Arama


GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
TARİHİ ÖNCESİ DEVİRLER
Avcılık ve Toplayıcılık Dönemi


Paleolitik (Eski Taş) Çağ: 1 Milyon-M.Ö. 12000
İnsanların Trakya’ya ilk olarak, yaklaşık bir milyon yıl önce geldiği düşünülmektedir. Günümüzden on dört bin yıl öncesine dayanan kültür tarihinin en uzun dönemi olan bu süreç “Eski Taş Çağı” ya da “Avcılık Toplayıcılık Dönemi” olarak adlandırılmaktadır. Bu dönem boyunca av ve yenebilir bitki – yemiş toplayıcılığına dayalı bir beslenme düzeni ve göçebe bir yaşam biçimi hakim olmuş, kalıcı barınaklar yapılmamıştır. Oldukça uzun olan bu süreç içerisinde, dünya iklimi ile birlikte Trakya’nın ikliminde de önemli değişiklikler olmuş, birbiri ardına kuru soğuk iklim dönemleri, on binlerce yıl bölgeye hakim olmuştur. Bu dönemde, insanların el becerilerinde önemli gelişmeler olmuş ve aletlerin büyük bölümü çakmak taşından yongalanarak, ya da ağaç ve kemikten yapılmıştır. Paleolitik döneme ait Trakya’da bilinen en eski ve önemli buluntular, İstanbul yakınlarındaki Yarımburgaz Mağarası ile Ağaçlı kumluğundan gelmektedir. Yapılan arkeolojik kazılardan, Balkanlar ve Yakın Doğu’nun en uzun süreli tabakalaşmasının burada olduğu saptanmıştır. Yarımburgaz Mağarasında, Marmara bölgesinin doğal çevre değişimini çok açık bir şekilde sergileyen jeolojik katmanlar ile birlikte, yaklaşık 600 bin yıl öncesine ait kültür katları da çok iyi korunmuş olarak bulunmuştur.

İlk Tarımcı Köy Toplulukları Dönemi
Neolitik (Yeni Taş) Çağ: M.Ö. 5800-4800

Dünya ikliminin günümüz koşullarına yakın bir duruma gelmesi ile birlikte, yaklaşık sekiz bin yıl kadar önce, Trakya’nın doğal çevre ortamı ve bitki örtüsü de bugünkü duruma gelmiş, diğer bölgelerde olduğu gibi Trakya’da da insanlar değişen çevre koşullarına, gelişen teknolojileri ile uyum sağlamışlardır. Bu değişim Anadolu’da Trakya’dan daha önce, günümüzden 10-12 bin yıl kadar önce başlamıştır. İnsanlar ilk kez buğday, arpa, mercimek gibi tahılları tarıma alıp koyun, keçi, domuz gibi hayvanları evcilleştirerek çiftçiliğe başlamış; kerpic ve taştan ilk kalıcı konutları yapmışlardır. Buna karşılık çok zengin doğal çevre olanakları, Trakya’da çiftçiliğin Anadolu’dan daha sonra,yaklaşık olarak günümüzden yedi bin yıl önce başlamasına neden olmuş, dönemin başlarından itibaren beslenmede su ürünleri, avcılık ve yaban yemiş toplayıcılığı önem kazanmıştır. Bölgede bilinen en eski çiftçi yerleşmeleri Edirne – Enez yakınlarındaki Hoca Çeşme ile İstanbul yakınlarındaki Fikirtepe’dir. Hoca Çeşme’de yapılan arkeolojik kazılar, M.Ö. 6200 yıllarına tarihlenen ve tümü ile Orta Anadolu özellikleri gösteren, tarım ve hayvancılık yapan bir topluluğun ilk olarak burada yerleştiğini, daha sonra bunların yerel koşullara uyum sağlayarak, Bulgaristan’da bilinen kültürleri oluşturduğunu ortaya koymuştur. Hoca Çeşme’nin en eski katmanları, Balkanlardan şimdiye kadar bilinen en eski neolitik kültürü oluşturmaktadır.
Trakya’nın Neolitik Dönem kültürlerini en iyi yansıtan merkezlerden biri de Kırklareli’ne 3 km. mesafede bulunan Aşağıpınar tarih öncesi yerleşim alanıdır. Burada şimdiye kadar rastlanan en eski kültür katı M.Ö. 5800 yıllarına tarihlenmektedir. Bu dönem yapıları, kalın ahşap direklerden oluşan bir çatkı sistemi ile bu direklerin arasının dallarla örülüp, ker*** toprağı ile kalın olarak sıvanmış duvarlara sahiptir, Çok odalı olan yapıların içlerinde, yine dallar ile örülmüş bölme duvarları, kil sekiler, ocak, fırın, ambar gibi işlevsel alanlar da bulunmaktadır. Bunların yanı sıra bazı yapıların içinde dokuma tezgahına ayrılmış bir alan ile çok sayıda tahıl taneleri bulunmuştur. Yanarak kömürleştiği için günümüzde kadar gelebilen tahıl tanelerinin incelenmesinden M.Ö. 5800 yıllarında Aşağıpınar insanlarının iki tür buğday, arpa, burçak ve mercimek ekip biçtikleri, ayrıca, yağı için badem depoladıkları anlaşılmaktadır. Beslenmede domuz, koyun, keçi ve sığırın yanı sıra geyik, karaca ve yaban sığırı avının da önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır. Şiddetli bir yangın ile tahrip anlaşılan Aşağıpınar’ın ilk tabakası her bakımdan Balkan Neolitik kültürlerinin özelliklerini taşımaktadır. Ancak bu en alt tabaka Anadolu kökenli çiftçi- köylülerin aradan geçen 300-400 yüzyıl içinde Trakya’nın yerel koşullarına uyum gösterdiğini ortaya koymuştur. Artık bu topluluklar evlerini ker*** ya da taş yerine meşe ağaçları, saz ve kamış kullanarak yapmaya başlamış, köylerde evler bitişik olarak değil, bağımsız birimler durumuna gelmiştir. Yine ilginç bir değişiklik de evcil hayvanların arasında koyun – keçinin yerini, Trakya ortamına daha uygun olan sığırın almasıdır.
Aşağıpınarı’ın V-II. Tabakaları Anadolu İlk ve Orta Kalkolitik dönemleri ile çağdaştır. M.Ö. 5300-4200 yıllarına kadar süren bu dönemde Aşağı Pınar yerleşimi oldukça büyümüş ve batıya doğru kaymıştır. Yerleşmenin, temelde taşlar ile desteklenmiş ahşap bir savunma duvarı ile çevrelendiği, bu alanın içinde düzgünce sıralar oluşturan tek ya da iki odalı bağımsız ahşap yapıların yer aldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar tüm bu süre içinde yapı malzemesinin esasını ahşap oluşturmakta ise de yapım tekniklerinde zaman içinde bazı değişimlerin de olduğu görülmüştür. Özellikle dönemin sonlarına doğru, bugün Istaranca dağlarındaki köylerde görülen “iğmeli” yapıların ortaya çıktığı görülmektedir. Bu dönemde kilden kap – kacak yapımı da ortaya çıkmış, kırmızı renkli ve boya bezemeli, üstün nitelikli çok güzel kaplar, kilden dini inançları da yansıtan küçük heykelcikler, aşındırılarak biçimlendirilen taşlardan baltalar, tarım araçları ve süs eşyaları yapılmaya başlanmıştır.

Gelişkin Köy Toplulukları Dönemi
Kalkolitik (Maden-Taş) Çağ: M.Ö. 4800-3000

Anadolu’da genel olarak tarım ve hayvancılığa dayalı yaşam biçiminin giderek geliştiği, daha karmaşık toplumsal düzenin oluşmaya başladığı ve uzmanlık dallarının da belirlendiği köy topluluklarının kentleşme sürecine girdiği bu süreç, Trakya tarih öncesi kültürlerinin de en gelişkin ve görkemli dönemidir. Bu dönemin ilk başlarında, Orta Balkanlarda Anadolu içlerine kadar yayılan, parlak yüzeyli, siyah renkli çanak çömleği ve ilginç insan biçimli heykelcikleri ile belirlenen büyük kültür bölgesi, zaman içinde daha çok yeni özelliklerin hakim olduğu küçük gruplara bölünmektedir. Bu dönem boyunca Trakya yerleşim alanlarının Anadolu’dan en önemli farklılığı, yapılarda taş ve ker*** yerine, ahşap ve dal- örgü üzerine sıva kullanılmasıdır. Bu dönemin sonlarına doğru Trakya madencilikte çok önemli bir gelişme göstermiş, özellikle bakır çok ustalıkla kullanılmıştır. Bakırdan yapılan eşyalar daha çok takılar, süs eşyaları, iğne ve basit aletlerdir.
Bölgenin Kalkolitik Dönemi hakkında en iyi bilgiyi yine Aşağıpınar yerleşmesi vermektedir. Aşağıpınar bu dönemde büyükçe bir köy ya da kasaba olarak düşünülebilir. Burada olağan çiftçilik uğraşılarının yanı sıra bazı zanaatların da yapıldığı anlaşılmaktadır. Bunların arasında en ilginci kuzeydeki dağlık bölgeden getirilen malahit işlikleridir. Malahitten çok sayıda silindirik, ya da kurs biçimli boncuğa Aşağıpınar’ın hemen hemen bütün tabaklarında yoğun olarak rastlanmıştır. Bu boncukların çakmak taşlarından minik delicilerle işlendiği de anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra Aşağıpınar’da o dönemde tahıl öğütmekte kullanılan öğütme taşları ile çeşitli işlerde kullanılan çakmak taşı aletlerin yapıldığı işler bulunmuştur. Alet çantasının diğer öğeleri arasında kemik ve boynuz aletler, sürtmetaş balta, keser ve keskilere de çok sayıda rastlanır. En ilginç buluntu topluluğunu kilden yapılmış heykelcikler oluşturur. Bunlar genellikle birkaç santim boyutlarında olan ve daha çok kadın, ender olarak da hayvanları betimleyen ve nazarlık gibi kullanıldıkları sanılan, kutsal amaçlı parçalardır. En yoğun olarak ele geçen buluntu türünü ise kilden yapılma çanak çömlek oluşturur. Tümü el yapımı olan kaplarda genellikle siyah ya da koyu kurşuni renkler hakim ise de daha az olarak açık renkli kaplara da rastlanır.
Aşağıpınar’daki yerleşim Meriç kültürünün ilk evreleri ile birlikte sona ermektedir. İlginç olan bunu izleyen ve Anadolu Son Kalkolitik Dönemi ile çağdaş olan bin yıllık zaman içinde ne Aşağıpınar’da ne de çevrede başka hiçbir yerleşim yerinin tespit edilmemiş olmasıdır. Oysa Karanovo VI – Gumelnitsa – Varna dönemi, olarak adlandırılan bu süreç, Bulgaristan tarih öncesi kültürlerinin en zengin, görkemli dönemidir. Bu dönemde özellikle Kuzey Bulgaristan, Romanya ve Moldovya’da çok canlı bir kültürel gelişim olmuş, madencilik hızla ilerlemiş, yerleşmelerin sayısı önemli ölçüde artmıştır. Buna karşılık Doğu Trakya’da bu dönemde olasılıkla göçebe çoban kavimlerin olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemi yansıtan Şeytandere kenarında, diğeri Dokuzhöyük Köyü ile İnece Kasabası arasında yer alan Helvacı Şaban Mevkii’nde olmak üzere iki küçük buluntu yeri bilinmektedir.