Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
04:07, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Menü
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazar, 08 Haziran 2025 - 04:07
Arama
MaviKaranlık Forum
Diyalektik
-
Tek Mesaj #5
GüNeSss
Ziyaretçi
1 Ekim 2011
Mesaj
#5
Ziyaretçi
Diyalektik Nedir?
Evren, diyalektikle işler. Bu işleyişi kavrayabilmek içinse ona ancak diyalektikle işleyen bir bilinçle bakmak gerekirdi. Diyalektiğin hem bir yasa olarak saptanışının, hem de bir yöntem olarak kullanılışının nedeni budur.
Diyalektik terim ilkçağ Yunanlılarında tartışmacılık anlamında kullanılıyordu, ve bu bakımdan bütün bilgiciler diyalektikçi sayılmıştı. Bu tartışmaların zamanla boş söz oyunlarına dönüşmesi insanlığın gerçeğe yaklaşmada en parlak buluşu olan diyalektiğin gözden düşmesine ve yüzyıllarca küçümsemesine sebep oldu.
*Müzik seslerin katışması hakkında nasıl bir takım kurallar verirse, diyalektik de kavramların katışması hakkında kurallar veren bir sanattır. (Platon)
*Diyalektik, düşünsel gelişmenin biçimidir. (Fichte)
*Benim bireyliğimin kökü, beni başkasına bağlayan bağla belirlenmiştir. (Fichte)
Genellikle diyalektik dış diyalektiktir, devimle devimin kavranması birbirinden ayrıdır. Birincisi nesnelere bakmanın, onların nedenlerini göstermenin bir yoludur. İkincisi ise nesnenin içinden düşünülmesidir. Nesne kendisi için, dış ilişkilere ve yasalara bağlı olmadan ele alınır. Nesnenin içine girilir ve gözlemlenir. Nesnenin üzerinde, kendi iç belirlenimlerine göre düşünülür. Böylece nesne kendisini açar, karşıt belirlenimler taşıdığını ve ancak kendisini böylelikle aştığını gösterir. (Hegel-Felsefe Tarihi Üstüne Dersler)
*Bilimin gelişmesiyle kendini sınırlamayan ve başıboş bir özgürlük içinde alabildiğine pratik gerçeklikten uzaklaşan düşünce, zorunlu olarak metafiziği gerektirmiştir. Her an gelişen bilimle sınırlanan ve bilimsel pratikle kendini denetleyerek gelişme yoluna giren düşünce de böylece zorunlu olarak diyalektiği gerektirmektedir.
*Bütün doğa, en küçük şeyden en büyüğüne, bir kum taneciğinden güneşe, ilk canlı hücreden insana kadar sürekli bir meydana geliş ve yok oluş, sürekli bir akış durmayan bir devim (hareket) ve değişme içindedir. Nesnel denen eğitişim (diyalektik) , bütün doğada geçerlidir. Öznel denen eğitişim, yani eyitişimsel düşünce ise bütün doğada zıtların karşıtlığından doğan devimin geçerliliğini yansıtır. Düşünce ve bilinç, insan beyninin ürünüdür. İnsan da doğanın bir ürünüdür, doğa çevresinde doğayla birlikte gelişmiştir. Bundan şu doğal sonuca varılır ki, insan beyninin ürünleri -ki, sonuç olarak onlar da doğanın ürünleri demektir- doğayla gelişme halinde değil doğanın bütünüyle uygunluk halindedir. (Diyalektik Ve Tarihsel Materyalizm -Marks)
*Diyalektik, doğayı toplumu ve düşünceyi karşıtlarının çatışarak aşılmasıyla durmaksızın devindiren ve geliştiren süreçtir.
Demek ki doğanın işleyiş mekanizmasıdır, toplumun geliştirici gücüdür, düşüncenin gerçeğe varmak için kullanabileceği tek bilimsel yöntemdir. Materyalist Diyalektiğe gelinceye kadar metafizik düşünce, ister idealist, ister materyalist yönde olsun, ne doğayı, ne toplumu ve ne de düşünceyi çözümleyememiştir. Doğa nedir ve nasıl işler, toplum nedir ve neden böyledir, düşünce nedir ve insan neden böyle düşünür? Bütün bunlar saçmasapan nedenlere bağlanıyor, hayal ürünü varsayımlarla açıklanmaya çalışılıyordu. Tarihte ilkkez gerçek nedenler diyalektik düşünceyle meydana konabilmiştir ve böylelikle tarihte ilkkez insan neden insan olduğunu ya da olması gerektiğini anlamuıştır.
Diyalektiğin üç büyük yasası maddesel doğadan, tarihsel toplumdan ve bilinçsel düşünceden gözlemlenerek şöylece saptanmıştır;
-her olay ve olgudaki gelişmenin, o olay ve olgunun iç gelişmelerinden doğan kendiliğinden bir devimle gerçekleştiğini açıklayan Karşıtların birliği ve savaşı yasası, her olay ve olgudaki gelişmenin sayıca çoğalmaların birdenbire nitelik değişmesini gerektirmesiyle gerçekleştiğini açıklayan Nicelikten niteliğe geçiş yasası, her olay ve olgudaki gelişmenin eskinin olumlu yanlarını özümseyen bir yenileşmeyle gerçekleştiğini açıklayan Olumsuzlanmanın olumsuzlanması yasası...
doğanın, toplumun ve düşüncenin işleyiş mekanizmasını açıklayan bu üç büyük diyalektik yasası şu diyalektiksel yasalarla tamamlanır:
1- Özel ve Genel
2- İçerik ve Biçim
3- Öz ve Olgu
4- Neden ve Sonuç
5- Zorunluk ve Rastlantı
6- Olanak ve Geçerlik
7- Tümel, tekil ve tikel
8- Görünüş ve Gerçek
9- Kuram (teori) ve Kılgı (pratik)
10- Soyut ve Somut
11- Mantıksal ve tarihsel vb. gibi bağımlı ulamlar (kategoriler) arasındaki diyalektiksel bağlılığı açıklayan yasalar...
Diyalektiğin iyice kavranabilmesi için özellikle şu kavramların bilinmesi gerekir;
1- Özdek (madde)
2- Devim (hareket)
3- Bilinç
4- Oluş
5- Yasa
6- Zaman ve Uzay (mekan)
7- Bilgi
8- Kuram ve eylem
Diyalektik, nesnel gerçekliğin gelişme yasası olmakla nesnel diyalektik ve nesnel gerçekliğin insan bilincinde yansıması olmakla öznel diyalektik olarak algılanır.
DİYALEKTİK MATERYALİZM
Bilimsel dünya görüşü, iki büyük öğretiden meydana gelmiştir. Tarihsel Materyalizm ve Diyalektik Materyalizm. Her iki öğretide diyalektik bir bağımlılık içindedir ve birbirini bütünler. Bundan başka ve aynı zamanda tarihsel gelişmeleri içinde düşünsel felsefeyle uygusalş bilimin bütün olumlu verileri de bu öğretilerde bütünlenmiştir. 'Çağdaş fizik doğum sancıları çekmekte ve diyalektik materyalizmi doğurmaktadır. Diyalektik materyalizmi; doğa, toplum ve bilinç olgularını evrensel bir varlık anlayışı içinde bütünler ve bu bütünlüğün aynı çelişme yasasıyla geliştiğini meydana koyar. Bundan ötürüdür ki eytişimci (diyalektikçi) ve özdekçidir (materyalisttir) . Diyalektik 'devim ve gelişme', Materyalizm, doğanın insan düşüncesinden bağımsız olarak varlığı' anlamındadır. Tarihsel ve diyalektik materyalist öğreti, ham ve metafizik yapılı diyalektikle ham ve metafizik yapılı materyalizmi aşıp yeni ve bilimsel birer anlam kazanan diyalektikle materyalizmin bağımlılığını ortaya koymakla oluşmuştur. Bu oluşma, bilim ve felsefe tarihinde tek ve en büyük bir devimdir. Bu oluşma sonucudur ki doğasal, toplumsal ve bilinçsel tüm olay ve olgular aydınlanmış, kolaylıkla anlaşılır olmuş, gerçekler meydana çıkmıştır. Bu oluşma sonucudur ki bilim felsefeleşmiş ve felsefe bilimselleşmiştir, bilim ve felsefe birbiriyle kaynaşarak tek ve bütün bir bilgi olmuştur. Diyalektik materyalizm'le, idealizm olduğu kadar, materyalizm de aşılmıştır. Metafizik olduğu kadar diyalektik de aşılmıştır, materyalizm diyalektikselleşirken diyalektik, materyalizmselleşmiştir. Diyalekikle materyalizm arasındaki bileşim, evrenin anlaşılmasını olduğu kadar değiştirmesini de zorunlu ve olanaklı kılmıştır. Bu yüzdendir ki diyalektik ve tarihsel materyalizm öğretisi, hem bilimsel-felsefesel bir kuram, hem de ve aynı zamanda bilimsel-felsefesel bir yötemdir. Tek ve biricik bilimsel dünya görüşü diyalektik materyalizmdir. Bu dünya görüşü diyalektikseldiri; çünkü doğasal, toplumsal ve bilinçsel tüm olaylara yaklaşma ve onları inceleyip kavrama yöntemi diyalektiktir; bu dünya görüşü materyalizmdir; çünkü doğasal, toplumsal ve bilinçsel tüm olayları yorumlayışı materyalisttir. Diyalektik materyalizm 'bulunan doğabilimsel sonuçlarla o sonuçlar üstünde düşünme tarzını karşıtlığı yüzünden, öğrenciler kadar öğretmenleri ve okurlar kadar yazarları da umutsuzluğa düşüren o sonusz karışıklığa' son vermiştir. Diyalektik materyalizmin bilimselliği, bilimsel verilere dayanmasından ve ancak bilimsel verilerle biçimlenmesinden ileri gelir. Bilimseldir, çünkü bilimle çelişmez, tersine bilimsel souçlarla upuygundur. Bilimseldir, çünkü evrene, fantastik peşin yargılarla değil, evrene özgü gerçek ilişkileri çözümleyerek yaklaşır. Bilimseldir çünkü evrenin bilimle bilinebileceğini savunur, hiçbir boş inanç ve gericilikle bağdaşmaz. Görüldüğü gibi bu bilimsellik, kimilerinin sandığı gibi yakıştırılmış bir bilimsellik değil, bilime dayanan ve bilimi savunan, bilimle güçlenen, ve bilimin gelişmesiyle oluşan bir kuramın gerçek bilimselliğidir. Gerek idealizmin ve gerek ham materyalizmin bilimsel olmadıkları ise doğa bilimlerine ters düşen kavramlarından, ve yorumlarından kolaylıkla anlaşılır. 'Bilimin her gelişmesinde diyalektik materyalist bilgilerin geçerliliği yeniden denetlenmeli ve geliştirilmelidir'. Diyalektik materyalizm gelişme olgusunun genel yasalarının bilimi'dir, öylesine ki, bilimsel gelişme olgusunu bütün öğretiler içinde tek başına temsil eder. Her bilim gerçeğin farklı alanlarındaki gelişmesini ancak o alanlarda geçerli özel yasalara bağlar, diyalektik materyalizm ise bizzat gelişme olgusunu genel yasalara bağlar. Bu genel yasalar, kurgusal varsayımlar değil; bizzat doğanın, toplumun ve bilincin işleyişinden çıkarılmış ve onlara uygulanarak denetlenmiş ve doğrulukları saptanmış bilimsel yasalardır. Bu yasalar 'karşıtlıran birliği ve savaşı yasasıdır, nicelikten niteliğe ve nitelikten nicelğiğe geçiş yasası, olumsuzlanmanın olumsuzlanması yasası' adlarıyla anılırlar. Bu yasalar evrende var olan her şeyin bizzat nasıl devinip geliştiğinin, süreklilikte dönüşümlerle, nasıl aşıldığının, eskinin yıkılıp yenin nasıl oluştuğunun anahtarını verir. Diyalektik materyalizm hem bilme hem de yapmanın öğretisi olmakla kuramla kırgının bağımlılığını da ortaya koymuştur. kuramsız kılgı ve kılgısız kuram olmaz. Kılgı kuramla başarılı olabildiği gibi kuramda kılgıdan yansır. Diyalektik materyalizmin gereği gibi anlaşılması için yukarıda sayılı üç genel yasayla;
Madde
Devim
Bilinç
Zaman ve uzay, oluş, yasa vb. gibi kavramların diyalektik materyalist tanımlarının ve özel ve genel, içerik ve biçim, öz ve olgu, neden ve sonuç, zorunluuk ve rastlantı, olanak ve gereklilik, mantıksal ve tarihsel vb. gibi ulamların bir birileriyle olan sıkı bağımlılıkların, yansı kuramı adıyla anılan diyalektik materyalist bilgi kuramının ve tarihsel materyalizm öğretisinin bilinmesi, bilimsel gelişmeyle sınırlı olarak, tüm olay ve olguların bilinmesi, ve ileride olacaklarında doğru olarak tahmin edilmesi demektir.
DİYALEKTİK YÖNTEM
Doğasal, toplumsal ve bilinçsel bütün olgular diyalektik gelişme yasalarıyla oluşur. Öyleyse bu oluşmayı anlamak için ona diyalektik yötemle yaklaşmak zorunludur. Diyalektik, bu yüzden, gelişmenin yasası olduğu kadar onu inceleme yötemidir. Aynı zamanda, inceleme ve bilme yötemi yöntemi olduğu kadar, gerçekliği değiştirme yötemidir. Çünkü oluşmanın nasıl gerçekleştiği bilince, o oluşmaya nasıl incelemek ve o oluşmayı değiştirmek için ne türlü davranmak gerektiği de bilinir. Herhangi bir olgunun incelenmesinde diyalektik yötemi kullanmak, o olguya diyalektik bilgilerle bakmak demektir. Bu bilgiler metafizik ve mekanik bilgilerin tam karşıtı olan bilgilerdir. Diyalektik kavrayış, çok yönlü bir kavrayıştır, bu yüzden de formüllere bağlanıp reçetelenemez. Her şeyden önce metafizik ve mekanik düşünme alışkanlığından kurtulmak gerekir, bunun için de diyalektiğin iyice bilinmesi başlıca koşuldur. 'Doğayı, tarihi ya da bilinçsel etkinliğimizi incelediğimiz zaman hiçbir şeyin olduğu gibi yerde kalmadığını, herşeyin değişip, geliştiğini görürüz. İlişkiler, tepkiler, değişimler ve bileşimlerle karşılaşırız. Hem de bu tabloyu bir bütün olarak görürüz, devinen nesneden çok devimle bakarız. Doğal diyalektikçi olan eski Yunan filozoflarının yaptığı da budur ve bunu dile getiren ilk düşünür de Herakleitos'tur. Ama geneliği doğru olarak saptayan bu görüş, ayrıntıları açıklamaya yetmez. Ayrıntılar açıklanmadıkça da 'bütün' anlaşılamaz. Bu ayrıntıları açıklayabilmemiz için onları doğal ve tarihsel ilişkilerinden koparıp ayırmamız, ayrı ayrı incelememiz gerekir. Nitekim böyle yapıldı. Ama bu zorunlu soyutlama, doğal nesneleri ve süreçleri, canlılıkarı içinde değil, ölülükleri içinde inceleme alışkanlığı doğurdu. Bacon'la Locke bu inceleme biçimini doğa bilimlerinden felsefeye aktarınca metafizik düşünme yötemi doğmuş oldu. Metafizikçi için nesneler ve onların insan üzerindeki yansıları birbirinden ayrılmıştır, birbirlerinden ayrı olarak incelenmeleri gerekir. Bir şey ya vardır, ya yoktur, bir şey aynı zamanda hem kendisi ve hem de kendisinden başka bir şey olamaz. Olumluyla olumsuz birbirlerini kesinlikler kovar, nedenle sonuç birbirlerine karşı birer karşısav durumundadır. Metafizik düşünme yöntemi ilk bakışta çok açık görünür. Ne var ki araştırmanın geniş alanına açıldıkça belli bri alanda yeterli ve gerekli olan bu yöntemin yetmezliği, tek yanlılığı, çözülmez çelişkilere düştüğü meydana çıkar. Ayrı ayrı nesneleri incelerken onların arasındaki ilişkileri unutur, devimleriyle geçmişlerini ve geleceklerini görmez oluruz. Ağaçları tek tek incelerken ormanı görmeyiz. Oysa her örgensel varlık her an hem aynıdır, hem aynı değildir. Her an dışardan sağlanmış maddeleri özümler ve başka maddeleri dışarı atar, öyleki her an kendisidir ve gene de kendisinden başka bir şeydir. Daha yakınan incelenince bir karşıtlığın iki ucunun, örneğin olumluyla olumsuzun, karşıt oldukarı kadar ayrılmaz ve karşıtlıklarına rağmen birbirleriyle iç içe olduklarını görürüz. Bunun gibi, nedenle sonucun ancak tek olaylarda geçerli kavramlar olduklarını, oysa o tek olayı evrenin bütünüyle olan genel ilişkisi içinde düşününce birbirleriyle rastlaştıklarını ve süreklü olarak yer değiştirdiklerini; evrensel etki ve tepkiyi göz önüne aldığımız zaman nedenle sonucun birbirine karıştığını, burada sonuç olan şeyin orada neden ve orada neden olanın burada sonuç olduğunu anlarız.
Böylesine süreçlerin hiçbiri metafizik yöntemin çerçevesine giremez. Oysa diyalektik yöntemi, nesleri ve onların betimlenmelerini, düşüncelerini; ilişkileri, sıralamaları, devimleri, başlangıçları ve betimleri içinde kavrar. Doğa, diyalektiğin kanıtıdır ve metafizik olarak değil diyalektiksel işler. Doğada hiçbir şey kalktığı yerde dönen bir çemberin değişmezliğinde devinmez, tersine, gerçek tarihsel bir evrimle devinir. Yöntem, belli bir amaca varmak için izlenmesi gereken ilkeleri saptar. Doğru düşünme ve doğru uygulama amacına da varılır. Metafizik yöntem, belli ve dar alanlarda, bütünü parçalarında da tanımak için ya da parçalarını da tanıyarak bütünü daha iyi tanımak için soyutlamanın gerekli bulunduğu alanlarda geçerlidir. Bunun taban tabana karşıtı olan diyalektik yöntemiyse doğanın işleyiş biçiminden çıkarılmıştır ve gerçekten bilmenin geniş alanlarında; doğanın, toplumun ve bilincin tüm olay ve olgularında geçerlidir. Diyalektik yöntemi bilimseldir ve bilimlerin gelişmesiyle oluşmuştur, metafizik yöntemse kurgusaldır ve kurgusal soyutlamalarla oluşmuş, hiçbir zaman da bilimlerle bağdaşamamaştır. Diyalektiksel inceleme, somuttan soyuta ve sonra yeniden somuta varan bir yol izler. Diyalektiksel yöntem, parçalarını da tanıyarak bütünü daha iyi tanımak için en soyuta indiği evrede bile doğa ve son çözümlemede doğanın ürünü olan toplum ve insan bilinci olay ve olgularını;
1- bütünsellikleri
2- çok yanlılıkları
3- bağımlılıkları
4- devimsellikleri
5- çelişmeleri
6- değişkenlikleri
7- gelişkenlikleri, içinde inceler.
Diyalektik yöntemle inceleme önce bu olgu ve olayları tanıyıp bilmeyi (bilim) , sonra onlar üstünde doğru düşünmeyi (kuram) , daha sonra da bu doğru düşünmenin sonucu olarak doğru uygulamayı (kılgı) gerçekleştirir. Bilimsel veriler göstermiştir ki doğa, toplum ve bilinç diyalektiksel olarak işlemektedir; öyleyse bunların olay ve olgularını incelemek için bunlara aynı yöntemle eşdeyişle diyalektiksel bir düşünüşle yaklaşmak gerekir. Diyalektiksel olarak işleyen doğa, toplum ve bilinç olaylarına onlara ters düşen metafizik yöntemle yaklaşılamaz. Doğa, toplum ve bilinç olaylarını diyalektik yöntemiyle tanımak, onlar üstünde düşünmek ve onları insansal eylemle etkileyebilmek için:
1- Onları somut bütünlükleriyle ele almak gerekir. Soyutlama, ancak onları parçalarında da tanıyarak bütünlüklerini daha iyi tanımak için yapılır. Onların gerçek bilgisi bu soyutlamanın yeniden somutlanmasıyla elde edilir.
2- Onları çok yanlılıkları içinde ele almak gerekir. Her olay ve olgu çok yanlıdır, tek yanını tanımakla bütünü tanınamaz.
3- Onları bağımlılıkları içinde ele almak gerekir. Her olay ve olgu, başkaca bir çok olay ve olgularla bağımlıdır.bu bağımlılıklarından kopararak onu incelemek, onun tanınmasını olanaksız kılar.
4- Onları devimlilikleri içinde ele almak gerekir. Her olay ve olgu devimseldir. Geçmişi, şimdisi ve sonrası vardır. Bu, her olay ve olgunun bir tarihi olduğunu dile getirir. Hiçbir olay ve olgu geçmişinden koparılarak ve sonrasına bağlanmadan tanınamaz.
5- Onları çelişmeleri içinde ele almak gerekir. Devimselliği gerçekleştiren çelişmedir. Neyle, neden, nasıl ve hangi yöne doğru çeliştiği bilinmeyen hiçbir olay ve olgu tanınamaz.
6- Onlarıu değişkenlikleri içinde ele almak gerekir. Tüm olay ve olgular, kimi yavaş kimi hızlı, ama tümü de sürekli olarak değişirler. Bu değişkenlik devimselliğin zorunlu sonucudur. Onları değişmez olarak ele almak tanınmalarını olanaksız kılar.
7- Onları gelişkinlikleri içinde ele almak gerekir. Gelişme, devim ve değişmenin zorunlu sonucudur. Olay ve olguların değişmeleri basitten karmaşığa, alttan üste ya da aşağıdan yukarıya, az gelişmişten daha gelişmişe doğru gelişen bir süreç izler. Onları bu gelişmelerinin dışında ve gelişmez olarak ele almak tanınmalarını olanaksız kılar.
Bu ilkeleri tersine çevirmekle metafizik yöntemin ilkeleri elde edilir ve metafizik yöntemin geniş araştırmalardaki tüm yanılgılarının nedeni de kolaylıkla anlaşılmış olur. Demek ki metafizik yöntem, olay ve olguları bütünlüklerinden soyutlanmış olarak, tek yanlı, bağımsız, devimsiz, çelişmesiz, değişmesiz ve gelişmesiz bir durumda ele alır ve öyle görür. Oysa olay ve olgularla bağımlı, devimli, çelişmeli, değişmeli ve gelişmeseldirler. Demek ki ve pek açık olarak metafizik yötemin tutumu ve tutumun sonunda vardığı sonuçlar yanlıştır. Diyelektik yöntemi, doğa, toplum ve bilinç olaylarını tanımanın ve onlar üstünde düşünmenin ve yeniden kurmanın da yöntemidir. Yöntemin bu niteliği, olguları bütünüyle tanıması ve bilmesi sonucudur. Ancak bilinen değiştirilebilir, bilinmeyen değiştirilemez. Bundan başka doğa, toplum ve bilincin bizat kendileri her an bilinçli insan pratiğiyle değiştirilmekte ve insansal yaşama daha elverişli biçimlere dönüştürülmektedir. Değiştirmenin yöntemi olan diyalektik yöntem, bu yüzden yenici ve ilerici, bunun tam karşıtı olan değişmezliğin yöntemi metafizik yöntemse bu yüzden tutucu ve gericidir. Diyalektik yöntemi tüm inceleme ve gözlemlerinde diyalektiğin üç temel gelişme yasasını (zıtların birliği ve çatışması, nicelikten niteliğe ve nitelikten niceliğe geçiş, yadsımanın yadsıması yasalarını) daima gözününde tutar, onların bilgisiyle olay ve olgulara egemen olur.
MARKSİST DİYALEKTİK
1-) 'Evrensen Bağımlılık ve Karşılıklı Etki' ya da 'Evrensel Birliktenlik Yasa' ilkesi. Varolan tüm nesneler birbirleriyle ilinti halindedir. Evren, birbirlerine zorunlu şekilde bağlı olarak gelişen nesnelerin meydana getirdiği bir bütündür. İşte bundan dolayıdır ki; diyalektik metot, üzerine eğildiği nesneyi, tek başına ve soyut bir varlık olarak değil, bir bütün parçası olarak ve o bütünü meydana getiren öteki varlıklarla ilintisi içinde ele alıp inceler.
Buna göre; nesneyi
1- bütünsellikleri
2- çok yanlılıkları
3- bağımlılıkları
4- devimsellikleri
5- çelişmeleri
6- değişkenlikleri
7- gelişkenlikleri içinde inceler.
2-) 'Genel Değişme ve Sürekli Gelişme' ilkesi. Varlık sürekli bir değişimdir, bir halden bir başka hale geçiştir. Alt bir plandan daha üst bir plana doğru gerçekleşir; dolayısıyla da, genel bir çelişmeye yol açar. Evrende hiçbir şey, değişmeksizin kalamaz. Varlığın ve insan düşüncesinin en genel kanunlarındaki değişmezlik bile, mutlak değil, gerçeğin 'değişir'liğine oranla süren bir değişmezliktir. Mutlak olarak değişmeyen tek şey 'değişmenin' kendisidir. Değişmeyi sağlayan da evrensel harekettir.'Hareket, maddenin varoluş şeklidir. Hiçbir yerde ve hiçbir vakit, hareketsiz madde olmamıştır ve olamaz' (Engels) . Ama bu değişme düz bir şekilde değil, alt plandan daha üst bir plana doğru gerçekleşir. Aşma, varlığın yeni nitelikler edinme yoluyla, yeni ve daha üstün bir gerçekliğe dönüşerek diyalektik bir şekilde gelişmesidir.
3-) 'Niteliksel Değişme' ilkesi. Varlıktaki değişme, önce bir nicelik birikimi şeklinde başlar; yani başlangıçta bu, 'niceliksel' karekter taşıyan bir değişmedir. Niceliksel birikimlerin sonucu olan niteliksel değişme, bir sıçrama şeklinde ortaya çıkar. Demek ki meydana çıkan herşey, çoğu zaman hiç farkına varılmaksızın ve ağır ağır ilerleyen bir hazırlanma sonucunda zorunlu olarak meydana gelmektedir; ama bir çoğu zaman, durmaksızın ve gizliden gizliye biriken niceliksel değişmelerin niteliksel bir değişmeye dönüşünü, ancak sıçrama anında farkederiz.
4-) 'Çelişme' ilkesi. (Diğer bir adıyla yadsımanın yadsıması. Karşıtların birliği ve çatışması ve ya olumsuzlamanın olumsuzlanması) Bir varlıkta, o varlığı kendisi olmaya sürüklüyen yönsemenin yanı sıra, başka bir varlık olmaya sürekleyen karşıt bir eğilim vardır ve her türlü değişme, işte bu karşıt güçlerin çelişmesinden doğar. İçlerinde karşıtlık olmasaydı, bütün nesneler hep aynı kalırdı. Kendi karşıtını içinde taşımak demek kendi yokoluş şartını, yani kendi olumsuzlamasını içinde taşımak demektir. Ama kendini olumsuzlayarak değişmeye uğrayan ve yeni bir varlık olarak ortaya çıkan şey de kendi karşıtını içinde taşıyacağından, o da kendini olumsuzlayacak; böylece, daha üstün plandaki bu ikinci olumsuzlama, ilk olumsuzlamayı ortadan kaldırmış olacaktır. Çelişme ilkesinin temel kavramı oaln olumsuzlamanın olumsuzlanması budur.
kaynak
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 04:07
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Ã…Âu Anda DinlediÄŸiniz Ã…Âarkı
WaRrioR
-
01:18
Forum Oyunları
Bu İsmin Sahibi Kim?
Dilhun
-
00:02
Forum Oyunları
Kendinizi Nasıl Hissediyorsunuz?
Dilhun
-
23:46
Forum Oyunları
''Sadece 1 kelimeyle'' Kendinizi Anlatın
wolfmann
-
12:00
Forum Oyunları
Ã…Âu Anki Halini Smiley ile Göster
WaRrioR
-
01:37
Forum Oyunları