Göç ve Ölemeyiş Mevsimi gülümsüyorum
cumartesi gecesi İstanbul’da uyuyacağım büyük olasılık
hazırlık
bilgisayara koli kitaplar çamaşırlar el ve kol yayım atlama ipim
geçmişten artan zaman
yazı tura ya da dik
ne maça kızı ne papaz
cezamı istiyorum ödülü
ve belki
deli bir yalnızlığa ithaf etmek kendimi
başlayamadığım şeyleri bitirmek
bitiremediğim şeylere başlamak
rengin öncesine grinin ötesine
şiire öyküye ve romana
bir martının kanadından düşmek
istavritler aldatıyorlar mı hala galata köprüsünün altında sevgililerini
son Kadıköy vapurunda unutan oluyor mu kendini
bayanlar tuvaletinin kapısında başörtülü teyzeyle birlikte
yine bekleyecek
titreyecek miyim yaprağa dokunan el gibi
nasıl bir saklambaçtır bu
nerdeymişim ne olmuşum
bir varmış bir yokmuymuşum
yaz hiç gelmemiş
ve hiçbir yere gidilmemiş mi olacak
hiçbir yere akmayan bir sağanak mı yağacak
herkes bir şeylere gülerken
başka bir şeye güleceğim başka bir yerde
üç sarı kuş konacak üç sarı gagasıyla
ötüşeceğiz düş gibi
sarı bir gülüş gibi
gözlerim gözlerine dalacak
ve kimse farkımıza varmayacak
gönlü bende
ayakları başka yerde duranlar olacak
belki en yakınımda olacak uzak
sevişmeler kül tablasında unutulacak
söz metamorfoz saç
yalpalayarak düşecek önümüze
alıp bakacak mıyız
ya da on yıl sonra bize hangi ayna bakacak
öyküler geçiyor içimden