Arama

Ramazan ve Oruç - Tek Mesaj #49

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Eylül 2006       Mesaj #49
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
"Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur'an indirilen aydır. Sizden bu aya yetişen, onda oruç tutsun.Kim hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler, sayısınca başka günlerde tutsun.Allah size kolaylık ister, zorluk istemez.O, sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiği için, Allah'a ta'zim etmenizi ister.Umulur ki şükredersiniz.(Bakara sûresi 185. Ayet)

İhtirasları engelleyen, sabrı öğreten, nimetlerin kadrini bildiren, nefisleri terbiye eden evveli Rahmet, ortası mağfiret sonu da cehenemden âzâd olunma ayıdır.Ramazan ayı fazilet bakımından nice güzeliklerin bahşedildiği mübarek bir zaman dilimidir.İnsanları karanlıklardan, aydınlığa, zulmetten, rahmette çıkaran, en doğru yola ileten ilahi kelâm olan yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim bu ayda indirilmiştir.İçeride bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesini barındıran ve bu ayda oruç tutulması farz olan Ramazan ayı çok mübarek bir aydır.Ramazan ayının kudsiyeti hakkında sevgili peygaberimiz (SAV) şöyle buyurmuşlardır:"Ramazan ayı öyle bir aydır ki, Allah gündüzleri oruç tutmayı farz ve gece ibâdetini de nafile kılmıştır. Ramazan sabır ayıdır. Sabrın karşılığı ise cennettir. Ramazan ihsân ve yardımlaşma ayıdır. Mü'minin rızkı bu ayda artar, bereketlenir...Ramazan ayı öyle bir aydır ki, evveli rahmet ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtuluştur."Bir diğer hadis-i şerifte ise:"Bu ay cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincire vurulduğu bir aydır."Ramazan ayı Rahmettir. Çünkü Ecr-ü sevabının had ve hududunu Allah'tan başka hiç kimsenin bilmediği ve bilemeyeceği oruç ibâdeti bu mübarek aydadır.Ramazan ayı Kur'an ayıdır.Şerefini, faziletini, izzetini,bereketini Kur'an da Kur'an'ın ilahi hazinesinden alır.Sevgili peygamberimiz (SAV) Şaban ayının sonunda bir hutbe okudular ve şöyle buyurdular.“Ey insanlar!Büyük mübarek bir ay yaklaştı.Gölgesi başımıza değdi.Öyle bir ay ki, bin aydan daha hayırlı olan KADİR gecesi ondadır. Öyle bir ay ki, Allah-ü Teâlâ orucu onda farz kıldı. Bu ayda her kim Cenab-ı Hakk'a bir hasletle tekerrub ederse, başka bir ayda farz eda etmiş gibi olur.Bu ay sabır ayıdır.Sabrın ise sevabı cennettir. Bu ay yardım ayıdır. Bu ay mü'minin rızkı artırılacak bir aydır. Bu ayda her kim bir oruçluya iftar edecek bir şey verirse bu onun günahlarının bağışlanmasına vesile olacaktır.. Bu öyle bir aydır ki evveli rahmet, ortası mağfiret sonu cehenemden azadlıktır. Bu ayda her kim memlûkinin işini tahfif ederse Cenab-ı Hak onu bağışlar ve ateşten azâd eder.Her kim oruçluya bir içim su verirse Allah-ü Teâlâ ona benim havzımda öyle bir su içirir ki Cennete girinceye kadar susuzluk nedir bilmeyecektir.Maddi ve manevi hayatımızın yeniden düzenlenmesinde büyük bir vesile teşkil eden Ramazan ayı, ömür zincirimizin en önemli halkalarını oluşturur.Ramazan ayında mü'minlerin gönülleri sudaki balık misali huzur bulur.

Sevgili peygamber(SAV) Efendimiz bir Şaban ayının son günü hutbe de Eshâbı Kirâm'a şöyle buyurdular:
Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece "Kadir Gecesi" bin aydan daha hayırlıdır.Allahü Teâlâ, bu ayda; her gün oruç tutulmasını emretti.Bu ayda geceleri teravih namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak başka aylarda farz yapmak gibidir. Bu ayda bir farzı yapmak başka aylarda yetmiş farz yapmak gibidir.Bu ay, sabır ayıdır.Sabredenin gideceği yer cennettir.Bu ay iyi geçinme ayıdır.Bu ayda mü'minlerin rızkı artar.Bir kimse bu ayda bir oruçluya iftar verirse günahları afv olunur.Hak Teâlâ onu Cehennem ateşinden âzâd eder o oruçlunun sevabı kadar ona sevab verilir.Eshab-ı Kiram:
- "Ya Rasûlâllah! Her birimiz,bir oruçluya iftar verecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz."deyince, Rasûlüllah (SAV) Efendimiz buyurdular ki;
- "Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da,biraz süt ikram edene de bu sevap verilecektir.Bu ay öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret ve sonu da Cehennemden azâd olmaktır. Bu ayda, emri altında olanların vazifesini hafifletenleri Allahü Teâlâ afv edip Cehennem ateşinden kurtarır.Bu ayda dört şeyi çok yapınız!Bunun ikisini Allahü Teâlâ çok sever. Bunlar Kelime-i Şahâdet getirmek ve istiğfar etmektir.İkisini de zâten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allahü
Teâlâ'dan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden ona sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyamet günü susuz kalmayacaktır."

Ramazan-ı şerif bütün ayların en faziletlisi, Kur'ân-ı Kerim'in nâzil olduğu bir aydır.Bazı muhakkıklar Ramazan isminin 'Ramid'dan müştak olduğunu beyân etmişlerdir. Ramid, kızgın taştır.Araplar on iki ayın ismini takarken,Ramazan pek kızgın bir aya tesadüf ettiğinden bu mübârek aya Ramıd'dan müştak olarak "Ramazan"demişlerdir. Beyân olunduğu gibi, hararetin şiddeti öteberiyi yaktığı gibi, Ramazan-ı mübârek de kulların günahını yakar, mahveder sırrına binâendir.Bazı muhakkıklar da 'ramazana ramazan tesmiye olunması, cemi günahları mahv ve ıhrak ettiği sırrına binâen' demişlerdir. Bazı ulemâ da 'Ramazan yağan yağmur mânasına olan 'Ramıd'dan müştakdır' demişlerdir."Nasıl ki yağmur yağınca yeryüzünü temizlediği gibi ramazan ayında da on bir ayda işlenen günahlar bu ayın mübârek rahmet-i ilâhinin kucaklaması dolayısıyla kulu her türlü günahlardan temizlemeye remizdir "demişlerdir.

Muhakkıkinin bu sözleri birbirini ikmâl, itmâm ile denir ki; "Bu mübârek ay Rahmet-i İlâhiyenin cûş ve hurûşa geldiği ve cümleyi kucakladığı on bir ayın sultanıdır."
Ârifler bu mübârek ayın her harfinin kendisine mahsus bir mânası olduğunu söylerler. Ramazan kelimesinde beş harf vardır. Beş harfinin her birisi ayrı ayrı bir mâna taşır.Bunların en birincisi; Ramazanın"R"harfidir ki Allahü Teâlâ'nın Rıdvanına remizdir.İkincisi,Ramazan'ın"Mim"harfidir ki Allahü Teâlâ'nın muhabbetine remizdir.Üçüncüsü,Ramazan'ın"Dat"harfidir ki Allahü Teâlâ'nın zamanına remizdir. Dördüncüsü, Ramazan'ın"Elif" harfidir ki Allahü Teâlâ'nın ülfetine remizdir.Beşincisi, Ramazan'ın "Nun" harfidir ki Allahü Teâlâ'nın nûruna remiz olunmuştur.
Cemi mezâyâyı kendisinde toplamış olan Ramazan ayının kazancı, en işlek bir yerdeki kazancın diğerlerine nisbetine benzer. Şehirler arasındaki nisbeti, Harem-i Şerifin diğer şehirlere olan kudsiyyetini andırır.

Nesei ve ibni Mâce'ye göre, Rasûlüllah (SAV) bir gün ashâbına: "Size mübârek bir gün olarak ramazan geldi. Allahü Teâlâ bu ayda orucu size farz kıldı. Bu ayda göklerin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır. Şeytanlar zincire vurulur. Ramazan içinde bir gece vardır ki,onun feyzinden mahrum olan, her nevi hayırdan mahrum olur."buyurmuşlardır.
İmâmı Gazâli 'İhyâi Ulûm'ud-din adlı kitabında bu hadis-i şerifler hakkında şöyle söyler:
("Bu ay sabır ayıdır.Sabrın ise sevabı cennettir." buyurduğu gibi diğer iki hadis-i şerifinde de "Oruç sabrın yarısıdır.Sabır da imanın yarısıdır." buyurmuşlardır. Yani oruç sabrın yarısı, sabır da imanın yarısı olmakla oruç ibâdetler arasında Cenâbı Hakk'a ihtisas ve intisap peyda etmiştir.)

Sabredenlere nihayetsiz ecrü sevap duyurulmuştur.Sabır orucun, imanın nısfıdır,her şey sabırla mümkündür.Sabırla her dereceye erişilir.İbâdetin rûhu,kapısı da oruçtur.Çünkü oruç ile Allah'ın ve halkın düşmanı olan şeytanın hakkından gelinir.Oruç insanın elinde bir kalkandır.İnsanın kanına kadar karışan Şeytan lâin açlık ve susuzluk kalkanıyla et ve kan arasından ancak bu suretle çıkarılır.Kur'an-ı Kerim'de:
"Oruç evvelki ümmetlere farz olunduğu gibi size de farz olundu"(Bakara Sûresi 183. Ayet) buyurulmaktadır. Lâkin evvelki kavimler, zamanlar uzadıkça kendi akıllarına göre bu orucu tevil-e tefsir ederek,otuz günden aşağı veya yukarı yapıp perhiz tarafına gitmişlerdir .Bu sûretle emr-i ilâhi tahrif edilmiştir. Yahudi kavmi için vaktiyle otuz oruç vardı. Zâhidleri aynı zamanda oruç tutarken söz de söylemezlerdi.

Eski Hıristiyanlar da oruç tutarlardı.Yalnız, orucun sıcak aylardan bahar ayına alınmasını sonradan kararlaştırdılar.Bu değişiklik mukabilinde oruca on gün daha ilâve edildi,sonradan on gün daha ilâVesiyle perhiz tarafına gidildi.Orucun otuz olmasındaki sebeb-i hikmet hakkında da deniliyor ki:
Âdem Aleyhisselâm cennet-i âlâda şecere-i memnûadan yedikten sonra Allahü Teâlâ'ya tövbe ettiğinde ona otuz gün oruç emrolundu.Orucunun meşrû olmasının sebeb-i hikmetinden biri de; Allahü Teâlâ aklı yarattı. Ona:....

Ramazan Müjdesi Ramazan'ın ilk günü ile birlikte nur ve feyiz dolu bir mevsimi yaşamaya başlarız. Kâinat şenlenir, dünya Cennetten süzülen nurânî bir hava ile dolup taşar.. Ulvi âlemlerin masum ve mübarek sakinleri öbek öbek mü'minlerin çevresini sarar. Rahmet ülkesinden müjdeler, kâinatın Rabbinden selâmlar ve mağfiret ümitleri getirir, Ramazan ayı...
Mukaddes kelâmın nazil oluşunun yıldönümünü mü'minlerle birlikte cinler, melekler; ağacı, çiçeği, böceği, kurdu, kuşu, denizi ve deryasıyla yaşlı dünyamız da kutlar. Görünen ve görünmeyen âlemlerde tam manâsıyla bir bayram havası yaşanır.

Bu ayın Cenâb-ı Hak katında müstesna bir yeri vardır. Yüce Rabbimiz kendisine muhatap olarak seçtiği kullarına sonsuz rahmetinin en geniş tecellilerini bu aya tahsis eder. Başta Kur'ân-ı Kerim olmak üzere! Tevrat, Zebur ve İncil gibi diğer semavî kitapların da bu ayda indirilmiş olması, bu günlerin kıymet ve kudsiyetini artıran diğer bir husustur.

Mü'minlere İlâhî bir ihsan olarak bu günleri birer güzel fırsat bilerek değerlendirme, Rablerine olan kulluk derecelerini gösterme, Ona muhatap olabilme gayreti içine girerek tam bir ihlâs ve şuurla ibadet ve taate koşarlar.

Bu gayretin neticesi elbette karşılıksız kalmayacaktır. Oruç tutup, Ramazan ayını bir kulluk şuuru içinde geçirenler tatlı bir ânı yaşadıkları, huzura erdikleri gibi pekçok nimete de mazhar olurlar.

Ubâde bin Samit anlatıyor:
Ramazan ayının başladığı bir günde Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:

"İşte bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah'ın rahmeti sizi kuşatır. O ay, yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur. Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder. Öyle ise kulluğunuzla kendinizi Allah'a sevdirin. Asıl bedbaht olan da, bu ayda Allah'ın rahmetinden nasibini alamayandır."(1)

Ramazan her yönüyle bir ibadet mevsimidir. Her mü'min namazı, orucu, iyilikleri hizmetleri ve duâsıyla bu rahmet ve bereketten nasibini almaya çalışır. Bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğu günahları için Allah'tan af diler. Rabbine niyazda bulunur.

Cenâb-ı Hak da kulunun bu samimi dua ve niyazını karşılıksız bırakmaz, günahlarını affeder, rahmetine garkeder.

Ramazan ayının kudsiyet ve bereketini bildiren şu hadis-i şerifi birlikte okuyalım. Peygamber Efendimiz geniş anlamda bu hususu dikkatimize vermektedir.

Selmân-ı Fârisî (r.a.) anlatıyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam Şaban ayının son günlerinde bize irad ettiği bir hutbede şöyle buyurdu:

"Ey insanlar büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınızın üstüne düştü. Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır. Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazı meşru kıldı. Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan, başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.
Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.
Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.
Bu ay yardımlaşma ayıdır.
Bu ay mü'minlerin rızkını arttıracak aydır.
Bu ayda her kim oruçlu bir mü'mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur."

Ashâb-ı Kiramdan bazıları, "Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz" dediler.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü'mine iftar ettirene de verir" buyurdular ve hutbelerine şöyle devam ettiler:

"Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur.
Bu ayda kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse, Allah da onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.
Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasleti fazlasıyla bulundurmaya çalışınız. Bu dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisinden ise hiçbir zaman ayrı kalamazsınız.

Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, kelime-i şehadete devam etmeniz, diğeri de Allah'tan mağfiret dilemenizdir.
Vazgeçemeyeceğiniz iki hasletin biri Allah'tan Cenneti istemek, diğeri de Cehennemden Allah'a sığınmaktır.
Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir.(2)
Son düzenleyen Safi; 5 Temmuz 2016 02:33