Kan Gülü
Ona bir kayalıkta rastladım güneşin aksam üstü halini almıştı, Solgun eğik kırmızı bir güldü.
Yalnız başınaydı etrafını yabani otlar sarmıştı keşmişti adeta ışığını.
Yaklaştım uzun uzun izledim onu...
Öylece bırakıp gitmeye yüreğim el vermedi.
Etrafa bakındım bir kaç damla su aradım gözlerimle yoktu... Oturup düşündüm...
Birden gözlerim parladı öyle ya su yoksa bile kanım vardı...
Hiç üşenmeden cebimdeki küçük çakıyı çıkardım serçe parmağıma öyle bir indirdimki...
Bozuk bir musluk gibiydi akan kanlar damlalar bir biri ardına süzülüyordu.
Duraksadım gökyüzüne baktım neredeyse hava kararıcaktı yıldızlar hafiften parlamaya başlamıştı, bir yanıp bir sönüyordu Bilmemki banamı öyle geldi ama sanki göz kırpıyorlardı...
İçimi bir duygu kaplamıştı bu acıyla tatlının karışımı mayhoş bir şeydi,
Parmağımın uyuştuğunu hissettim kan aktıkça gül biraz daha koyulaşıyordu kendi kendime sanki ''Kan Gülü'' gibi dedim... Evet ismini bulmuştum işte o bir kan gülüydü.
Dakikalar geçiyordu tükenmiştim ben tükendikçe o daha bir canlanıyordu...
Artık kahverengiye çalan gövdesi yeşile dönüyordu fakat kırmızımsı bir yeşildi bu doğulduğunu görebiliyordum. Sonrasını hatırlamıyorum kendimden geçmiş olmalıyım kan kaybından olsa gerek.
Gözlerimi açtığımda yıldızlar yerini güneşe bırakmıştı etrafta hafiften bir rüzğar esiyordu.
Karşıma baktım oradaydı işte sanki yeniden doğmuştu..
Öylece saatlerce onu izledim insanı alıp götüren bir havası vardı usul usul salınıyordu...
İçimden onu oksamak geldi çevrsindeki ayrık otları bir bir temizledim.
Artık güneşle buluşmuştu eğilip yapraklarına dokunmak istedim...
Elimi uzattığımda büyük bir acı hissettim, geri çekip baktığımda parmağım parmağım kanıyordu...
Sordum neden dedim neden kanattın beni be kan gülü ?..
İlk ve son kez konuştu kan gülü büyük bir öfkeyle sitemle...
-Çünkü
Dedi
-Bana kanatmayı sen öğrettin!..