DİYARBAKIR SARAYLARI
Diyarbakır’da Osmanlı döneminden herhangi bir saray günümüze gelememiştir. Bununla beraber, Diyarbakır ile ilgili bazı kaynaklarda Diyarbakır İçkalesi’nde bir sarayın olduğu ve sonradan yıkıldığı belirtilmiştir. Evliya Çelebi, Diyarbakır’ı ziyareti sırasında bu sarayı görmüş ve Seyahatnamesinde ondan söz etmiştir:
“İçinde yüz elli odalı, birkaç divanhaneli bir büyük saray vardır. Her gelen vezir ve vükela buraya birer oda ve hamam, havuz, şadırvan yaptırmakla kat kat süslü bir saray olmuştur. Bütün pencereleri, balkonları Şattülarap’a Sahraya ve Karatepe adlı vadilere bakan manzaralı bir yerdir. Sarayın bir eski divanhanesi var. Eski sultanlar binasıdır. Burada olan tarz bukalemun nakışları, meğer Kahire’deki Sultan Kalavun divanhanesinde ola. Bu sarayın yapıcısı I.Selim veziri Bıyıklı Mehmet Paşa’dır. Hayli geniş bir büyük saraydır. Daima bekçileri hazır olup beklerler.”
Diyarbakır konusunda araştırmaları olan Basri Konyar, “İçkale’de Evliya Çelebi’nin bahsettiği saraydan bir iz ve eser kalmamıştır. Ne havuz, ne hamam ve ne de bir şadırvan mevcut değildir. Yalnız çeşme vardır. Hamamın bu çeşme karşısında bulunan Evkaf Dairesinin bitişiğinde olduğu ve eski sarayın da umum müfettişlik garajı önündeki çınar ağacının bulunduğu sahanın yakın zamanlara kadar harap ve yıkık vaziyette işgal ettiği mervidir” demektedir. Osmanlı döneminde buraya gelen her vezirin bir takım yapılar eklediği bu sarayın karşısında Virantepe’de yapılan kazılar Artukoğulları dönemine ait sarayı ortaya çıkarmıştır.
Artukoğulları (Artuklu) Sarayı (Merkez)
Diyarbakır surlarının kuzey doğusunda, İçkale’nin sur duvarları içerisinde yer alan Artuklu Sarayını Prof. Dr. Oktay Aslanapa l96l-l962 yıllarında burada yapmış olduğu kazılarda ortaya çıkarmıştır. Bu sarayın Artukoğullarından Nasirüddin Salih bin Muhammed tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Sarayın mimari kesin olmamakla beraber İbrahim bin Cafer ile oğlu Yahya İbrahim ve Cafer bin Mahmut olmalıdır. Ayrıca sarayın yapım çalışmalarını büyük olasılıkla Nasirüddin Salih Mahmut yönetmiştir.
Diyarbakır Viran Tepe’de (Top Tepe) iki yıl üst üste yapılan kazılar sonunda bu sarayın, XIII. yüzyıla ait bir Artuklu Sarayı olduğu anlaşılmıştır. Burada bulunan çift başlı siyah kartal figürünün benzeri Artuklu Meliki Mahmut’un h.614 (1221) ve h.617 (1220) tarihli sikkelerinde görülmektedir. Bu benzerlik de sarayın tarihlendirilmesinde büyük rol oynamıştır.Böylece sarayın mimari yapısının yanı sıra bu kartal figürüne dayanılarak XIII,yüzyılın ilk yarısına ait olduğu kesinleşmiştir.
Kazılarda sarayın divanhane bölümünün haçvari düzende, dört eyvanlı bir plan şemasında yapıldığı da anlaşılmıştır. Eyvanların birleştiği kare planlı bölümde bir de fıskiyeli bir havuz ortaya çıkmıştır. Bu bölümün sarayın en görkemli yeri olduğu ilerleyen kazılar sonunda anlaşılmıştır. Ortaya çıkan ilginç bir nokta da havuzun zemininde cam bir mozaik süslemenin oluşudur. Anadolu’da benzeri örneklerde bu tür süsleme ile karşılaşılmamıştır. Buradaki şekillerde ördek, balık gibi suyla ilgili hayvanlar kullanılış, diğer bezemeler de onları tamamlamıştır.
Sarayın üst örtüsü ile ilgili olarak yeterli bilgiler kazı sırasında edinilememiştir. Havuzun bulunduğu yerin üzerinin açık, diğer bölümlerinin ise tuğla kalıntılarına dayanılarak tonoz ile örtülü olduğu sanılmaktadır. Saray duvarlarının büyük bir bölümünün çinili olduğu da duvar kalıntılarından anlaşılmaktadır. Sarayın bulunduğu yerde, sonraki yıllarda yapılan iki büyük su deposu divanhane bölümüne büyük ölçüde zarar vermiştir. Yapının temelleri düzgün muntazam taşlardan yapılmıştır.
Güney eyvanında yaklaşık 30 cm yüksekliğinde çini kaplı bir kerevet ve onun önünde de fıskiyeli bir havuz bulunmaktadır. Sarayın duvarlarındaki ve buradaki kerevetteki çiniler renkli sır tekniğinde yapılmış olup bunlar Selçuklu çinileri ile tam bir benzerlik göstermektedir. Sarayın batıya ve doğuya açılan yan eyvan kollarının iki yanından yan mekanlara geçişler bulunmaktadır.
Diyarbakır’da Artuklu devrinden kalan bu Saray Anadolu’daki diğer saraylar arasında ayrı bir yeri vardır. Kalan izlere dayanılarak sarayın surlarla çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda bu saray Karahanlılar, Gazneliler, Anadolu Selçuklulardan beri gelişen tüm özellikleri burada bütünleştirmiştir.
Beyler Sarayı (Çermik)
Diyarbakır, Çermik ilçesinin kuzeyindeki Saray Mahallesi’nin üst kesiminde bulunan bu sarayı XVI.yüzyılda Çermik Ocaklı Beyleri yaptırmıştır.
Tepenin üstünde yer alan, yüksek ve kalın duvarları ile Ortaçağ şatolarını andıran sarayın harem ve selamlık daireleri, mescidi, hamamı ve zindanları bulunmaktadır. Beyaz ve siyah mermerden yapılmış olan harem ve selamlık bölümleri sarayın en ilginç bölümüdür. Buradaki görkemli giriş kapısı, köşk, hazine odaları da iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir.
Saray içerisinde renkli mermerden taş sütunlar ve bezemeli pencereleri bulunmaktadır.