Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
21 Eylül 2011       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Tövbe (Tevbe)
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi

Tövbe, sözlükte vazgeçmek, geri dönmek, demektir. Dinî terim olarak da buna yakın bir anlamı var. Bir mü­minin ister bilerek, ister bilmeyerek, ister hataen bir başka ifade ile elinde olarak veya olymayarak işlediği bir günahtan, bir suçtan dolayı pişman­lık duyması ve Allah'tan af dilemesidir.

Tövbe Allah Teâlâ'nın sonsuz merhametinin bir sonucu ve mü'min­ler e bir armağandır. "Bir sürçen atın başı kesilmez" diyen atasözümüzün anlattığı gibi, günah işlemek de bir müminin sonu demek değildir.
İslâm, inşam olduğu gibi kabul et­miştir. İnsan insandır, melek değil. En yüce iyilikler elinden geldiği gibi, en hayırlı işleri başarabileceği gibi, en büyük kötülükler de elinden gelir, en şerlik işleri de başarabilir. Rabbini hoşnud edebileceği gibi, hoşnutsuzlu­ğuna da sebep olabilir. Pişman ola­cağı işler de yapar. Kısaca beşer şa­şar. Bu, dinin de kabul ettiği bir durumdur. Peygamberimiz,
"Eğer siz­ler günah işlemeseydiniz, yemin ede­rim ki. Allak sizin yerinize günah işleyen, sonra tövbe edip bağış dileyen ve bağışlanan kullar yaratırdı." (1)
"Her insan hata eder, kata edenlerin en hayırlısı ise tövbe edendir." (2)
buyuruyor.
Kim hata eder, küçük veya büyük bir günah işler de bundan vazgeçer­se, pişman olursa, yeniden doğmuş gi­bi olmayı arzularsa, yapacağı tek şey tövbe kapısına yönelmektir. Bunun için tövbe Allah'ın kullarına en büyük lütfudur. Bu büyük lütuf sayesinde günah ve kötülüklerden kurtulmak, her an bunların kirinden arınmak imkânı vardır.
Elbette önemli olan kulların güna­ha düşmemek konusunda titizlik gös­termeleridir. Ne yazık ki kullar gü­nahtan sakınma bakımından aynı de­recede titiz değillerdir.
Kullar arasında günahtan sakınma açısından farklar bulunduğu gibi, ku­lu günaha sevkeden zaman ve mekân­da da farklar vardır. Her zaman ve her mekân aynı derecede günah sebe­bi olmamıştır. Biz bu bakımdan geç­miş zamanlara ve insanlara göre elve­rişsizlik içindeyiz. Gerek zamanımız, gerekse yaşadığımız ortam günah tuzaklarıyla dolu.
Bilindiği gibi zamanımızda tıb il­mini meşgul eden konulardan biri de strestir. Ruhî ve asabi gerginliğin do­ruk noktalara tırmanması demek olan stres anı, şeytanın insanı günaha sok­mak için kolladığı en elverişli andır. Zaman oluyor günahın yalnız tehlikesiyle değil, kendisiyle içice yaşıyoruz. Çâremiz ise önceki mü'minlerden da­ha sık olarak tövbeye yönelmek, töv­be nimetinden daha çok yararlanmak­tır.
Tövbe etmek her şeyden önce Yü­ce Allah'ın emridir.
"Ey inananlar, samimi bir tövbe ile Allah'a tövbe edin." (3)
mealindeki Kur'an âyeti bu­nun belgesidir. Peygamberimiz de,
"Kulun tövbesinden dolayı Allah Te-âlâ'nın sevinci, sizden birinin ıssız çöl­de devesini kaybedip (ki o çağda çöl yolcusu için deve her şeydi) tekrar bulduğu andaki sevincinden daha fazladır." (4)
demiştir. Bundan anlı­yoruz ki, Allah tövbe etmemizi iste­diği gibi, bundan tahmin edemeyece­ğimiz kadar da memnun oluyor.
Günahta ısrardan vazgeçip, doğ­ru yola girmeye karar veren işlediği günahtan arınmak isteyen kimse bu­nu doğrudan doğruya Allah'tan talep eder. Bizim dinimizde kul, kendini af­fettirmek için bir aracıya muhtaç de­ğildir. Kimseye de böyle bir yetki ve­rilmemiştir. Yalnız Allah'tan af dile­nir ve yalnız Allah affeder.
Tövbede dikkat edilecek bir iki nokta vardır. Tövbenin ilk şartı piş­manlıktır. İşlenen bir günahtan, ya­pılan bir kötülükten önce pişmanlık duymak, eziklik hissetmek gerekir. Bir günahtan dolayı yalnızca pişman­lık duymak bile dinde gizli bir tövbe olarak kabul edilmiştir.
Tövbede ikinci önemli nokta sa­mimi olmaktır. Bu samimiyet, kendi­sinden vazgeçtiğimiz günaha tekrar dönmeyi asla düşünmemektir. Bu, tövbenin ruhudur. Bu anlamda töv­beye "nasuh tövbesi" deniyor ki tam ıslah edici, çok hâlis tövbe demektir. Allah'ın Resulü eşsiz bir benzetme ile bunu şöyle ifade buyurmuştur:
"Ha­kiki tövbe, sağılan sütün memeye dönmemesi gibi, bir daha günaha dönmemektir." (5)
Tövbede dikkat edilecek bir husus da tövbe etmekte acele etmektir. Za­man geçirmeden tövbe etmek, tövbe için son anı beklememek esastır. Kim­senin, hiçbir kulun elinde ne kadar ya­şayacağına dair bir senet yoktur. Yi­ne hiç kimseye, son an gelip çattığın­da tövbe etmesi için mehil verileceği konusunda bir garanti verilmemiştir. Üstelik iş işten geçtikten sonra yapı­lan tövbe makbul da değildir.
Belirttiğimiz noktalara dikkat edi­lerek yapılacak tövbe ise makbuldür. Bir kimse ne kadar günahkâr olursa olsun tövbe kapısı kendisine açıktır. Allah'tan ümit kesmek, cezalandırılacağından emin olmak küfürdür. Cenab-ı Hak, Kur'an'ın birçok yerinde Allah'ı inkâr ve Allah'a şirk koşmak hariç diğer bütün günahları affedebileceğini açıklıyor.


*****
Kaynakça
(1) Müslim, Nevevî Şerhi: 17/65
(2) Camiu's-Sagir 2/92
(3) Tabiim suresi, ayet: 8
(4) Buharî, c. 17, s. 337
(5) Kurtubî, el-câmiu'l-Ahkâm 18/197
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!