Arama

Gaziantep - Tek Mesaj #2

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

GAZİANTEP

Ad:  Gaziantep2.jpg
Gösterim: 762
Boyut:  55.2 KB

esk. Ayıntab, sonraları kısaca Antep, G.-D. Anadolu bölgesinde kent, aynı addaki ilin merkezi; 603 434 nüf. (1990). Kara ve demiryoluyla yurdun diğer bölgelerine bağlı; Ankara'dan karayolu ile 685 km uzaklıkta.

COĞRAFYA


Son 25 yıl içinde hızla gelişerek Türkiye'nin nüfus bakımından 10. kenti durumuna gelen Gaziantep, Suriye topraklarında Fırat’a dökülen Sacur çayının bir kolu olan Alleben deresinin vadisinde, denizden ortalama 800 m yükseklikte kurulmuştur. Çekirdeğini, bir tepe üzerindeki ünlü kalesini çevreleyen mahalleler oluşturur. Kent zamanla çok genişlemiş, istasyon K.'ine de taşmıştır. Gaziantep, yer değiştirmiş ve zamanla terk edilen 10 km kadar daha K.'deki antik Dülük kentinin işlevini devralmış eski bir yerleşmedir. Zengin bir tarım alanında ve komşu bölgelerden ve Suriye'den gelen yolların kavşağında önemli bir ulaşım, ticaret ve sanayi (özellikle dokumacılık ve çeşitli imalathaneler) merkezi olan kentte Türkiye'nin 10. büyük kenti oldu. Çeşitli sanayilerin toplandığı kent, aynı zamanda tarih boyunca ünlü kişiler yetiştirmiş önemli bir kültür merkezidir.

TARİH


Tüm Güney-doğu Anadolu kentleri gibi Gaziantep'in tarihi de ilkçağlara kadar uzanır. İlk insan topluluklarının yaşadığı ve ilk uygarlıkların geliştiği Mezopotamya, Anadolu ve Mısır'ı birbirine bağlayan karayolu üzerinde bulunduğundan, burası her dönemde çevresinin öteki gelişik kentleriyle yakın ilişkisini yitirmedi. Halife Ömer döneminde Ganem bin llyas komutasındaki İslam orduları Ayıntab'ı Bizanslılar’dan aldılar (638). Emeviler döneminde kentle yöresine güneyden gelen arap kabileleri yerleştirildi. Kentin Ayıntab olan adı Araplar’ca Dülük olarak değiştirildi. Abbasi halifelerinin siyasal güçlerinin azalması sonucu kent, sırasıyla Mısır Tolunoğlu devletinin (688-905), Mısır Fatımileri'nin (968-1022), Halep ve Musul atabeylerinin, bağımsız türk beyliklerinin (1066-1098) denetimi altına girdi. Suriye Selçukluları'nın elindeyken, Haçlı seferleri sırasında bir süre Edessa (Urfa) latin kontluğunun egemenliğinde kaldı (1098-1157). Anadolu Selçukluları döneminde kent ve yöresine Moğollar önünden kaçan türkmen boyları yerleşti. Moğol istilasıyla yıkıma uğrayarak yağmalanan kent (1240), daha sonra Anadolu Selçuklu devletinin parçalanması üzerine Musul atabeyliğine (1243-1260), Memluk devletine (1273-1430), Dulkadıroğulları beyliğine (1430-1515), yeniden Memluklar'a (1515-16) bağlandı.

Yavuz Sultan Selim tarafından osmanlı topraklarına katıldı (1516) ve Maraş eyaletine bağlı bir sancak merkezi konumuna getirildi. XVII. yy.'da bölgenin bilim ve kültür merkezlerinden biri durumuna yükselen kent, Osmanlılar'ın Ayıntab yakınlarında (Nizip) devlet yönetimine karşı ayaklanan Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa kuvvetlerine yenilmesi sonucu (1839) bir süre Mısır denetiminde kaldı. Yeniden osmanlı yönetimine bağlandıktan sonra Maraş eyaletinden aynlarak kaza merkezi durumuna getirildi (1881). Birinci Dünya savaşı'nda Osmanlı devletinin yenik düşmesi üzerine ingilizler tarafından işgal edilen Ayıntab (15 ocak 1919), İngiliz-Fransız antlaşması sonunda Fransızlar'a bırakıldı (29 ekim 1919).

Böylece kente giren transız birlikleriyle ermeni milis taburtanna karşı Ayırv tab halkı direnişe geçti (1 nisan 1920). Yaklaşık 10 ay süren savaşlarda fransız kuvvetleri kenti 4 kez kuşattı (17 nisan, 25 nisan, 2 mayıs ve 22 mayıs 1920). Bu çarpışmalarda çok sayıda şehit verildiyse de her seferinde Frarısızlar püskürtüldü. Sonunda 15 000 kişilik bir fransız tümeni general GOTO komutasında kent üzerine saldırıya geçti (20 kasım 1920). İki ay 17 gün süren kanlı sokak savaşlanndan sonra kent teslim olmak zorunda kaldı (8 şubat 1921). Direnişin son günlerinde (6 şubat 1921) TBMM tarafından "Gazi” unvanı verilen kent, bundan böyle Gaziantep adıyla anıldı. Ankara antlaşması (29 ekim 1921) uyarınca fransız birliklerince boşaltılarak Türkler'e geri verildi (25 aralık 1921). Cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan bir yasayla (1924), Gaziantep il merkezi oldu.

MİMARLIK


Gaziantep kenti çevresindeki en eski yerleşim merkezi Dûlük'tür (antik Dolikhe). Kentte Memluklar, Dulkadıroğulları ve OsmanlIlardan kalma pek çok yapı bulunmaktadır. Bizans imparatoru iustinianos zamanında (VI. yy.) büyük bir onanm geçiren Gaziantep kalesi’nin ilk yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak Hititler döneminde iç kalenin yerleşmenin çekirdeğini oluşturduğu sanılmaktadır Mısır sultam Kayıtbay (1481) ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında (1557) onarılan kale, otuz altı kule ve burçla güçlendirilmiş yuvarlak planlı bir yapıdır Günümüzde de onanlan duvarlar oldukça sağlamdır. Kale içinde cami ve yapı kalıntıları bulunmaktadır.

Gaziantep'te camiler önemli bir yer tutar. Yöresel mimariyi yansıtmalar açısından ilgi çeken bu yapılar, çoğunlukla kare ya
da dikdörtgen planlıdır; ana mekân mihrap duvarına koşut iki ya da üç şahından oluşur, kimilerinin önünde^on cemaat yeri bulunur. Yapıların çeşitli bölümlerinde kullanılan siyah-beyaz taşlarla ve beyaz -kırmızı mermerlerle devinim sağlanmıştır. Özellikle minareler biçimleri ve süslemeleriyle dikkati çeker, ilk yapım tarihinin halife Ömer dönemine değin indiği söylenen Ûmeriyecamisi’nin 1210, 1785 ve 1850 tarihli onarım yazıtları vardır. Mihrap duvarına koşut iki şahının, mihrap önü bölümü kubbeyle öteki bölümleri çapraz tonozlarla örtülüdür.

Sivri kemerli mihrabı siyah taş ve kırmızı mermer örgülüdür. Kentin en eski camilerinden biri olan Boyacı ya da Kadıkemalettin camisi'nin yapım tarihi bilinmemektedir, ancak minberinde, Memluklar döneminden, 1357 tarihli yazıtı vardır. Cami avlusunun B. kapısındaysa 1575 tarihli onarım yazıtı bulunmaktadır. Bu yapıda da mihrap önü küresel bingilere oturan kubbeyle, öteki bölümler çapraz tonozla örtülüdür. Çok kollu yıldızlar, palmet, rozet ve geometrik motiflerle süslü minberi, kentteki yazıttı ahşap minberlerin en eskisi olması açısından da önemlidir. Eyüpoğlu camisi'nin, XIV. yy.’da yaşamış ve Memluklar zamanında medreselerde ders vermiş Eyüp bin Ahmet adlı bir ilim adamının yardımlarıyla yaptırıldığı sanılmaktadır. 1947'de büyük bir onarım geçiren caminin enine dikdörtgen planlı ana mekânı, altı payeyle iki şahına ve çapraz tonozlu on dört bölüme ayrılmıştır. Yarım daire biçimindeki mihrap nişinin yanları, mukarnas başlıklı süturıçelerle süslenmiştir. Gaziantep'in en büyük camilerinden olan Alinacar camisi'nin ilk yapım tarihi bilinmemektedir.

1816'da büyük bir onarım geçiren yapının K.'indeki medrese günümüze ulaşmamıştır. Planı ve siyah-beyaz taştan pencere çerçeveleriyle yöre mimarisini yansıtan örneklerdendir. Dulkadıroğulları’ndan Alaüddevle Bozkurt Bey zamanında (1479-1515) yaptırıldığı sanılan Alaüddevle ya da Alidola camisi'nin yalnızca memluklu üslubundaki kare kaideli, silindirik gövdeli minaresi özgündür. Ana yapı 1901'de yenilenmiştir. K. cephesinde ve pencere çerçevelerinde kullanılalı siyah-beyaz taş süslemeleriyle dikkati çeker. 1578 ve 1804 tarihli onarım yazıtları bulunan Tahtalı ya da Tahtani camisi de dikdörtgen planlı, mihrap duvarına koşut iki sahınlıdır. Ortadaki ayaklarla on bölüme ayrılmış olan ana mekânın mihrap önü kubbeli, öteki bölümleri tonozludur Önünde kiremit örtülü son cemaat yeri vardır. Kırmızı mermerden mihrabı, yonca kemerli sağır nişlerle bezenmiştir.

Zengin süslemek minaresinde, şerefe altındaki mukarnaslar arasına çini tabaklar yerleştirilmiştir. XVI. yy.'da Handan Bey'ce yaptırıldığı sanılan ve 1821'de onarılan Handaniye camisi, siyah-beyaz taş ve beyaz-kırmızı mermerden dışa taşkın taçkapısıy- la dikkati çeker. Çok köşeli minaresi palmet ve rozet dizileriyle süslüdür. Bir köşesine XVI. yy. İznik çinisi bir tabak yerleştirilmiştir. Alaybey camisi'nde (XVI. yy.) sahınlar dört ayakla, çapraz tonozlu on bölüme ayrılmıştır. Siyah-beyaz taş örgülü taçkapı ve mihrap yıldız, zikzak ve baklava motifleriyle süslüdür Şerefe korkulukları da taş işçiliğinin güzel örneklerindendir. 1563 tarihli vakfiyesi bulunan Şeyhfettullah camisi tekkeli camiler planındadır. K.’de son cemaat yeri, ana mekân ve D.'da tekke bölümlerinden oluşan yapı, örtü düzeniyle de ilgi çeker.

Ana mekân, ortada tek bir ayakla duvarları bağlayan yelpaze tonozlarla, mihrap önü çapraz tonozla, tekke bölümüyse ortadaki ayağa oturan aynalı tonozla örtülüdür. Tekke'nin G. ve K.-D.'sunda beşik tonozlu odalar vardır. 1574 ve 1739 tarihli onarım yazıtları bulunan Bostancı camisi’nin ilk yapımına ilişkin bilgiler kesin değildir. Kare planlı, mihrap duvarına koşut üç sahınlı caminin son cemaat yeri ana mekândan daha uzundur. Hafif dışa taşkın, siyah-beyaz taştan taçkapının yanlarında örgü motifli, mukarnas başiıklı sütünçeler yer alır. XVI11. yy. başında kethüda Hüseyin Ağa’nın yaptırdığı Çıkrıkçı ya da Hüseyinpaşa camisi’nde ana mekân altı, son cemaat yeri üç sütunla örtülmüştür Sivri kemerli taç- kapısı siyah-beyaz taştandır. Kentin en ilginç anıtlarından biri 1775 tarihli onarım yazıtı bulunan Karalarla camisidir.

Mihrap duvarına koşut iki şahın dört ayakla on bölüme ayrılmış mihrap eksenindeki bölümler üç kubbeyle, öteki bölümlerse ahşap çatıyla örtülmüştür. Kaidesinden alemine değin burmalı olan minaresi Gaziantep'teki en güzel anıtlardandır. Minaresinde 1785, mihrabında 1834 tarihli yazıtları bulunan Mahmutpaşa camisi’nde de yöreye özgü plan uygulanmıştır; mihrap önü kubbeli, öteki bölümler çapraz tonozludur. Mihrabı kara taş, beyaz ve kırmızı mermerdendir, ahşap minberiyse örgü ve geometrik motiflidir Onarımlarla özgünlüğünü yitiren yapı, 1969’a değin müze olarak kullanılmıştır. Bunların dışında Esenbek ya da isenbey camisi (XIV. yy.'da yapıldığı sanılıyor), Ağa camisi (XVI. yy., onarım 1799/1800), Hacınasır camisi (1698, onarım 1812), Bekirbey camisi (XVII. yy. ortaları), Ahmetçelebi camisi (1672, onarım 1727), Şirvani ya da ikişerefeli cami (?, onarım 1681), Ömerşeyh camisi (1698), Kozanlı camisi (XVII. yy. son çeyreği), Ayşebacı camisi (XVIII. yy. başı), Karagöz camisi (XVIII. yy. ortaları) belirtilmesi gereken anıtlardır.

Camiler dışında anılabilecek bir yapı XIII. ya da XIV. yy.'a tarihlenen Ramazaniye ya da Ahmetçelebi medresesi'dir. 1713'te Şeyh Ramazan oğlu Seyit Ahmet tarafından yaptırıldığını bildiren yazıt onarımla ilişkili olmalıdır. Avlunun K.'inde cami, G. ve D.’sundaysa L biçiminde medrese yer alır. Gaziantep'in han mimarisi açısından en ilginç yapısı Kürkçü han'dır (XIX. yy. sonları). Özellikle, girişteki, siyah-beyaz taştan, ışınsal düzendeki taş işçiliği dikkati çeker, iki katlı, avlulu hanlardan olan yapıda, küçük tutulan üst kat odalarının önlerinde revaklar vardır. Büyük bir kervansaray görünümündeki, iki katlı, avlulu Belediye hanı (1887), kentteki bu yapı türünün en büyük örneğidir. Bunların yanı sıra Şeker han (XIV. yy.), Paşa hanı (1550’ler), osmanlı hanlarının ilginç örneklerinden olan Hışva hanı (XVII. yy.), XVIII. yy.’ın ilk çeyreğine tarihlenen Emirali hanı, özgün mimarisiyle günümüze ulaşan Millet hanı (1870) sayılabilir.

Kentte özgünlüğünü koruyabilen en önemli tarihsel yapıtlardan biri Hüseyinpaşa ya da Çıkrıkçı hamamı'dır (1747). Art arda dizilmiş soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık bölümlerinden oluşan hamam, özellikle altı eyvan, altı halvet hücreli yıldız biçimindeki sıcaklık bölümüyle dikkati çeker. Bu bölümün ortası mukarnaslı büyük bir kubbeyle örtülüdür. Boyacı camisi'yle aynı tarihlerde yapıldığı sanılan, haç biçimi dörtçyvanlı Eski hamam, «eyvan hamamı (XV. yy. ikinci yarısı), Lala Mustafa Paşa’nın yaptırdığı Paşa hamamı (XVI. yy. ortaları), haç biçimi dört eyvanlı Şıh hamamı (1550'ler), soyunmalık kubbesiyle dikkati çeken
Naip hamamı (XVII. yy. ikinci yarısı) bu yapı türünün anılabilecek öteki örnekleridir. Alleben deresi üzerindeki Debbağhane köprüsü, Gaziantep müzesi’nde bulunan yazıtına göre 1259’da Melik Nasır tarafından yaptırılmıştır. Gaziantep-islahiye yolu üzerinde de tarihsel köprüler vardır (Manaoğlu, Aynülleben, Murat IV köprüsü, vd.)

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 8 Şubat 2017 01:49