keyna !.. son yağmurla gelen cinnetim !
keyna !.. son yağmurla gelen cinnetim !
uykulu bir ölümün kayıtsız saatlerinde
korku heykeli rüzgarın yüzünde çırpınırken
ellerimden düşen hiçliğin parşömeni
okunmuyor son habercinin ölüm fermanı,
ölüler otağına asılacaktı oysa ulak...
keyna !..
ne de az zamandır kendimle eyleşiyorum
yüzyıl sonra böyle cinnet demlerimde...
kırık bir testide sunuldu başım gözlerime
şaşkın bakıyor(d)um öylece derin yüzüme,
yılgın harflerle yazılacak tarih, gözyaşlarla
aç bir kavmin parçaladığı son ezgi tırnaklar ucunda
bu son rayihadan geçer cinnetim ruhum içre...
keyna !..
yol boyu dizilir çocuklar bu son sahnede
ellerinde parşömen ve ölüm hançerleri..
ses rituellerinde buluşur dudaklar aminlerle
bir daha serilmez gök/yüzüme yıldız kervanı
hadsiz bir yazı, bakire perçeminden alev
kardelenler acı taşır parmaklarımdan ruhuma
sabrımı taşıran bardak avucumda yanıyor keyna !..
keyna !..
dikilsin harflerden ölüm barınağı mezarımın üstüne
ben ki, ölümlere aşina cinnet geçiren köle çocuk!..