mektup...
sessizliğindi duymayı özlediğim
söylediklerinse sayfada gül kokusu bir tutam...
senden sonra...
bozkır yüzdü sesimin kızıl sularında
pul pul döküldü yürek
adımlarım takıldı yolun sonrasına
öncesinde kaldı ayak izlerim
saklanıp dışımın kimsesizliğine
içimden öldüm
buğulu ateşiyle el salladı güneş
düşecekken gecenin siyah cümlesine
ıslığın çıka geldi köşe başından
kanat vurup bahçemize
kağıt sardunyalar büyüttüm
kimdin...
bir selvi dalına takılıydı aklım
sonlar biriktirmiştim rüzgarın yıkıntılarında
her gün batımı kopardı ruhumdan çareleri
ansızın...
gülen yaprağı düştü takvimin
kasım yirmi
gelişindendir
yaşamın bu mezarlıktaki zaferi
ve biz...
aynı cümlede iki ayrı anlamdık
belki iki ayrı cümlede aynı anlam
ayrılıklarımız kadar kavuştuk
ne zaman soğuk esse yüreğin penceresinden
gülüşün örttü üstümüzü
içeride kaldı dört mevsim
dil kemiğe dayandı
bir neden bulup
sustuk...
şimdi...
düşün beni
düşlerin mavi aktığı yerde
bir şarkı söyleyecektim
söylüyorsun
dinle...