Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #1575
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tuval ve Deniz


Kafasını kaldıramıyordu başının ağrısından. Oysa son bir haftadır ağzına içki sürmemişti, sigarayı da azaltmıştı üstelik ama lanet olası kafası ağrıyordu yinede.

Günlerden Pazardı ve saat onbirbuçuk olmuştu. Daha önce hiç bu kadar geç kalkmamıştı genç adam, ya balık tutmaya gider ya da sahilde uzun bir sağlık koşusuna çıkardı ama başı ağrıyordu işte.

Ressamdı...En azından o böyle kabul ediyordu kendini. Hem resimlerini de seviyordu birileri, sevmeseler satın alırlar mıydı hiç? Kafası estiğinde alır eline paletini, geçer tuvalinin başına ve öylesine çizmeye , boyamaya başlar birşeyleri.
En çok da içinde deniz olan resimleri çizmeyi seviyordu genç ressam, balıkçı bir babanın oğlu olduğundan olsa gerek.

Sevgilisinden ayrılmıştı iki hafta kadar önce, daha doğrusu terkedilmişti çok içiyor diye. Gariptir, kızın çekip gittiği günden beri doğru düzgün içmemişti ve artık içmek de gelmiyordu içinden. Kızın terk etmesi pek de koymamıştı ayrıca. İki aylık bir ilişkiydi, daha uzun sürelisini de yaşamamıştı zaten. Korkuyordu evlilikten genç adam. Uzun zamandır ailesinden ayrı yaşıyordu ve yalnızlığı(nı) çok seviyordu. Evliliğin özgürlüğünü elinden alacağını düşündüğünden ilişkileri hep bir yerlerde tıkanıyor, ya ayrılıyor ya da sonuncusunda olduğu gibi terkediliyordu. Kendini çok seviyordu adam ve hayatla barışık bir insandı.

Küçük bir evde yaşıyor ve geçimini, çizdiği resimleri, kalabalık caddelerde ucuz fiyata satarak sağlıyordu. Parayı seven biri değildi fakat yaşaması içinde ona ihtiyacı vardı. Sonuçta oturduğu ev kiraydı ve resim çizebilmesi için malzemeye ihtiyacı vardı.

Usulca doğruldu yatağından. Ilık bir duş iyi gelir diye düşünüp banyoya girdi. Suların akmadığını fark edince boca etti ağıza alınmayacak onca küfürü. Hızlıca giyinip çıktı evden, her pazar kahvaltı ettiği kafenin yolunu tuttu. Birkaç arkadaşıyla karşılaştı yürürken, öylesine konuştu onlarla. Aklında sadece kahvaltı vardı ve karnı açken çok çabuk sinirleniyordu ressam.

Kafeye vardı, içeriye girdi ve oturacak bir yer aradı, fakat ne mümkün, tıka basa doluydu kafe. Kızdı kendine böyle bir yeri sevdiği için. Tam o sırada deniz kenarındaki masanın hesap ödediğini farketti. Hemen o tarafa doğru yanaştı ve adam hesabı ödeyene kadar bekledi garsonun yanında.

Başı hala ağrıyordu. Kahvaltının ardından iki hap yutmuştu ama nafile. Ne zaman böyle başı ağrısa hep kötü birseylerin olacağını düşünürdü. "Yine ne olacak acaba" diye geçirdi içinden. Plansız bir şekilde ayrıldı mekandan. Biraz yürümeyi düşündü sahil boyunda, hem deniz sesi iyi gelebilirdi başına. Küçükkende böyleydi, ne zaman canı sıkılsa birşeye, denize koşardı.

Yarım saat olmuştu yürümeye başlayalı ve başının ağrısı hafiflemişti biraz. Hala 'bugün ne yapsam' diye düşünüyordu. Sonra, biraz daha yürüyüp, eve dönüp resim yapmaya karar verdi. Çok seviyordu boyalarını, fırçalarını, paletini, tuvalini. Hayatını borçluydu onlara. Annesi, babası, sevgilisi, kardeşi, çocukları gibi seviyordu. Bir keresinde kendini bile boyamıştı, iyi bir ressamdı o. Boyaların, bir ressamın damarlarına kadar işlemesi gerektiğini söyler dururdu herzaman.

Eve gitme zamanı geldi diye düşündü. İçinde garip bir heyacan vardı şimdi, sanki ilk defa resim yapacakmış gibi... Bir an önce eve gidip aletleriyle buluşmak istedi. Adımlarını biraz daha büyütüp, hızlandırdı. Birden, ileride, yolun ortasında çok büyük ve çok güzel bir fırçanın durduğunu farketti. Bir an donakaldı, sonra koşmaya başladı ona doğru. Kendini kaybetmişti ve sadece fırçayı görüyordu masmavi gözleri. Attı kendini yolun ortasına. Tam fırçayı eline almasıyla kocaman bir kamyonun adama çarpması bir oldu. Genç ressamın cansız bedeni yolun ortasına öylece yatıyordu şimdi, bir elinde sımsıkı tuttuğu resim fırçasıyla...

Kamyon boya yüklüydü. Şoför çarpmanın etkisiyle hakimiyetini kaybetmiş ve yan taraftaki büyük duvara bindirmişti aracı. Boyalar her yana saçılmış, genç adam boylardan rengarenk olmuştu, bir elinde sımsıkı tuttuğu resim fırçasıyla...

Şimdi o bir resim olmuştu ve yine deniz vardı bu resimde de...

Dedim ya o iyi bir ressamdı...bir elinde sımsıkı tuttuğu resim fırçasıyla...