Sakıb;Cenâb-ı Hak şu sebeplerden ötürü bu yıldızı, “sakıb” (delen) diye tavsif etmiştir:
1) Işığı ile karanlığı delip, karanlığa nüfuz ettiği için.
2) Havada tıpkı birşeyi delen birşey gibi, doğudan nüfuz edici olarak doğduğu için.
3) Sayesinde şeytanın görüldüğü ve vurulduğu, yani delindiği yakıldığı bir şey (şihâb) olduğu için, ona bu sıfat verilmiştir.
4) Ferrâ şöyle der: Bu ifade, “diğer yıldızların üzerine çıkan, hepsinin üstüne yükselen yıldız” manasınadır. Çünkü Araplar, gökyüzünün çok yücelerine çıkan bir kuşa, “Göğü delip gidiyor” manasında, “Kad sekabe’t-tairu” derler.
Sonuç olarak;diğer bütün muteber tefsirlere bakarak da teyid edebileceği gibi ayetin mümkün yorumlarından hiçbiri astronomi biliminin ”karadelik” olarak adlandırdığı olguyu çağrıştırabilecek bir manâ içermemektedir. -Tam tersine- en muhtemel yoruma göre ayetten çıkan anlam karadelik olgusuyla taban tabana zıttır. Ayette ışığı ile karanlığı delen, parlayan yıldızdan söz edilmektedir!.3 ayetten de modern astronomi biliminin ”karadelik” olarak adlandırdığı olguyu çağrıştırabilecek bir anlam çıkarmak mümkün değildir.