D
Delil: kanıt; tanıt; ipucu
Demirbaş: Bir taşınmazın kiraya verilmesinde kiraya dahil olan, kiralamanın sonunda aynı cins ve değerde iade edilen veya değer eksilmesi kiracı tarafından tazmin edilen eşya
Demokratik devlet: halkın devlet yönetimine katılması esasına dayanan devlet
Deniz hukuku: Devletler hukukunda denizin türlü bölümlerinin durumunu düzenleyen ve devletlerin bu bölümler üzerindeki yetkilerini belirten antlaşma, gelenek vb. niteliğindeki kuralların bütünü
Depozito: Bir sözleşmeden dolayı doğabilecek zararlara karşı verilen teminat; bir taahhüt sırasında yatırılan güvence parası
Der-akap: hemen; arkasından
Derç: sokma; arasına sıkıştırma; gazeteye yazma; toplama; biriktirme
Derc etmek: araya sokmak; arasına sıkıştırmak, eklemek
Derceb etmek: cebe atmak; kendine alıkoymak
Derdest: Görülmekte olan dava
Der-dest-i rü'yet: dava görülmek üzere ele alınan, eldeki dava
Der-kâr: malum; aşikar; bilinen; belli
Dermeyan etmek: ileri sürmek; öne sürmek; ortaya koymak; anlatmak
Derogasyon: Ayrıklık
Der-piş: derpiş - en önde; göz önünde bulunan; öngörü
Der-pîş etmek: öngörme; göz önünde bulundurma
Der-uhte: deruhte - üstüne alma; yüklenme; üstlenme; sağlama
Desise: hile; oyun; entrika
Devair: daireler
Devlet Şurası: Danıştay
Dîvân-ı Muhasebat: Sayıştay
Donatan: gemisini gemi ticaretinde kullanan gemi sahibidir
Dûçâr: düçar - tutulmuş; uğramış; yakalanmış
Dûn: aşağı; aşağılık; altta; aşağıda
Dûr: uzak
Duruşma: Davacı ile davalının yargıç karşısında hazır bulundukları yargılama evresi, mahkeme, murafaa
Düstur: düstûr - kanun; kaide; yasa; devlet yasalarını içine alan kitap; genel kural; başyasa; yasalar dergisi
Düzenleme: Bir sözleşmeyi veya işlemi yapan kimsenin iradesini dinledikten sonra, iki tanık önünde ve yöntemine uygun olarak noter tarafından baştan sona kadar yazılarak, ilgililer ve hazır bulunanlar tarafından imzalanıp noter tarafından da onanan senet