İBDA-C Davası
19-22 Aralık 2000 tarihleri arasında 20 cezaevine yapılan eş zamanlı “Hayata dönüş Operasyonu”nun yıldönümü idi F tipi cezaevlerine gönderilip diri diri gömülmeyi reddeden ve bunun için direnen ikisi de Metris ve Bandırma cezaevindeki (İBDA’cılar) olmak üzere 30 kişi koğuşlarında kimi yanarak kimi vurularak öldüler.
Devamı olarak Bandırma Cezaevine yapılan “Noel Baba” operasyonunda ise yine cezaevinde bir kişi öldü bir çok kişi yaralandı. Dava zamanaşımına uğradı.28 şubat’ın kara(r)ları bir bir ortaya dökülüp deşifre edilirken hukuksuzluklar-haksızlıklar-zulümler silsilesi oluşuyordu.
Geçtimiz haftalarda gazetemiz Milat 28 şubat belgelerinin bir kısmını yayınladı yayın üzerine Mazlumder G.Antep Şubesi suç duyurusunda bulundu. Suç duyurularının ise devamı gelecek gibi görünüyor.
Yine bu haberler üzerine o dönem 14 yaşında iken katıldığı Çeçenistan eyleminde İBDA-C örgütü üyesi olmaktan tutuklanıp idamla yargılanan Yakup Köse: “ 28 Şubat beni yeniden yargılasın” dedi. 28 Şubat kararlarının da yargı önüne çıkmasını istiyordu.
Ama tam aksi bir gelişme oldu. 28 şubatın ruhuna huzur verecek bu gelişmede Hayata Dönüş Operasyonu çerçevesindeki diğer mahkumiyetlerde zaman aşımından dava düşerken Yakup Köse’nin de içinde olduğu Bandırma Cezaevindeki İBDA-C’davasından yatanlara yeniden 10 yıl, 11 yıl hapis cezası verildi.
Hukukçular bu durumu aynı davaya ki ayrı karar olarak yorumladılar. Ana dosya zaman aşımından düşerken Bandırma 2.Asliye Ceza Mahkemesinde yeniden açılan dava sonucu yeni cezalar yağdı ve Yargıtay onaylarsa Yakup Köse başta olmak üzere 32 kişi yine yeni cezalar alacaklar. Adalet arayışındaki bu insanlar fazla yattıkları için adalet alacakları olduğunu düşünürken yeniden cezaevine girme durumu ile karşı karşıya bulunuyorlar.
Dosyalarında “İsnat edilen eylemleri yaptığından dolayı delil bulunmamasına rağmen kanaatten her bir eyleme idam” cezası alanlar mı istersiniz, taş atmaya teşebbüsten 15-16 yaşındaki çocukların yargılanması mı dersiniz, yasa değişmeden önceki maddelerle yargılamaya kadar pek çok haksızlıklar söz konusu.
Tutuklu Gazeteci/Yazarlar ve Salih Mirzabeyoğlu
Bu örgütün lideri olduğu hükmü verilerek idamla yargılanan, yıllarca cezaevinde olan Salih Mirzabeyoğlu( Salih İzzet Erdiş) onlarca kitabı olan bir düşünür, fikir adamı.
Türkiye’de hapiste olan gazeteci-yazar sayısının yüze yaklaştığı ifade ediliyor. Her biri bir başka düşünceden, her birini bir başka fikirden olduğu için görmezden gelebiliyoruz. Hep, birimiz, bir diğeri için “içeri alınmışsa vardır bir yaptığı” diye düşünüyoruz. Bu düşünceyle yıllar yılı gerek Ergenekon davalarında gerekse KCK tutuklamalarında öne çıkan “yazar” “gazeteci” kimliği Salih Mirzabeyoğlu söz konusu olduğunda öne çıkmadı. Bizler de aynı tedirginlikle mesafemizi korumayı tercih ettik.
İBDA-C hakkında yapılan haberler Mirzabeyoğlu’nun ne eserlerini gördü ne içeride kendisine yapılan bitmez-tükenmez işkenceleri… Şimdi ise “Telegram” denilen zihin kontrolü sistemi ile hücresinde çıldırtma çalışması yapıldığı iddiaları ayyuka çıkmışken tıpkı tutuklandığı dönemlerde yapılan işkencelerin kamuoyundan gizlenme gereği duyulmadığı gibi bu iddialara da karşı yalanlama yapıldığına şahit olmadık. Yeni bir Hasan Mezarcı olduğunda mahallenin delisi olarak serbest kalabilir.
Kaynak:8Sütun(29 Aralık 2011,09:48)