Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2012       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hesap Makinesi...

İskoçyalı John Napier çarpma - bölme ve toplama - çıkarma arasında bağlantılar kurdu. Kurduğu bu bağlantılar mekanik hesap yapma makinalarının temelini attı.

Uzun yıllar boyunca insanlar hesap makinasını Blaise Pascal'ın icat ettiğini düşündüler. Aslında ilk icadı onun yapmadığı, ondan 18 yıl önce hesap yapan bir saat icad eden Wilhelm Schickard'ın yaptığı ortaya çıktı. Alman tarihçi Franz Hammer tarafından bu konuda pekçok belge bulundu. Schickard'ın icadı daha önce bulunmasına karşın Pascal'ın icadından daha gelişmiş özelliklere sahipti. Toplama, çıkarma, çarpma ve bölme işlemlerini aynı anda yapabiliyordu.1957 yılında belgeler ortaya çıkarıldı ve hesap makinasının gerçek mucidi olarak Schickard tarihe adını yazdırdı..

1820 yılınca Charles Xavier Thomas de Colmar Fransa'da ilk ticari hesap makinasını üretti. Günümüzde kullanılan hesap makinaları o zamanlar kullanılanlardan çok farklıdır. Mekanik sistemler yerine günümüzde mikroişlemcili hesaplayıcılar kullanılıyor.Mikroişlemcinin mucidi olan Jack Kilby bu işlemcileri kullanarak elektronik hesap makinalarını piyasaya sürdü. 1967 yılında ise birkaç arkadaşı ile birlikte ilk portatif hesap makinasını tanıttılar. Kilby ve Japon firması olan Canon 3 yıl sonra ilk ticari cebe sığan hesap makinalarını piyasaya sürdüler. Cebe sığacak kadar küçük olan bu cihazlara Pocketronic ismini vermişlerdi.

Clive Sinclair İngiltere'de 1972 yılında Sinclair Executive adında bir hesap makinası icat etti. Pocketronic'ten daha küçük ebatlardaydı. Bazıları ilk cebe sığan hesap makinası olarak bunu kabul ediyorlar. İki cihaz arasında teknik farklılıklar vardı. Sinclair sonuçları LED bir ekranda gösteriyordu ancak Pocketronic ısıya duyarlı kağıda yansıtıyordu.

Radar...

İskoçyalı mucit Robert Watson-Watt günümüz radar sisteminin mucidi olarak tarihe geçmiştir. Watson-Watt radarı bulmadan önce buna benzer birçok deneme farklı mucitler tarafından gerçekleştirilmiş ve bazılarının patentleri alınmıştır.Christiyan H. Ismeyer deniz yolculukları sırasında oluşan gemi kazalarını önlemek için kesintisiz radyo dalgaları kullanarak nesnelerin belirlenmesini sağlayan bir sistem geliştirmiş ve 1904 yılında patentini almıştır.1926 yılında ise İskoçyalı John Logie Baird kısa boylu elektromanyetik dalgalar kullanarak nesneleri belirlemeyi başardı. Benzer başka bir buluşsa Alman Rudolf Kühnold'un radyo dalgaları ile nesnelerin saptanmasına yarayan cihazıydı.(1933)

Radar sistemi yalnızca nesnelerin saptanması için değil aynı zamanda ne kadar uzaklıkta olduğunu, hızını ve şeklini belirleyebilen bir cihazdır. Watson-Watt'tan önce sadece nesnelerin tespiti ile ilgili çalışmalar yapılmıştı. Bir nesnenin hem tespiti hemde ne kadar uzaklıkta olduğunu ölçen ilk radarı Watson-Watt 1935 yılında buldu ve patentini aldı. Aynı yıl içinde Hava Savunma tarafından desteklenen bir bilimsel araştırma grubuna dahil edildi. Kendisinden radyo dalgaları ile düşman uçaklarının yok edilip edilemeyeceğine dair rapor istendi. Watson bu konu üzerinde derin araştırmalar yaptıktan sonra bunun mümkün olmadığını ancak radyo dalgaları sayesinde uçakların yer yön ve hız tespitlerinin mümkün olduğunu belirten bir rapor teslim etti. 26 Şubat'ta ilk denemesi başarıyla gerçekleştirildi ve 17 Eylül tarihinde ilk kullanılan radarı üretti.


Dikenli Tel...

Dikenli tel deyip geçmeyin. İcat edildiği ilk yıllarda birçok farklı versiyonu mevcuttu. Bunun için onlarca patent alınmıştı. Ayrı bir parça olarak diken eklenmiş telleri ilk kez Lucien B. Smith Amerika'da icat etti. 1867 yılında patenti onaylandı. Patenti alınmış olmasına rağmen bunu ürettiği hakkında hiçbir kesin bulgu yoktur. Aradan çok geçmeden yine Amerika'da William Donison Hunt isimli bir mucit farklı tipte bir dikenli tel için patent aldı. Yine Amerika^da Micheal Kelly 1868 yılında Kelly'nin Elması adında değişik bir çit teli için patent aldı.

1873 yılında Henry M. Rose'da farklı tipte bir çit teli üretti ve patentini aldı. Joseph Glidden ve birkaç arkadaşı Rose'un çit telini gördü ve buna benzer birşeyler üretebileceklerini düşündüler. Aradan fazla geçmeden Glidden ve Haish gelişmiş birer tür için patent başvurularında bulundular. İlk çağdaş teli Glidden yaptı. Örülmüş iki telin üzerine dikenler direk olarak sarılıyordu. Glidden Haish'e patent konusunda dava açtı ve kazandı. Haish yılmadı ve 1875 yılında S biçiminde bir dikenli tel için patent başvurusu yaptı.Yaptığı bu icat Glidden'ın telinden daha üstün değildi ancak yinede Haish bu icat sayesinde hatırı sayılır bir servet elde etti.

Amerikalı çifçiler her geçen gün arazilerini dikenli teller kullanarak çeviriyorlardı. Sürülerini istedikleri yerlerde otlatan ve tarıma zarar veren sığır tüccarları bu durumdan pek hoşnut değillerdi. Bu yüzden önce dikenli tel kesme olayları başgösterdi. Ardından sırf bu teller yüzünden cinayetler işlenmeye başlandı. Batı'nın yerleşime açılmasıyla bu olaylar son buldu.


Logaritma...

Logaritmanın mucidi olarak John Napier kabul ediliyor. Doğum yeri kesin olarak bilinmiyor fakat Balfron'da, Merchiston Şatosu'nda ya da Stirlinshire'da doğmuş olabileceği tahmin ediliyor.John Napier çok başarılı bir matematikçidir şüphesiz. Ancak 13 yaşındayken okulunu Avrupa'yı gezmek için terketmiştir. 18 yaşına geldiğinde ailesine ait şatonun birkısmı kendisine kaldı. Bunun üzerine İskoçya'ya geri döndü ve kendini edebi, bilimsel akademik araştırmalara adadı. İspanyol kralına karşı koyabilmek için birkaç savaş aracı icat etti ancak hayata geçirmesine gerek kalmadı.

1590 yılında matematiksel bazı araştırmalar yapmaya koyuldu. Bu araştırmanın temelinde çarpma - bölme işlemlerinin çıkarma-toplama işlemleriyle ifade edilmesi yatıyordu. İşte logaritma bu hesaplamayı kolaylaştırmak amacıyla bulunmuştur. Aynı sıralarda İsviçre'de Napier'dan habersiz bir şekilde Justus Byrgius'da benzer çalışmalar yürütüyordu. Çalışmalar devam ederken 1614 yılında Napier sistemi kusursuz şekilde tamamladı ve sistemi halka açıkladı. Bu durumdan haberdar olan Henry Briggs isimli İngiliz bir matematikçi Napier'ın "e" tabanına bağlı kalınarak hazırlanan logaritma sistemi üzerinde çalıştı. Bu uğraşılar sonunda "e" yerine 10'u kullanarak ondalık logaritma sistemini yarattı.Napier bu arada logaritmik işlemleri yapabilen bir hesap makinası icae etti.

Logaritma hem matematik alanında hem de diğer pek çok alanda önemli gelişmeler olmasını sağlayan bir sistemdi. 1622 yılında sürgülü hesap makinasının icadından tutun mekanik ve elektronik hesap makinalarına hatta bilgisayarlara kadar uzanan bir fayda zinciri sağlamıştır.


Planör...

İnsanlar uzun yıllar boyunca hep uçmanın hayalini kurdular. Bu hayal uğrunda birçok insan hayatını kaybetti. Farklı birçok araç icat edildi. Bu icatların en kullanışlısı ise günümüzde oldukça yaygın olarak kullanılan uçaklardır.

Uçağı icat edenler olarak Amerikalı Wright kardeşler bilinirler. Ancak fikir kendilerinden çıkmamıştı. Sadece daha önce bulunmuş ancak önemi kavranamamış bir buluşu geliştirmekti yaptıkları. Uçuşun asıl babası İngiliz George Cayley'dir. Cayley planörü icat etmiş ancak İngiltere'de birtürlü önemini kavratamamıştı. 1849 yılında dünyada ilk kez havadan ağır bir araçla insan uçuran kişidir. Cayley'den 50 yıl kadar sonra 1903 yılında Uzun mesafelere kesintisiz uçabilmeyi sağlayan Wright Flyer bulunmuştur.


Cayley'nin havadan ağır uçabilen araçlar yapma merakı 1784'te yapılan model helikopterleri görmesiyle başladı. 1799 yılında ilk sabit kanatlı uçağını yaptı. 1804 yılında küçük bir model uçak üretti ve 1809 yılında orjinal boyutlarında olanını üreterek uçurdu. Uzun yıllar boyunca çeşit çeşit model uçaklar üretti ve bu hevesinden hiçbirzaman vazgeçmedi. Her zaman aklında olan insanlı uçakları yapabilmek için uğraştı ve 1849 yılında yaptığı bir model ile 10 yaşında bir çocuğu uçurabildi. Bu tarihteki havadan ağır bir araçla ilk insanlı uçuş olarak bilinir.

1853 yılında bir uçuş gerçekleştirdi ki bu kendisine uçuşun babası ünvanını kazandırdı. 1852 yılında Mechanics' Magazine dergisinde yetişkin bir insanı taşıyabilen tek kanatlı planörünü tanıttı. Cayley, arabacısı olan John Appleby'i uçması konusunda ikna etti ve ilk defa ipsiz olarak uçurdu. Ancak Appleby ne kadar büyük bir işe imza attığının farkında değildi.


Şişme Lastik...

Şişme lastik aynı zamanda inşaat muhendisi olan mucit Robert Thomson tarafından 10 Aralık 1845'te icat edildi. Çok geçmeden patentini aldı. İlk tanıtımını yaptığı yaz Mechanics' Magazine dergisinde çok şaşkınlık yarattı. O dönemde yaygın olarak kullanılan at arabalarının tekerleklerine uygulanacak bu lastikler sayesinde inanılmaz bir sessizlik sağlıyordu. Aynı zamanda istenildiği ölçüde şişirilebilen bu lastikler her şartta kullanılabiliyordu. 1847 yılında patent haklarını Messers. Whitehurst & Co adında bir şirkete sattı. Bu firma lastikleri ticari hale getirmeye çalıştı. Ancak maliyetin yüksek olması nedeniyle çok pahalıydılar ve lastiğin tekerleğe montajı için 70 gibi yüksek bir sayıda civata gerekiyordu.
Şişme lastikler bu ticari başarısızlığı yüzünden bir süre ortalarda görünmedi. İrlanda'da bir veteriner olarak çalışan John Boyd Dunlop 1887 yılında bu lastikler üzerinde çalışmaya başladı. 1 yıl gibi bir süre boyunca bu lastikleri geliştirmeye çalıştı. Oğlunun bindiği bisikletin toprak üzerinde ne kadar derin izler bıraktığını farkeden Dunlop bahçe hortumu kullanarak bazı yenilikler yapmaya çalıştı. Aile doktorları John Fagan lastikleri su değilde hava ile doldurmayı denemesini söyledi. Dunlop bu fikri bisiklet lastiklerine uyguladı ve patentini aldı. Belfast'taki bisiklet üreticilerinden biri olan W. Edin & Co ile üretim anlaşması imzaladılar.

Lastiklerin bu ticari başarısı 1899 yılında Dunlop'un ilk fabrikasını kurması için cesaretlendirdi ve Pneumatic Tyre Co.'y kurdu. Aradan 1 yıl geçtikten sonra bir spor dergisi tarafından Thomson'ın daha önce lastikleri için aldığı patent kamuoyuna duyurulunca Dunlop'un patenti geçersiz duruma düştü. Bu olayın ardından birçok rakip lastik firması ortaya çıktı. İsim değiştiren firma Dunlop Rubber Company adı altında başarılarını sürdürdü.


Faks Makinası...

İskoçya'da yaşamını sürdüren Alexander Bain 27 Kasım 1843 yılında ilk faks makinası (faksimil) için patent başvurusunda bulundu. Bain'in tasarladığı faks makinası ana hatlarıyla günümüzde kullanılan sisteme benzemektedir. Belgenin beyaz ve siyah kısımlarının tanımlanarak iletilmesi ilkesine dayanıyordu. İletken bir madde üzerinde elektriksel olarak haritalama işlemi için sarkaçlar kullanılmasını önermiş fakat bu sistemi hiçbir zaman uygulayamamıştır. 1848 yılında İngiltere'de bir fizikçi (Frederick Bakewell) daha geliştirilmiş bir versiyonu için patent aldı. Yine İngiltere'de halka açık bir sergide ilk defa bir belge iletimini gerçekleştirdi.
Tüm bu çabalar ticari anlamda sonuçsuz kalmıştı. Ticari başarıyı yakalayan ilk faks makinasını ise İtalyan Giovanni Caselli icat etti. Caselli Bain ve Bakewell'in sistemlerini harmanlayarak ortaya yeni bir sistem çıkarmıştı.Pantelgraf adını verdiği buluşun ortaya çıkması 10 yıl sürmüştü. 1861 yılında patentini aldı. Fransız hükümetince kullanılmaya başlandı.

Faks makinasının başlangıçta oldukça başarılı olması telgraf sisteminin korunması adına fazla yaygınlaştırılamadı. Çıkan savaşlar nedeniyle döşenen hatların kullanılamaz hale gelmesiyle faks sistemi uzun süre ortalardan kaybolacaktı. 20. YY'da Alman Alexander Korn fotoelektrik tarama adında bir sistem geliştirdi. Hernekadar yeni bir sistem gibi görünsede mantık aynıydı. Bu sistem sayesinde hertürlü belge gönderilebiliyordu ve sarkaçlara gerek duyulmuyordu. Telefonun yaygınlaşması telgrafın sonunu hazırladı. Böylece faks kullanımı yaygınlaştı ve iş dünyasında çokça kullanılır hale geldi.


Dikiş Makinası...

İlk dikiş makinasının mucidi net olarak bilinmiyor. Bunun nedeni birçok mucidin olması. 1790 yılında ilk patenti alan kişi olarak kayıtlarda Thomas Saint görünüyor. Daha sonraları Isaac Singer ve Elias Howe Jr. gibi mucitlerin bulacağı birçok teknik özelliği başvurusunda belirtmesine karşın hiçbirini gerçekleştirememiştir.

Birçok patent alındı ancak hiçbiri ticari bir başarı elde edemedi. 1830 yılında Fransa'da yaşayan Barthelemy Thimmonier ticari başarıyı yakalayan ilk dikiş makşnasının patentini aldı. Zincir dikiş yapabilen bu makinalardan 80 tane yapıldı ve ordunun kıyafetlerinin dikiminde kullanıldı. Bu makinaların işlerine zarar vereceğini düşünen bir kısım işçi tüm makinaları talan etti. Thimmonier bu olayın ardından yoksul bir hayat yaşadı.1833 yılında ABD'de Walter Hunt isimli bir mucit tarafından geliştirilen çift dikiş yapabilen makina icat edildi. Hunt bu makinanın patentini almadı. 10 yıl gibi bir süre sonra Elias Howe Jr. Hunt'tın buluşundan habersiz bir çift dikiş makinası buldu ve patentini aldı.

Howe'un eşi aileleri geniş olduğu için geçimlerine katkı olması açısından zengin ailelere dikiş yapıyordu. Howe eşini iş yaparken izlemesi sayesinde dikiş makinası geliştirme fikrini edinmişti. Amerika'da 1846 yılında ürettiği başarılı dikiş makinası için bir üretici bulamadı. İngiltere'ye giden kardeşi Amasa, William Thomas isimli bir korse üreticisi ile anlaştı. Howe makinayı uyarlamak için gittiği İngiltere'de anlaşmazlık yaşayınca beşparasız ABD'ye geri dönmek zorunda kaldı. Howe daha sonra fikrinin kopyalanmış olduğunu farketti. Bu kopyacılara dava açtı ve mahkeme tarafından haklı bulundu. Kendisine tazminat ödemek zorunda kaldılar. Howe daha sonraları ABD'nin en zenginleri arasına girdi.


Çengelli İğne...

Patent kayıtlarında Çengelli iğne 1849 yılında Walter Hunt adınadır. Ancak çengelli iğne aslında çok daha eski bir buluştur. Bu tarihten 2000 yıl öncesinde Romalıların yaylı bir çeşit çengelli iğne kullandıklarına dair kanıtlar var. Romalılar birçok buluşa isimlerini yazdırmışlar ancak çoğu unutulup gitmiştir, taa ki yeniçağda tekrar icat edilene dek. 1842 yılında Thomas Woodward tarafından Amerika'da farklı yapıya sahip bir çengelli iğne için patent alınmıştı. Bu iğne, sıradan bir iğnenin uc kısmına takılan metal parça ile tutturuluyordu. Ancak bu hem güvenlik hemde kullanış sorunları doğuruyordu.

Bazı buluşlar tesadüf eseri, bazıları birşeylerden esinlenilerek bazıları ise yıllar süren uzun çalışmalar sonucu ortaya çıkmaktadır. Çengelli iğne ise Hunt'ın teknik ressamlara olan borçlarını ödeyebilmek için geliştirdiği bir buluştur. Hunt oldukça zeki ve üretken bir mucittir.

Hunt'ın borç yaptığı insanlar ortaya bir iddia atmışlar ve bir tel parçası ile işe yarar bir buluş yapması halinde borçlarını kapatacaklarını ve üzerine para vereceklerini taahhüt etmişler. Hunt'ta bunun üzerine 3 saatlik bir çalışma sonrasında çengelli iğneyi icat etmiş.

Hunt bu icadından sadece ödül olarak aldığı 400$ ile yetinmiştir. Çünkü anlaşma yaptığı kişilere bu icadın patentini devretmek zorunda kalmıştır. Çengelli iğne 150 yılı aşkın bir süredir çok fazla bir değişikliğe uğramadan günümüzde hala kullanılmaktadır.