NBA Ligi 2011 - 2012 Sezonu

Batı yine vahşi

Lokavt, sendika, BRI, veto, takas, Stern, birlik, takım derken basketbolu konuşmaya fırsat bulamadığımız aylar yaşadık. Sonunda bekleyiş sona erdi, NBA kar yağışıyla birlikte yurda vardı. Peki Batı Konferansı ne olacak?

Minnesota Timberwolves: Guardlara karşı olan ilgisini hiçbir platformda gizlemeyen David Kahn’ın uzun yıllar süren planlaması sonucu bugünlere gelen Wolves, yine bir sezona lottery aşkıyla giriyor. Muhtemelen yakın zamanda maksimuma imza atacak Kevin Love’ın ekseninde bir takım kurmayı hedefleyen Minnesota yönetiminin bu yıldan en büyük beklentisi Ricky Rubio’nun biraz da olsa lige uyum sağlaması. Adelman’ın şu aşamadaki “düzen, düzen, düzen” ısrarı eyalet sınırındaki dağın eteklerinden Beasley ve Derrick Williams’ın görünmesiyle erkenden son b
abilir.

New Orleans Hornets: Gidiyor, gitmiyor. Taraflar anlaştı, Stern veto etti. Ölü sezonu “Chris Paul bey nereye gidiyorsunuz?” sorusunun baskınlığında geçiren New Orleans şehrinin havası şimdilerde geçmişe oranla çok farklı. Ligin gelecekteki potansiyel süperstarlarından Eric Gordon organizasyon için kuşkusuz iyi ekleme ancak takımın geri kalanına şöyle bir baktığımızda pek iç açıcı tablo göremiyoruz. Monty’nin işi kolay değil.

Houston Rockets: Kısaların nispeten işlediği Rockets sisteminde Texas çölü ıssızlığındak boyalı alan büyük sıkıntı. Scola’yı normal şartlarda dört numara saydığımız vakit, Houston’ın elinde topu pek sevmeyen, yanlış meslek kurbanı Hasheem Thabeet kalıyor. Korkunç.

Sacremento Kings: Evans-Thornton-Salmons üçlüsünün yanında NCAA’in en çok şut kullanan adamı Jimmer Fredette’ın bulunduğu arka alan “skor üretimi” konusunda kesinlikle heyecan verici. Peki ya top paylaşımı? Ek olarak pota altında da bir çuval dolusu şut atan Cousins’i bulunduran Kings’in muhtemelen soruya cevabı yok. Belki takas dönemi sona ermeden takım kimyasını sağlayacak, pozisyonlar arası yapıştırıcı adamı bulabilirler ama yine de kadroda gözle görülen bir düzensizlik yok değil.

Phoenix Suns: 1974 doğumlu Steve Nash’in dışında takımda “hocam bunu dikkatle izleyelim” diyebileceğimiz net bir isim yok. Başparmak sakatlığı yaşamasına rağmen Gortat’nın performansı için biraz meraklanabiliriz, o kadar. Söz Candan Erçetin’de: Play-off hâyâl.

Utah Jazz: Paul Millsap-Al Jefferson-Derrick Favors ve Enes’ten oluşan pota altı rotasyonunda Kevin O’Connor hâliyle Memo’yu göndermeyi tercih etti. Devin Harris ve Al Jefferson önderliğinde 35-40 galibiyet seviyesine gelmeye çalışacaklar.

Denver Nuggets: Wilson Chandler, JR Smith ve henüz dönüp dönmeyeceği belli olmayan Kenyon Martin. Colorado halkının olası Çin boykotu şaşırtmamalı. Felaket bir Litvanya tecrübesi yaşayıp dönem dönem mavi ekran veren Ty Lawson’ın bir numarada ortalama üzerinde performans göstermesi elzem, bunun yanısıra Gallinari’den de önemli sayı katkısı almalılar. George Karl’ın sağlığı iyidir umarım.

Golden State Warriors: Yıllardır büründükleri “koş koş” hüviyetinden Don Nelson gittiğinden beri gün geçtikçe uzaklaşan Warriors, takımın liderliğini Stephen Curry’ye vermeye hazırlanıyor. Sağlıklı kaldıkları takdirde tehlikeliler.

Portland Trail Blazers: Son iki sezonda genel menejerden başkana, oyuncudan koça kadar her türlü sakatlığı yaşayan Oregon halkınının tedirginliği aşikar. Clippers’ın Buffalo Laneti’ni kıskandıran derecedeki şanssızlık Brandon Roy’un 27 yaşında basketbolu bırakmasıyla zirve noktasına ulaştı. Bölgeye gelen Crawford elbette önemli bir ekleme ama takımın All-Star kapasitesindeki tek oyuncusunun LaMarcus Aldridge olduğunu unutmamak gerek.

Memphis Grizzlies: Mike Conley’nin ne yapacağını hâlâ, kimse bilmiyor.

San Antonio Spurs: Parker-Manu-Duncan üçlüsünün yaş ortalaması artık 33. İlk sezonu dışında son 14 yılda %67’lik galibiyet yüzdesinin altına hiç düşmeyen Gregg Popovich’in takımı yüksek dozda tecrübeyle şans arayacak. Ginobili’nin çok uzun sürenin ardından tüm yazı dinlenerek kayıtlara geçsin.

Los Angeles Clippers: Chris Paul takası sonrası yerel basında “Lakers’ın önüne geçebilirler” kanısı hakimdi ama hala kazanmaları gereken tecrübe var. DeAndre Jordan ve Blake Griffin’in Chris Paul ile yapacağı alley-hoopları izleme düşüncesi yine de güzel.

Los Angeles Lakers: Ölü sezonun dedikodu anlamında en hareketli takımı olan Los Angeles Lakers, konuşulanların aksine beklediği oyuncuları kadrosuna katamayınca belki de sezona tarihindeki en dar rotasyonla başlayacak. Mike Brown’ın Kobe ile uyum sağlaması, Gasol’ün takas söylentilerinin aksine geri kazanılması çok önemli. İşin Staples tarafı karışık.

Dallas Mavericks: Son şampiyon ön alandaki en önemli caydırıcı gücü, Tyson Chandler’ı kaybetse de kadroya kattığı Vince Carter ve Lamar Odom ile yarayı biraz da olsa durdurdu. Özellikle Odom ligde tek alan savunması uygulayan koç Carlisle’ın alan paylaşımında önemli yer edinecek. Dirk de var tabii.

Oklahoma City Thunder: Scott Brooks’un Durant isolation’ı dışında pek hücum seti çizmediği Thunder’ın her şeye rağmen zamanı geldi. Artık daha olgunlar, daha hırslılar ve ellerinde süzülmüş bir Kendrick Perkins var. İzlemesi keyifli olacak.

kaynak

MsXLabs Üye Girişi