yokluğun
bir unutulmuş şarkıyı
katık ettiğim gecede
ölü kuşların tatmadığı yem
ve dalından kopan yaprakların
suyu bekleyişine benzer
Atila IŞIK
ağaç dallarına
kavuşmalar okunmuş
mendiller bağlarım
ters kapattılmış
kahve fincanlarına
kimseye söylemeden
dilekler tutarım
seviyor sevmiyor diye koparılmış
papatyalar kadar korkak
ve yalnızım
uzak düşersin bana
çıkmaz fallarım
Atila IŞIK
kabuğunu kırmaya çalışan
yumurtadaki civciv kadar telaşlı ve
sabırsız dökülen yağmur damlalarını kıskanırım
benden önce saçlarına değdikleri için
Atila IŞIK
hüzünlü ve yalnız bakan gözlerin
akşamın rengine benzer
kadife akşamlar
ve sümbül kokuları denize dökülürken
martı çığlıklarıyla
gözlerinin rengine benzer
derin maviliğinde kaybolurum
Atila IŞIK
bulutların özgürce koştuğu
gök yüzünün her zaman mavi
ve ağaçların hep yeşil olduğu
bir yerde
sevdaların yarım kalmadığı
yürek acılarının yaşanmadığı
geleceğin hep geldiği
bir yerde
karanlık toprağında
tohumların üşümediği
gidenlerin olmadığı
bir yerde
seninle yaşamak isterdim
Atila IŞIK