Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #1805

ocean97 - avatarı
ocean97
Ziyaretçi
18 Aralık 2011       Mesaj #1805
ocean97 - avatarı
Ziyaretçi
GÜÇ

- BÖLÜM 1-

Eğer bir insanın zayıf noktasını bulmak istiyorsanız, onun içine bakmanız yeterli olacaktır.

Her zamanki gibi onlarca insan doldurmuştu koltukları. Bahisler yatırılmış ve şiddet görmeye bayılan onca insan, tatmin olma ümidiyle yerlerini almıştı. Hepsi bağırıyordu.
“Logan, Logan, Logan…”
Logan, yarı çıplak halde ringe doğru yavaş adımlarla yürürken, seyircilere bakıyordu. Her yaştan insanlar mevcuttu. On sekiz yaşından altmış yaşına kadar herkes… Kadınlar çoğunluktaydı. Sosyal hayatta, erkeklerin şiddetinden yakınan kadınlar, buraya gelip, iki erkeğin birbirlerini öldürürcesine dövmesini izlemek için yüzlerce dolar harcıyorlardı. Gülümsedi. Doğanın ironisi…
Seyirciler, Logan’ı görünce ayağa kalkıp, tezahüratların dozunu arttırdılar. Logan gülümseyip, seyircilere doğru el salladı. Hepsi adını haykırıyordu bütün güçleriyle. Pankartlar açıp, Logan’a, yanında olduklarını hatırlatıyorlardı. Daha doğrusu bahiste ona oynadıklarını söylemeye çalışıyorlardı.
Logan, pankartları asla okumazdı. Çünkü önemsemiyordu hiçbirisini. Morale ve şansa ihtiyacı yoktu. Özellikle de şansa…
Ön sıralarda iki kız, kendilerini kaybedercesine bağırıyordu. tişörtlerinde ‘Kaybetmeyen Logan İçin!’ yazıyordu. Bağırmaya devam ederlerken, tişörtlerini çıkardılar. Yarı çıplak vaziyette yerlerinde zıplayıp “Logan” diye bağırmaya başladılar. Logan, aldırmadan, ringe doğru yürümeye devam etti.
Seyircilerden çok, karşısına çıkacak rakibinin alacağı durumu düşünüyordu. Acıyordu onlara. Ringe çıktığında rakibine bir şans veriyordu maçı bırakıp gitmesi için. Böylece karşısındakiler zarar görmeyecekti. Ama şuana kadar kimse kabul etmemişti bu önerisini. Hepsi kahkahalar atıp, bir önceki rakibin yapamadığı işi yapacağını söylüyordu. Ama sonuç hep aynı oluyordu. Şuana kadar hiç yenilmemişti ve bu böyle devam edecekti.
Ringe üç metre kala patronunu gördü. Ringin önünde, iki kişilik masasında oturuyordu. Adı Joseph Murphy idi. Ama ona, korumalarının haricinde kimse adıyla hitap etmezdi. Herkes Timsah derdi ona. Logan ise patron demekle yetinirdi.
Kısa boyluydu. Saçları hiç dökülmemişti ama yer yer beyazlıkları vardı. Hafif göbekli bir yapıya sahipti. Fiziksel özellikleri, diğer dövüşçülerin patronlarına benzese de onlardan tamamen farklıydı. Diğer patronlar para peşinden koşarken, Joseph, sadece ün peşinde koşardı. Paraya fazlasıyla sahipti zaten. O nedenle para kazanmak için dövüşçüleriyle hileli oyunlara kalkışmazdı. Aslında tek dövüşçüsü Logan’dı. Logan, Yenilmeyen Dövüşçü lakabını alırken Joseph de Yenilmeyen Timsah lakabını alıyordu. Onun için sadece bu önemliydi dövüşte.
Yanında yeni sevgilisi olduğu her halinden anlaşılan bir kız vardı. 20 yaşlarındaydı kız. Joseph, genç kızlara bayılırdı. Sol omzundaki kurşun yarası, sağ kaval kemiğindeki tam olarak iyileşmemiş kırığı ve başındaki küçük çatlağın dışında bir zayıf noktası da kızlardı.
Patronu, yenilmemesini tembihleyen gözlerle Logan’a baktı. Sol kolunu, sevgilisin omzuna atmış, sağ eliyle de purosunu içiyordu. Ayağa kalktı. Purosunu masasına bıraktı ve Logan’a doğru yaklaştı. Logan’ı, ring merdivenlerine çıkmadan önce yakaladı. Logan’ın başını ellerinin arasına aldı ve konuşmaya başladı.
“Her zamanki gibi…” dedi, emir ve rica karışımı bir tarzda.
“Yenildiğimi gördün mü hiç?”
“Bu sefer” dedi Joseph. “Rekor kırmanı istiyorum.”
Logan, gözlerini devirdi.
“Üç dakika.” dedi.
Joseph gülümsedi.
“Tamam.” dedi ve Logan’ın sırtına vurarak, onu ringe gönderdi. Daha sonra sevgilisinin yanına oturdu ve eski pozisyonunu aldı. Sevgilisinin kulağına doğru yaklaştı.
“Bu maç senin için.” dedi. Sağ eliyle, sevgilisinin bacağını okşadı. Sevgilisi ise sadece gülümsedi.
Logan, ringe çıktığında, rakibinin ringe varmasına beş metre vardı.
Hakem, seyircileri selamlayarak ringin ortasına yürüdü. Aslında sunucu demek daha doğru olurdu. Kuralların olmadığı bir oyunda hakem de olmazdı. Ve bu adamın yaptığı tek şey konuşmaktı. Elindeki mikrofonu ağzına yaklaştırdı.
“Bayanlar ve baylar, hoş geldiniz. Umarım bahislerinizi doğru kişiye yatırmışsınızdır.”
Herkes kahkaha attı. Salonda hiç kimse -aklı başında olan kimse- Logan’ın dövüştüğü bir maçta, Logan’ın rakibine para yatırmazdı.
Bahislerde yığılmayı engellemek için, Logan’a yatırılan bahisler beş bin dolardan başlatılırdı ve bahis yatırmayanların da maçı izlemesine izin verilmezdi. Böylece dövüş, sokak dövüşü olmaktan çıkmış, sadece zenginlerin izleyebildiği, sosyete dövüşüne dönmüştü.
Herkes, Logan’a oynadığı için dövüşler artık para getirmiyordu. Herkes, koyduğu parayı geri alıyordu. Dövüşler artık sadece zevk için izlenir olmuştu.
Logan ise her maçta patronundan bin dolar alıyordu. Bir de başına konulan ödülün dörtte birini alıyordu rekor kırdığı zamanlarda.
Başına ödül konmuştu. Dünya’nın dört bir tarafından dövüşçüler geliyordu ödülü ve Yenilmeyeni Yenen unvanını almak için. Ama şuana kadar kimse ödülü alamamıştı. Bu nedenle ödül de sürekli artıyordu. Logan ise ayda bir rekor kırarak ödülün dörtte birini alıyordu. Rekor kırması gereken zamanı patronu söylüyordu. Joseph, sevmediği kişilerin dövüşçülerini rezil etmek için böyle bir şey yapıyordu.
Bugün de Adam Rourke’nin dövüşçüsü çıkacaktı Logan’ın karşısına. Joseph, Adam’ı hiç sevmezdi. İki yıl önce Adam, Logan’ı, Joseph’ten çalmak istemişti. Fakat Logan, bunu kabul etmemiş, Adam’ın beş dövüşçüsünü de oracıkta, bir daha dövüşemeyecekleri bir hale sokmuştu. O günden sonra Adam, sürekli Logan’ı yenmesi için dövüşçüler göndermişti. Ama hiçbirisi sağlam bir şekilde geri dönememişti. Üstelik kaybettiği her maç için elli bin dolar ödemek zorunda kalmıştı. Yine de dövüşçü yollamaktan vazgeçmemişti.
Sunucu, ringin içinde dolaşarak konuşmasına devam etti.
“Bugün Logan’ın başındaki ödül beş bin dolar arttı ve altmış dört bin dolar oldu.”
Sunucunun sözünü, ayağa kalkan seyircilerin alkışları kesmişti. Alkışlar azalmaya başlayınca sunucu konuşmasına devam etti.
“Logan için bir alkış tufanı.” dedi gülümseyerek ve kaldığı yerden devam etti. “Bu ödülü bugün Adam Rourke’nin dövüşçüsü, Adsız, almaya çalışacak.” O sırada sol eliyle, ringe doğru gelen dövüşçüyü işaret etti. Seyirciler istemeden de olsa alkışladılar.
Adsız, ringe çıktı ve köşesine oturdu.
Sunucu asla Logan’ı tanıtmazdı. Çünkü Logan’ı herkes tanırdı. Bu nedenle sunucu hep bu kısmı atlardı.
“Uzun bir maç istiyoruz sizden” dedi gülümseyerek ve ringden çıktı. Dövüşü ortada durup kendisi başlatmazdı. Dövüş, ikinci gong sesiyle başlar ve Logan ne zaman isterse o zaman biterdi.
Adsız, antrenörünün verdiği suyu içerken, Logan da onu izliyordu.
Odaklandı.
Sağ elinin orta ve işaret parmağı daha önce kırılmış. Yaklaşık iki ay önce… Sol kolunun dirseği iki yıl önce kırılmış.
Gülümsedi. Bakmaya devam etti.
Ensesinde bir kesik var. İyileşmiş ama beyinciği bu kesikten zarar görmüş. Muhtemelen sarsıntı geçirdiği zaman dengesini sağlamakta zorluk çekecek. Sağ böbreğinde üç küçük taş var.
Ayakları ve bacakları sağlam. Kaburgaları sağlam. Pek hasar görmemiş. Bugüne kadar…
Logan, gong sesiyle ayağa kalktı. Aynı şekilde Adsız da kalktı. Ringin ortasına kadar yürüdüler. Aralarında iki metre vardı.
“Son şansın.” dedi Logan. “Vücudun sağlamken vazgeçebilirsin. Böylece ne sen zarar görürsün ne de ben yorulurum.”
Adsız, Logan’ın ayağının önüne tükürdü. Sağ eliyle tükürüğü gösterdi.
“Seni oraya yapıştıracağım.”
Logan gülümsedi.
“Sen bilirsin.” dedi ve düşünmeye başladı.
Sarsıntı geçirip dengesini kaybetmemek için ani hareketler yapamayacak. Onu sağ köşeye sıkıştırmam lazım. Böylece, sol dirseğini köşedeki tahta bloğa vurup tekrar kırılmasını sağlayabilirim. O, dirseğinin acısıyla kıvranırken sağ elinin parmaklarını kırarım. Böylece iki elini de kullanamaz.
İkinci gong sesiyle dövüşçüler pozisyonlarını aldı. Adsız, kollarıyla yüzünü koruyarak Logan’ın etrafında dolaşmaya başladı.
İlk yumruğu Adsız attı. Logan ise yumruğu sol koluyla savuşturdu. Logan, Adsız’ı sağ köşeye çekmek için o tarafa doğru yaklaşmaya başladı.
Adsız da Logan’a vurmaya çalışarak, Logan’ı takip etti.
Adsız, bir yumruk daha salladı sağ eliyle, Logan’ın yüzüne doğru. Logan, sağ eliyle Adsız’ın sağ bileğini kavradı ve sol eliyle sağ böbreğine vurdu. Adsız, acıyla eğildi. Logan, Adsız’ın kafasından tutup sağ köşeye doğru fırlattı. Adsız, tahta bloğa sırtını verdi ve doğruldu. O sırada Logan, Adsız’ın sol kolunu kavradı ve kendisine doğru çekti. Daha sonra da bütün gücüyle tahta bloğa doğru itti. Dirseğin tahta bloğa vurmasıyla Adsız bağırmaya başladı. Sağ eliyle Logan’a vurmaya çalıştı. Logan da sol eliyle Adsız’ın yumruğunu tuttu ve diziyle yumruğa vurdu. Adsız, bir kere daha bağırdı. Logan da geri çekildi. Adsız hala bağırıyordu.
Adsız, dirseğinin ve elinin acısıyla kıvranırken, Logan da üç dakikanın dolmasını bekliyordu. Daha kırk beş saniye olmuştu. Ringde dolaşmaya başladı. Gözlerini, Adsız’dan ayırmıyordu.
Seyirciler ayağa kalkmış “Logan, Logan” diye bağırıyorlardı. Bazıları da sağ ellerinin baş parmağını aşağıya doğru çevirerek, dövüşün bitmesini istediklerini dile getiriyorlardı.
Bir dakika on saniye olmuştu. Adsız, yavaş yavaş toparlanıyordu. Ayağa kalktı. Sol kolunu hareket dahi ettiremiyordu. Öylece sallanıyordu kolu, rüzgarda sallanan bir ağaç dalı gibi.
“Sana söylemiştim.” diye bağırdı Logan.
Adsız cevap vermedi. Hala acı çekiyordu.
Logan, Adsız’ın etrafında dolaşmaya başladı. Koyun sürüsünden kurban seçen bir kurt gibi izliyordu Adsız’ı.
“Bitir… Bitir… Bitir…” Seyirciler hala bağırıyordu.
İki dakika on saniye olmuştu.
Adsız, artık kendisini tamamen toparlamıştı. Ama dövüşecek hali daha doğrusu kolu kalmamıştı. Sağ dirseğiyle Logan’a vurmaya çalıştı ama Logan bunları kolaylıkla savuşturdu. Adsız, artık dengesini sağlamakta zorluk çekiyordu.
“Halsizleşiyorsun.” dedi Logan. “Enerjin tükeniyor. Yaptığın her harekette acın daha da artıyor. Dengeni sağlamakta zorluk çekiyorsun.”
“Nasıl?” dedi Adsız, acı çekerek. “Bunları nasıl olur da bilebilirsin?”
İki dakika kırk saniye olmuştu. Artık bu işi bitirmenin zamanı gelmişti. Logan, Adsız’a doğru yaklaştı. Adsız, dirseği ile Logan’a saldırmaya başladı.
Logan, Adsız’ın dirseğini tuttu ve diziyle karnına vurdu. Adsız bir kere daha bağırdı.
Logan, Adsız’ın dirseğini bırakıp kafasını tuttu. Dizini geriye çekti ve bütün gücüyle Adsız’ın kafasına vurdu. Adsız son darbeyle yere yığıldı.
Sunucu, ringe çıktı ve Adsız’ın yanına geldi. Mikrofonu ağzına yaklaştırdı.
“Logan’dan bir rekor daha.” dedi bağırarak. Seyirciler ayağa kalkıp, Logan’a tezahürat yaptılar. Logan kollarını açtı ve yukarı doğru baktı.
“Bana denk olan birisini gönderemiyor musun?” dedi bağırarak.
Adam Rourke’nin adamları, Adsız’ı yerden taşırken Logan da soyunma odasına gitti. Dolabından tişörtünü ve pantolonunu çıkardı. O sırada odaya Joseph girdi. Elinde bir zarf vardı.
“Harikaydın.” dedi zarfı sallayarak.
“Her zamanki gibi”
Joseph, zarfı Logan’a uzattı.
“On yedi bin.” dedi.
Logan, zarfı aldı ve içine bakmadan çantasına attı.
“Bir sonraki dövüş ne zaman?”
“Bilmiyorum.” dedi Joseph ve odadan çıktı.
Logan da üstünü giydikten sonra dolabını kapattı ve çantasını alarak odadan çıktı.
Eve geldiğinde çantasını bir kenara atıp, banyoya gitti. Suyu açtı ve küveti doldurdu. Dövüşlerden sonra küvette uyumak onu rahatlatırdı.
Üstünü çıkardı ve ağzına kadar dolmuş olan küvete girdi. Ayağını suya değdirdiği anda rahatlamaya başlamıştı bile.
Kafası suyun üstünde kalacak şekilde küvete yattı. Gözlerini kapattı ve düşünmeye başladı.