Arama


BLoodOfTheWolF - avatarı
BLoodOfTheWolF
Ziyaretçi
2 Kasım 2011       Mesaj #7
BLoodOfTheWolF - avatarı
Ziyaretçi
Ekonomi (iktisat); bir ülkede üretim, dağıtım, tüketim etkinliklerinin bütününe verilen isimdir. Ekonomik hayatın düzenlenmesinde ülkenin yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarının toplumun genel özelliklerinin büyük etkisi vardır. Bir ülkenin kendi kendine yetebilmesi, ekonomik olarak bağımsız olması çok önemlidir.
1. Milli Ekonominin Kurulması
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ekonomik durumu: Osmanlı Devleti, Avrupa’da başlayan gelişmelere ayak uyduramadığı için sanayisi gelişememişti. Tarım faaliyetlerinde geri kalmış, ticari faaliyetleri ise tamamen azınlıkların eline geçmişti. Devlet yıkılış döneminde ekonomik olarak da çöküntü halindeydi.
Kurtuluş Savaşı’nın bittiği dönemde de ülke ekonomik olarak bitmiş durumdaydı. Ekonomik bağımsızlığın olmadığı bir ülkede siyasi bağımsızlıktan söz edilemezdi. Bu nedenle yeni Türk devletinin ekonomide izleyeceği metotları belirlemek ve kalkınma hedeflerini tespit etmek için 17 Şubat 1923′te İzmir iktisat Kongresi toplandı. Atatürk, İzmir iktisat Kongresi’nin açılışında; “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa elde edilen zaferler sürüp gitmez.” demiştir.
İzmir iktisat Kongresi’nde alınan kararlar şunlardır:
1. Yerli malı kullanılmasına önem vermek,
2. Sanayi yatırımı yapacak anonim şirketlerin kurulmasını kolaylaştırmak,
3. Milli bankalar kurmak,
4. Demir yollarının yapımına önem vermek,
5. Özel sektör tarafından yapılamayan işleri devlet olarak gerçekleştirmek,
İzmir iktisat Kongresi’nde ayrıca “İktisadi Misak” (Misak-ı İktisadi) adı verilen ekonomi andı kabul edildi.
2. Tarım, Ticaret, Sanayi, ve Bayındırlık Alanında Gelişmeler:
a. Tarım Alanında Gelişmeler
Ülkemizde geri kalmış olan tarımı geliştirmek için köylünün durumunun iyileştirilmesi gerekiyordu. “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten çok refah, mutluluk ve servete hak kazanan ve layık olan köylüdür.” Atatürk’ün bu görüşü, köye ve köylüye yönelik siyasetin temeli oldu. Köylünün durumunun düzeltilmesine çalışıldı.
Bu amaçla yapılan çalışmalar şunlardır:
Köylüden ürettiği mal üzerinden 1/10 oranında alınan aşar (öşür) vergisi kaldırıldı.
Köylü ve çiftçilere kolay kredi imkanları sağlandı.
Kooperatifçilik özendirildi.
Tarım araç ve gereçlerinin yenilenmesi için çalışıldı. Tarımda makineleşmeye ve ıslah edilmiş tohum kullanmaya önem verildi.
Köylünün bilgi ve tecrübesini arttırıcı çalışmalar yapıldı. Bunun için özel çiftlikler kuruldu, ziraat okulları açıldı.
Köylülere yeni tarım ürünleri (çay, şeker pancarı) tanıtıldı.
Toprağı olamayan köylüye toprak verilmeye çalışıldı.
b. Ticaret Alanında Gelişmeler
Yeni Türk devleti kurulmadan önce ticaret tamamen azınlıkların ve yabancıların elindeydi. Türkler ticaretle uğraşmıyorlardı. Bu nedenle bizzat devlet tarafından ticari faaliyetlerin gelişmesi için çeşitli çalışmalar yapıldı
Bankacılık geliştirildi. Para işlerinin düzenlenmesi amacıyla merkez bankası kuruldu. İşverenlere kredi sağlanması amacıyla Atatürk tarafından ilk özel banka olan iş Bankası kuruldu.
Kabotaj hakkının (bir ülkenin kendi sularında ve limanlarında gemi işletme hakkı) Türklere verilmesiyle deniz ticareti gelişti.İhracat çalışmalarına önem verilerek kaliteli mal ihracı sağlandı.
C. Sanayi Alanında Gelişmeler
Sanayinin gelişmesi için atılan en büyük adım Lozan Barış Antlaşması’nda Kapitülasyonların kaldırılması oldu. Ülke sanayinin gelişmesi için devlet bizzat büyük sanayi kuruşları açarak öncü oldu.
1927′de çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu ile özel sektör teşvik edildi. Bu dönemde sanayileşme için gerekli olan dört unsur şunlardı: Bilgi, teknoloji, yetişmiş eleman, sermaye (para)
Ülkemizde 1934 yılından itibaren serbest ekonomiye geçildi. 1934-1939 yılları arasında Birinci Beş Yıllık Kalkınma planı uygulandı. plana göre özel sektör tarafından yapılamayacak yatırımların devlet eliyle yapılması kararlaştırıldı. Bu dönemde 1939 yılında Karabük Demir Çelik Fabrikası kuruldu. Yer altı zenginliklerinin çıkarılması için Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu (1935). Devletin sanayi kuruluşu açarak ekonominin içinde yer alması Atatürk ilkelerinden Devletçilik ile ilgilidir.