Arama


cnyt - avatarı
cnyt
Ziyaretçi
5 Ocak 2012       Mesaj #4
cnyt - avatarı
Ziyaretçi
Yüzölçümü [değiştir]

Türkiye'nin toprakları 36° - 42° Kuzey paralelleri ve 26° - 45° Doğu meridyenleri arasında yer alır.Doğusu ile batısı arasında 76 dakikalık bir zaman farkı vardır. Kabaca bir dikdörtgeni andırır ve genişliği 1.660 kilometredir. Göller ve adalar dahil kapladığı gerçek alan 814.578 km²'dir izdüşüm alanı ise 783,562 km²'dir. [49]Türkiye'ye ait bu iki yüzölçüm değeri arasındaki farkın büyüklüğü arazinin dağlık ve engebeli olmasından kaynaklanır. Marmara Bölgesi % 8,5, Ege Bölgesi % 12, Akdeniz Bölgesi % 16, İç Anadolu Bölgesi % 18, Karadeniz Bölgesi % 18, Doğu Anadolu Bölgesi % 21, Güneydoğu Anadolu Bölgesi % 7,5 yer tutar. Trakya'nın yüzölçümü 24.370 km² dir. Türkiye'nin kara sınırlarının uzunluğu 2.875 km, adalar dahil sahil uzunluğu 8.333 kilometredir.[50]Kara parçalarının toplam alanı 770.760 km², su alanlarının toplam alanı ise 9.820 km²' dir.

Coğrafi bölgeler [değiştir]

Türkiye 6-21 Haziran 1941 tarihinde yapılan Birinci Türk Coğrafya Kongresi'nde 7 ana coğrafi bölgeye ve 21 coğrafi bölüme ayrılmış, Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden dördüne komşu olduğu denizin adı verilmiştir, diğer üç bölge de Anadolu bütünü içindeki konumlarına göre adlandırılmışlardır. Oluşturulan coğrafi bölgelerin herhangi bir siyasi özelliği yoktur ve il sınırlarıyla da çakışmaz.[51]

Yükseltiler [değiştir]

Ülkenin yarısından fazlası, yükseltisi 1.000 metreyi aşan yüksek alanlardan oluşur.Türkiye'nin ortalama yüksekliği 1132 metre'dir. Yaklaşık üçte biri orta yükseklikteki ovalar, yaylalar ve dağlar, yüzde 10'u da alçak alanlarla kaplıdır. En yüksek ve dağlık alanlar doğu kesimde yer alır. Kuzey kesimini Kuzey Anadolu Dağları, güney, doğu ve güneydoğu kesimlerini de Toroslar engebelendirir. Ülkenin en yüksek noktası, Ağrı Dağı'nın 5.137 metreye erişen doruğudur.

Düzlükler [değiştir]

Başlıca geniş düzlükler Çukurova, Konya Ovası ve Harran ovalarıdır.

Akarsular - Göller [değiştir]

Kaynağı ve denize döküldüğü yer ülke sınırları içinde olan en uzun akarsu 1.355 kilometre uzunluğundaki Kızılırmak'tır. En büyük doğal göl, 3.713 km² alan kaplayan Van Gölü'dür. 817 km²'lik alana yayılan Atatürk Baraj Gölü ise ülkenin en büyük yapay gölüdür. Türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'nın yüzölçümü 279 km²'dir.[52]

Deprem kuşağı [değiştir]

Türkiye, dünya'nın önemli deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya kuşağı üzerindedir. [53]Kuzey Anadolu fayı boyunca 1939 yılından bu yana pek çok büyük ve yıkıcı deprem yaşanmıştır[54]



İklim


Türkiye'de Görülen İklim Çeşitleri


Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, dağların konumu ve yeryüzü şekillerinin çeşitlilik göstermesi, farklı özellikte iklim tiplerinin doğmasına yol açmıştır. Kıyı bölgelerinde denizlerin etkisiyle daha ılıman iklim özellikleri görülür. Kuzey Anadolu Dağları ile Toros Sıradağları, deniz etkilerinin iç kesimlere girmesini engeller. Bu yüzden iç kesimlerde karasal iklim özellikleri görülür.
Akdeniz iklimi: Akdeniz ve Ege Denizi kıyılarında etkili olan bu iklim tipi, Marmara Denizi'nin güney kıyısına kadar sokulur. Kıyıdan yaklaşık 800 metre yüksekliğe kadar bu iklimin özellikleri görülür. Bu iklim tipinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır.
Karadeniz iklimi: Türkiye'nin kuzey kıyılarında, dağların denize bakan yamaçlarında görülen bir iklim tipidir. Bu iklimde yaz sıcaklığı, Akdeniz ikliminde olduğu kadar etkili değildir. Kış mevsimi, güney kıyılarına göre soğuk geçer. Yağış miktarı fazladır.
Karasal iklim: Türkiye'nin denizlerden uzak, yeryüzü şekillerinin meydana getirdiği engellerden dolayı deniz etkisinden yeterince yararlanamayan kesimlerinde karasal iklim görülür. İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Trakya'nın iç kesimleri karasal iklimin etkisi altındadır. Buralarda mevsimlik ve günlük sıcaklık farkları büyük, yağışlar genel olarak azdır. Kışlar uzun, soğuk ve karlı, yazlar kısa fakat sıcaktır.

Türkiye Direyi [değiştir]

Ana madde: Türkiye direyi
Ankara keçisi



Tekesakalı


Türkiye direyi birçok farklı hayvan türünü barındırması ile dikkat çeker. Anadolu'nun Asya ile Avrupa arasındaki konumu bunda başlıca etkendir. Farklı iklim özelliklerinde coğrafi bölgelere sahip olduğu için, biteyinin diğer Orta Doğu ülkelerine göre daha zengin (850 cins altında toplanan 9.000 tür bitki) olması ise diğer önemli etkendir ve bu yüzden, farklı iklim ve besin ihtiyacı olan birçok hayvan türü kendisine uygun yaşam alanı bulabilmektedir.Böylece, Türkiye'de yalnızca Akdeniz direyinin değil, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Kafkaslar ve Arap Yarımadası direylerinin de tipik türleri bulunmaktadır. Ayrıca Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında, çok daha fazla memeli tür barındırır ve bu da Türkiye direyinin ne tipik Avrupa direyine ne de tipik Orta Doğu direyine kategorize edilebildiğini gösterir.
Türkiye direyine ait 160 memeli, 418 kuş, 120 sürüngen, 22 kurbağa, 127 tatlı su balığı, 384 deniz balığı olmak üzere toplam 1.230 civarında omurgalı tür tanınır. Ama bu türlerin bazıları tamamen tükenmek üzeredir, bazıları da tehlike altında bulunmaktadır.

Türkiye Biteği [değiştir]

Ana madde: Türkiye biteyi Yaklaşık 10 milyon kilometre karelik alana sahip Avrupa Kıtası'nda 12 bin bitki türü bulunurken, benzerine az rastlanan bir bitki zenginliğine sahip olan Türkiye'de 9250'yi aşkın bitki çeşidi bulunuyor.Türkiye 3000 adet endemik bitki türüne sahip,bu sayı tüm Avrupa kıtasında ise 2750.Türkiye'nin en çok endemik bitkiye sahip iki ili ise 578 bitkiyle Antalya ve 478 bitkiyle Konya.Türkiye haricinde Avrupa´nın en çok endemik bitkisine sahip ülkesi Yunanistan´da sadece 800, rakip ülke İtalya´nın ise 712 endemik bitkisi bulunuyor. Toplam bitki sayısında Türkiye´nin 9 bini aşkın bitkisi varken Bulgaristan´ın 3 bin 650, Yunanistan´ın 5 bin, Irak´ın 4 bin, İran´ın 8 bin, Fransa´nın 4 bin 500, Almanya´nın 2 bin 500, İtalya´nın 5 bin 600, İspanya´nın 5 bin, Romanya´nın 3 bin 400, İngiltere´nin 2 bin, Macaristan´ın 2 bin 214, İzlanda´nın 377, Norveç´in ise bin 715 adet bitki türüne sahip oldukları bilini



Türkiye Ekonomisi Türk turizmi
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)
Yeni Türk Lirası
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)
Bakü Tiflis Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC)
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)
Yabancıların Türkiye'de mülk alımı
Türkiye Ekonomisi
Keban Barajı



Maslak İstanbul'da bulunan bir finans bölgesi


Kuruluş yıllarında Osmanlı Devleti'nin yıkılış döneminin savaş yenilgileri geçmişiyle başlayan Türkiye ekonomisi 1923 sonrası yıllarda harap vaziyetteydi. İstanbul ve İzmir haricinde ne sanayi, ne sermaye sınıfı, ne altyapı, ne de eğitim mevcuttu. En basit ürünler dahi ithal edilmek zorundaydı. 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğunu okuma yazma bilmeyen yoksul insanlar oluşturuyordu. Anadolu'daki büyük toprak sahipleri de sanayi burjuvazisini oluşturmaktan çok uzaktı.Bu yüzden hızlı bir kalkınmaya ihtiyaç vardı.Bunu gerçekleştirmek için 17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihlerinde İzmir İktisat Kongresi toplandı.Yeni kurulacak devletin ekonomisinin ana ilkeleri belirlendi.Bu ilkeler II. Dünya Savaşı başlayana kadar başarıyla uygulandı.1929 - 1939 yılları arasında dünya sanayi üretimi %19 artarken, Türkiye'de sanayi üretim artışı %96'yı buldu. Sovyetler Birliği ve Japonya dışında hiçbir ülke, bu alanda Türkiye'den daha hızlı bir büyüme sağlayamadı. 1924 - 1938 arasındaki 11 bütçenin kesin hesabı denk bağlanmış, 3'ü fazla vermiş, sadece 1'i açıkla (içinde Aşar vergisinin kaldırıldığı 1925 yılı ) kapanmıştır.1923-1938 yılları arasında ortalama yıllık % 4-6 oranında reel büyüme hızı elde edildiği halde enflasyon çok düşüktür.1930'da T.C. Merkez Bankası kurulmuş, 1931'de 6127 kilo olan, T.C. Merkez Bankası âltın mevcudu, 1938'de 26190 kiloya ulaştırılmış, Düyun-u Umumiye Borçlarının, 1933'te yapılan anlaşmaya uygun olarak ödenmesini sürdürülmüş, ödemeler dengesi ile devlet bütçesi dengesi kurularak korunması sağlanmıştır.1930-1937 yılları arasında sürekli olarak dış ticaret fazlası sağlanmıştır.En son dış ticaret fazlası 1946'da sağlanmış olup 62 yıldır sürekli açık verilmektedir.
II. Dünya Savaşı sonrasına kadar devlet ekonomisiyle yaşayan toplum, 1950'den sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin de etkisiyle büyük bir kapitalist sanayi kalkınma dönemine girdi. Bugün de sürmekte olan bu kalkınma süreci özellikle büyük toprak sahiplerinin, hızla modern sermaye sınıfına dönüşmesine yolaçtı. Anadolu'nun kalkınması ve alt yapısının oluşması sürecinde 200 milyar ABD dolarından fazla borç oluştu. GAP projesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu teşvik programları halen sürmektedir.
Yıllık ortalama %6 üzerindeki ekonomik gelişme ile beraber büyük bir değişim ve modernleşme başladı. Öncelikle İstanbul, İzmir, Adana ve Mersin, gibi Batı bölgeleri, 1980'den sonra da bütün Anadolu illerinde özellikle Bursa, Gaziantep ve Kayseri 'de büyük sermaye ve sanayi oluştu. Sabancı, Koç, Zorlu gibi kurulan onlarca büyük sanayi holdinginin yanında yüzbinlerce büyük, orta ve ufak ölçekteki şirket, ve oluşan işçi sınıfı, dinamik bir ekonominin taşıyıcıları oldular.
Forbes dergisine göre Mart 2008'den itibaren Türkiye'nin malî merkezi olan İstanbul'da 35 tane bilyoner yaşamaktadır (2007'de 25 taneden bir çoğalma). Böylece İstanbul, Moskova (74 bilyoner), New York (71) ve Londra'dan (36) sonra dördüncü sırada bulunarak Hong Kong (30), Los Angeles (24), Mumbai (20), San Fransisko (19), Dallas (15) ve Tokyo'dan (15) daha çok bilyonere sahiptir.[55]
Günümüzde Türkiye ekonomisi, dünyanın en büyük 17. ekomomisidir [56]. Hedef ise, cumhuriyetin 100. yılında (2023), dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almaktır.

Eğitim


İstanbul Üniversitesi, Beyazıt Yerleşkesi girişi


Kuruluş yıllarında toplam 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğu okur-yazar değildi. Günümüzde bu oran %90'dır. Türkiye eğitim sistemi; 8 yıllık temel eğitime dayanır. Daha sonra 4 yıllık orta öğrenim dönemi vardır. Üniversiteye geçiş Öğrenci Seçme Sınavı ile gerçekleştirilir. Yaygın eğitim kurumları bazında halkeğitimler bulunmaktadır. Açıköğretim sistemi de pekçok öğrenci tarafından kullanılmaktadır.
1930'lara kadar İstanbul Teknik Üniversitesi ile birlikte İstanbul Üniversitesi ülkedeki sadece iki üniversite iken, günümüzde üniversite sayısı 125'tir.Üniversitesi olmayan il yoktur.Shangai Jiao Tong üniversitesinin 2003 yılından beri yürüttüğü kapsamlı araştırma sonucunda İstanbul Üniversitesi dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında gösterilmektedir.
Türkiye'nin en eski üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi'nin kuruluş tarihi 1453 yılına, en eski teknik üniversitesi olan İstanbul Teknik Üniversitesi'nin kuruluş tarihi ise 1773 yılına dayanır.
1961 Anayasasının 120. maddesinde üniversiteler özerk kuruluşlar olarak yer alırken, 27 Ekim 1960 tarihli 115 sayılı yasa, 1946 tarihli 4936 sayılı yasanın bazı maddelerini değiştirip yeni maddeler eklemiştir. Bu yasayla Milli Eğitim Bakanlığı'nın Üniversite üzerindeki yetkileri azalmış, fakülte kurullarına daha geniş katılım sağlanmış ve kadro tıkanıklıklarını aşmak üzere yeni düzenlemeler getirilmiştir. Kısaca yönetim, teşkilat, öğretim üyelği ve yardımcılığı konularında daha geniş özerklik koşullarında yeni esaslar konmuştur.[57]
2002 MEB istatistiklerine göre; toplam 6065 lise (ortaoğretim) bulunmaktadır. Bunların 2637'si genel(düz) lise (özel liseler dahil), 3428 tanesi ise mesleki lisedir. [2]

Kültür


Felsefe

Tanzimat dönemiyle Batılılaşmaya başlayan Türklerde modern felsefe ilk olarak askeri ve teknik alanlarda, medrese dışında kurulan yeni okullarda yerleşti. Yanyalı Esat Efendi yeni Aristocu çeviriler yaptı.

Ziya Paşa


19. yüzyıldaki yenileşme hareketlerinde Münif Paşa’yla başlayan Batı etkisi, Osmanlı aydınlarını üstün Batı siyaset ve bilimini memlekete uyarlamaya sevketmiştir. Yeni Osmanlılar derneğinde toplanan Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi, Agah Efendi, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa Fransız düşünürlerinin etkisinde kaldılar, laik felsefenin ilk başlatıcıları oldular, bu aydınlar geç kalmış Osmanlı aydınlanmacıları ve ansiklopedistleriydi.
Cumhuriyetten sonra yayımlanan ilk felsefe dergisi Felsefe ve İçtimaiyat Mecmuası’dır (1927). Kurucuları Mehmet Servet ile Hilmi Ziya Ülken'dir. Kadrocular bir siyaset felsefesi geliştirmeye çalıştılar.

Edebiyat

Türkçe, Ural-Altay dil ailesi Altay koluna dahil bir dildir.
Türklerin tarihine paralel olarak Türkçe'nin yayıldığı coğrafi alan çok geniştir. Bugünkü Moğolistan'dan Doğu Avrupa'ya kadar konuşulan Türkçe pek çok lehçe ve şiveye ayrılmaktadır. Tarihi gelişimi içinde Türkçe, VIII-XIII. Asırlar arasında Eski Türkçe, XIII-XX. Asırlar arasında Orta Türkçe, XX asırda yeni Türk Yazı Dilleri ana başlıkları altında üç gurupta incelenmektedir. Türkiye Türkçesi, Orta Türkçenin, Batı Türkçesi kolunun günümüzde kullanılan bölümüdür.
Bugün Türkçe, yaklaşık 250 milyon insan tarafından; Türkiye Türkçesi dünyada 80 milyon insan tarafından konuşulmaktadır.
Batı Türkçesinin ikinci devri olan Osmanlıca (Osmanlı Yazı Dili) İstanbul'un fethinden Osmanlı İmparatorluğu'nun sonuna kadar XV-XX. asırlar arasında devam eden yazı dilidir. İngiltere, Fransa, İspanya gibi memleketler gittikleri yerlere dillerini de götürdükleri halde Türkler bu dil sömürgeciliğinden uzak durmuştur.Eğer Osmanlı Devleti'de gittiği her yere Türkçe'yi de götürseydi bugün Türkçe dünyada en çok konuşulan dillerden biri olacaktı.
Cumhuriyetten sonra 1928'de yapılan Harf İnkılabı ile Arap harfleri terk edilip Latin harflerinin kabulü Türkçe'nin yabancı unsurlardan arındırılmıştır. Türk dili'ni araştırmak ve tabii mecrasında gelişmesine katkıda bulunmak üzere 1932 yılında Türk Dil Kurumu kurulmuştur.
Türk Edebiyatı, Türklerin dahil oldukları üç medeniyet ve kültür dairesine paralel olarak üç safhada incelenmektedir:
İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı
İslamî dönem Türk Edebiyatı
Batı etkisindeki Türk Edebiyatı
Türk dilinin ve edebiyatının tespit edilebilen en eski yazılı metinleri VII. Asrın sonlarına ve VIII. Asrın ilk yarısına ait olan dikili taşlardır. Bunlar arasında yer alan 732'de Kültigin, 735'de Bilge Kağan, 720'de Tonyukuk adına dikilen Orhun Yazıtları gerek muhtevaları, gerekse mükemmel dil ve üsluplarıyla Türk dili ve edebiyatının ve tarihinin şahaserleri arasında yer almaktadır. Bu dönemden günümüze ulaşan Türk destanları arasında Yaratılış, Saka, Oğuz Kağan, Göktürk, Uygur, Manas destanları sayılabilir. XIV. asırda yazıya geçirilen "Dede Korkut Kitabı" destan döneminin hatıralarını saklayan, gerek muhteva gerekse dil ve üslup mükemmeliyeti bakımından önem arz eder.
Türk edebiyatının bir yazarı olan Orhan Pamuk, 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü 'ne layık görülmüştür.

Folklor


Halkıyat karşılığı vererek bilimi ilk olarak Ziya Gökalp ile Fuad Köprülü 1913’te dile getirdiler. Halkbilimi veya yaygın kullanımıyla folklorun ilk Türk kaynakları Orhun Abideleri’dir. Bilimsel döneme kadar çeşitli kaynaklarda atasözleri, efsaneler, hikayeler, masallar, türküler, seyahatnameler bulunmaktadır.

Nasreddin Hoca heykeli, Buhara


Türkiye’de folklor araştırmalarında halk edebiyatı, etnoloji ve Türkiyat ile halk kültürünün belli başlıkları ortaya çıkarılmıştır. Gelenekler ve töreler doğum, düğün, ölüm kültürleriyle yaygın bir folklor ağıdır.

Mutfak [değiştir]

Ana madde: Türk mutfağıBakınız → Türk Mutfağı yemek listeleri Türk mutfağı, Çin ve Fransız mutfaklarıyla beraber dünyanın en zengin mutfaklarındandır. Coğrafyası ve tarihi gereği, Türk mutfağı çok büyük bir çeşitlilik oluşturur. Türk mutfağı, Mezopotamya ve Balkan mutfaklarıyla etkileşime girmiştir, İstanbul Osmanlı Saray mutfağı da Türk mutfağının önemli bir kısmını oluşturur.
Osmanlı Saray Mutfağı'ında çok çeşitli çorba, zeytinyağlı sebze, etli yemek, balık, börek, tatlı mönüleri mevcuttur. Saray mutfağı, Bizans İmparatorluğu'dan Osmanlı'ya yüzyılların saray zevki ve tecrübesiyle oluşan elit bir mutfaktır. O dönemlerde, Halk ve köy mutfağı ise sade ve basittir.
Her yörenin ve köyün kendine özgü yemekleri bulunmaktadır.
Günümüzde, Saray kültürü ile halk kültürünün karışımı bir "Türk mutfağı" ortaya çıkmıştır. Birçok saray yemeği, halk tarafından benimsenmiştir.
Türk mutfağı;
Akdeniz kültürü
Doğu kültürü
Saray kültürü
Bozkır kültürü olarak kategorize edilmektedir.

Basın - Yayın [değiştir]

Ayrıca bakınız: Türkiye'de radyo ve televizyonun geçmişi
Hürriyet Gazetesi'nin ilk sayısı


Türkiye'de Radyo ve Televizyonculuk basın özgürlüğüne göre yürütülmektedir. TRT (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) kamu yayıncılığı yapmakta olup Türkiye'nin ilk televizyon kanalıdır.[58]
Türkiye'de 21 ulusal, 14 bölgesel ve de 229 yerel televizyon kanalı yayın yapmaktadır.
[göster]
g • t • d
Türk Televizyonları Türlerine göre Çocuk kanalları • Eğlence kanalları • Haber kanalları • Kültürel kanallar • Müzik kanalları • Spor kanalları • Yöresel kanallar • Diğer kanallar Kurumlara göre Doğan Medya Grubu • Samanyolu Yayın Grubu • Doğuş Yayın Grubu • Çukurova Medya Grubu • Turkuvaz Medya Grubu • Yeni Dünya Medya Grubu • Albayrak Medya Grubu • Ciner Medya Grubu • Koza İpek Medya Grubu
3984 sayılı Kanuna göre, Türkiye'de özel yayıncılığı RTÜK denetlemektedir.[59]

Sinema

İlk Türk filmi Fuat Uzkınay tarafından çekilen 'Ayastefanos'daki Rus Abidesinin Yıkılışı'[60] (1914) oldu. Metin Erksan'ın yönettiği siyah beyaz film Susuz Yaz 1964 Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü kazanmıştır.[61] 1970'li yıllarda Yeşilçam film sektörü Türkiye'ye sayısız film kazandırdı ve önemi bugün de her zaman belirtilmektedir. Türkan Şoray, Filiz Akın, Yılmaz Güney, Kadir İnanır, Cüneyt Arkın, Ediz Hun gibi daha birçok sanatçının profesyonel oyunculukları bugün bile bir örnek teşkil etmektedir. Fakat 1970'li yılların sonlarına doğru pornografik içerikli filmlere ağırlık verilmesiyle, film sektöründe bir yozlaşma süreci başladı. Bunun sonucunda eskisi gibi önemli filmler çekilememeye ve de Türkiye genelinde önceden dolup taşan sinemalar bir bir kapanmaya başladı.
Politik yaşamın durduğu 80'li yıllarda cezaevinden kaçarak Fransa'ya yerleşen Yılmaz Güney'in Yol filmi Yılmaz Güney ve Şerif Gören'e Altın Palmiye ödülünü getirmiştir.[62]
1990'lı yıllarda sinemanın canlanmasında "Eşkiya" filmi bu bağlamda adeta ön rol oynamıştır. 2000'li yıllara girilmesiyle Türkiye'de birçok film çekilmeye başlanmıştır. Her ne kadar Yeşilçam'da olduğu gibi henüz bir sektör haline gelmese de, bazı yönetmenlerin çabalarıyla iyi işler çıkartılabilmektedir. Örneğin Nuri Bilge Ceylan yönetmenliğindeki "Uzak" adlı film 2003 Cannes Film Festivali'nde "Jüri Büyük Ödülü"nü kazanmıştır. Aynı şekilde Fatih Akın'ın yönetmenliğinde çekilen "Gegen die Wand" (Duvara Karşı) adlı film, Berlin Film Festivali'nde "Altın Ayı" ödülünü kazanmıştır.[63]
"Kurtlar Vadisi Irak" adlı 10 Milyon dolar bütçeyle Türkiye'nin en masraflı yapımı unvanını taşıyan film, Anti-Amerikanizm içerdiği iddialarıyla Türkiye'de olduğu kadar yurt dışında da çok tartışılmaktadır.Günümüzde ise yani 2009 da A.R.O.G ve Recep İvedik 2 gündemdedir.

Müzik

Günümüzde Türkiye'deki müzik türlerinin başlıcaları şunlardır:
Türk Pop Müziği
Türk Halk Müziği
Türk Sanat Müziği
Tasavvuf Müziği
Yeni Akımlar: Alternatif rock, Anadolu rock, Karadeniz rock, Metal, Türkçe dans, Türkçe Jazz, Türkçe Rap Müzik, protest müzik ve özgün müzik.
__________________
Evinin Moderatörü

|
27-12-2008 #3 (mesaj-linki)
Keten Prenses
MsXLabs Üyesi



| Üye İstatistikleri
Spor [değiştir]


İstanbul Park
Geleneksel bir Türk sporu olan güreşin en önemli karşılaşması Kırkpınar Yağlı Güreşleri'dir. Türklerin MÖ 4. yy.dan beri güreş yaptıkları bilinmektedir. İlkbahar aylarında doğanın canlanışı için yapılan kutlamalarda, evlenme merasimlerinde, zafer şölenlerinde hep güreş müsabakalari yapılırdı. 1996 yılında Geleneksel Spor Dalları Federasyonu kurulmuş ve yağlı güreş için önemli bir adım atılmıştır.
Türkiye'de en çok sevilen sporlardan biri de Futboldur. Futbol ligler halinde oynanmakta ve bunların en büyüğü Turkcell Süper Ligi'dir. Lig şampiyonu olabilmiş olan takımların üçü (Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray) İstanbul takımı, sadece bir tanesi (Trabzonspor) ise Anadolu takımıdır. Futbol kulüpleri Türkiye Futbol Federasyonu çatısı altında toplanmıştır. [64]
Türkiye A Milli Futbol Takımı Euro 2000 ' de 6. , 2002 FIFA Dünya Kupası 'nda 3. , Euro 2008 'de 3. olmuştur.Ayrıca Dünya Kupası tarihinde en kısa sürede golü (11 saniye)Hakan Şükür atmıştır.
Galatasaray UEFA Kupası'nı yenilmeden kazanan iki takımdan biridir , ayrıca Şampiyonlar Ligi gruplarını 3. olarak bitirip bu kupayı kazanan tek takımdır. 1999-2000 yılında, finalde İngiltere'nin Arsenal kulübünü penaltılarla yenen Galatasaray, bir Avrupa Kupası kazanan ilk Türk futbol kulübü olmuştur. Galatasaray aynı yıl; Super Kupa'yı da Real Madrid'i 2-1 yenerek kazanmıştır.Ayrıca Galatasaray 2,Fenerbahçe de 1 kere Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynamıştır.
Türkiye’de spor kulübü sayısı, 1999 verilerine göre 5.988’dir. Bunun 4.828’i futbol branşında, 1.160’ı ise diğer spor branşlarında faaliyet göstermektedir. Yani, her 10.455 kişiye bir spor kulübü düşmekte, futbol branşı baz alındığında ise her 12.967 kişiye bir futbol spor kulübü düşmektedir. İl bazında ise, Uşak'ta 3874 kişiye bir spor kulübü düşerken, Ankara’da 14.004 kişiye, İstanbul’da 14.474 kişiye bir spor kulübü düşmektedir. Böylece, Ankara, İstanbul gibi büyük iller Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır. Nüfusa göre spor kulübü başına düşen en fazla insan sayısı ise Kilis'te bulunmaktadır (36.681). Yine özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden Kahramanmaraş, Mardin, Şırnak, Van, Şanlıurfa ve Diyarbakır'da da kulüp başına düşen insan sayısı oranları açısından iyi durumda değillerdir.[65]
Türkiye'de spor yapan insanların toplam nüfusa oranı % 1-2 kadardır. Mevcut spor federasyonlarının lisanslı sporcu sayısı 122.939’dur. Spor federasyonları şu dallarda kurulmuştur:Atletizm, avcılık ve atıcılık, badminton, beyzbol, basketbol, bedensel engelliler, bilardo, binicilik, bisiklet, bocce, boks, briç, buz pateni,cimnastik, dağcılık, eskrim, futbol, geleneksel spor, golf, güreş, halk oyunları, halter, hapkido, hentbol, izcilik, judo, kano ve rafting, karate, kayak, kikboks, kürek, masa tenisi, modern pentatlon, motosiklet, muay tay, okçuluk, otomobil ve motor, oryantiring, satranç, sayokan, sualtı ve cankurtarma, sutopu, tekvando, tenis, triatlon, üniversite sporları, voleybol, vücut geliştirme, yelken, yüzme.
Nüfusa göre sporcu oranı 509 iken bu oran futbol branşında 148’dir. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Futbol Federasyonu'na kayıtlı toplam lisanslı sporcu sayısı 544.572’dir. Türkiye nüfusuna göre oranı ise 115’dir. Bu orana göre ülkemizde her 115 kişiden biri spor yapmaktadır.
Nüfus başına düşen sporcu oranı en iyi durumdaki il Yalova’dır (37). İkinci olarak Kırklareli gelmektedir (55). Sayısal açıdan en kötü durumda olan illerimiz ise Diyarbakır (375) ve Şırnak (383) gözükmektedir. Bu arada İzmir ili nüfusu başına düşen sporcu sayısı 99, İstanbul ilinde 107, Ankara ilinde ise 153’tür. Bu verilere göre başkent Ankara dahi Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır.[66]




Tatil ve Bayramlar

Resmî tatiller

1 Ocak - Yılbaşı
23 Nisan - Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı
19 Mayıs - Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı
30 Ağustos - Zafer Bayramı
29 Ekim - Cumhuriyet Bayramı
Ramazan Bayramı (3 gün)
Kurban Bayramı (4 gün)
Dinî bayramlar [değiştir]

Ramazan Bayramı (3 gün)
Kurban Bayramı (4 gün)
Ulaşım ve Taşımacılık

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
Türk Hava Yolları
Türkiye Cumhuriyeti Karayolları
Türkiye'deki havaalanları listesi
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Türkiye'de 10.984 km demiryolu [67], 450.000 km karayolu, 1.200 km suyolu, 4.621 km doğalgaz, 3.543 km ham petrol borusu bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye'de 120 havaalanı [68], 850 helikopter alanı bulunmaktadır.
Ülkenin çoğunda karayolları mevcutken Hızlı Tren Projesi ile ileride karayolları ve havayollarının daha az kullanılması bu sayede kişisel ulaşım araçlarının azalması hedeflenmmektedir