Arama

Osman Hamdi Bey - Tek Mesaj #1

PiSiK0PATR - avatarı
PiSiK0PATR
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #1
PiSiK0PATR - avatarı
Ziyaretçi

Osman Hamdi Bey

Ad:  Osman Hamdi Bey1.jpg
Gösterim: 2686
Boyut:  54.6 KB

(d. 30 Aralık 1842, İstanbul - ö. 24 Şubat 1910, İstanbul),
büyük figürlü kompozisyonlarıyla Batılı anlayışta resmin Türkiye’deki ilk temsilcisi, sayılan ressam, müzeci ve arkeolog.

Osmanlı Devleti’nde büyükelçilik, nazırlık ve sadrazamlık yapan İbrahim Edhem Paşa’nın oğludur. 1857’de hukuk öğrenimi için babası tarafından Paris’e gönderildi. Ama bir süre sonra Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulunda resim derslerine katılmaya ve özel atölyelere devam etmeye başladı; Jean Leon Gerome ve Gustave Boulanger’nin öğrencisi oldu. Bu arada arkeoloji derslerini de izledi. Aynı yıllarda eğitim için Paris’e gönderilen Süleyman Seyyid Bey ve Şeker Ahmed Paşa’yla, 1867’deki 2. Paris Dünya Sergisi’ne katıldı ve bir gümüş madalya kazandı.

1869’da İstanbul’a döndü, hemen ardından Vilayet Umur-ı Ecnebiye müdürü olarak Bağdat’a gönderildi. Oradaki memuriyeti sırasında resim çalışmalarını da sürdürdü. 1871’de İstanbul’a döndü ve saraya Teşrifat-ı Hariciye müdür yardımcısı olarak atandı. 1873’te, Viyana Dünya Sergisi’ne gönderilecek yapıtların seçimiyle görevlendirildi ve sergi komiseri olarak Viyana’ya gitti. 1875’te Hariciye Umur-ı Ecnebiye kâtipliğine atandı; 1876’da Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle bu görevden alındı ve Matbuat-ı Ecnebiye müdürlüğüne, 1877’de de Altıncı Daire-i Belediye (Beyoğlu Belediyesi) müdürlüğüne getirildi.

4 Eylül 1881’de Müze-i Hümayun müdürlüğüne atandı. Bu tarihten sonra kültür ve sanat alanındaki çalışmaları yoğunlaştı. Bu görevi sırasında Osmanlı sınırları içinde bulunan taşınabilir nitelikteki bütün sanat yapıtlarını toplama, koruma ve sergileme düşüncesiyle çalıştı. Çinili Köşk’te yer alan koleksiyon için 1891-1907 arasında mimar Alexander Vallaury’ye Arkeoloji Müzeleri binasını yaptırdı. 1884’te yeni bir Âsâr-ı Atika Nizamnamesi çıkarılmasına önayak oldu. Müze müdürlüğü sırasında pek çok kazı başlattığı gibi, İskender Lahti’nin çıkarıldığı 1887 Sayda kazısına kendisi de katıldı. Arkeolog T. Reinach’la birlikte Sayda kazısıyla ilgili önemli bilgilerin bulunduğu Necropole Royale de Sidon (1892; Sayda Kraliyet Nekropolü, tıpkıbasımı 1986-87, 2 cilt) ve heykelci Ervant Oskan’la birlikte Le Tumulns de Nemroud Dagh (1883; Nemrut Dağı Tümülüsü, tıpkıbasımı 1987) adlı kitapları hazırladı. Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’nin (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) açılması için büyük çaba harcadı. 1882’de müdürlüğüne getirildiği bu okulun 1883’te eğitime başlamasını ve Avrupa sanat okulları niteliğinde çağdaş bir sanat kurumu olmasını sağladı.
Ad:  Osman Hamdi Bey4.jpg
Gösterim: 2098
Boyut:  51.6 KB

Osman Hamdi Bey ressam olarak figürlü kompozisyon, portre, ölüdoğa, manzara ve karakalem desen çalışmaları yapmıştır. Döneminin sanatçıları manzara ve ölüdoğa geleneğini sürdürürken, akademik doğrultuda büyük boy figür ve figürlü kompozisyonlara yönelmiş ve Türk resmine Batı anlayışında figürü getiren ilk ressamlardan biri olmuştur. Onun figürlü kompozisyonlarındaki en önemli özelliklerinden biri hocası Jean Leon Gerome gibi, o dönemde Fransa’da önemli bir yer tutan oryantalizm anlayışına bağlı olmasıdır. Osman Hamdi Bey Türk resmine figürü getirmesi nedeniyle yenilikçi olmakla birlikte, konularında gelenekçi olmuştur. Resimlerinde özellikle Osmanlı mimarlığını ve bu mimarlığa ilişkin bezemeleri iç ve dış mekânlarda büyük bir titizlikle vermişti. Çalışmalarında fotoğraftan da yararlanmıştır. Özellikle figürlü dış mekân resimlerinde önce konunun fotoğrafını çekmiş, sonra bu fotoğrafı karelere bölerek tuvale geçirmiştir. Gerek tek, gerek çok figürlü kompozisyonlarında model olarak çeşitli giysiler içinde kendisini de kullanmıştır.

Osman Hamdi Bey Türk resminde kadın konusunu ele alan ilk ressamdı. Kadını yalnızca portre olarak değil, aynı zamanda günlük yaşamı içinde ve erkeğe eşit bir konumda betimlemiştir. Erkek figürlerinin tersine, kadın figürlerini dönemin moda giysileriyle ve bir burjuva yaşamı içinde göstermiştir. En önemli resimleri “Yeşil Cami” (1890), “Cami’den Çıkan Sultan” (1887, özel koleksiyon), “Saçlarını Taratan Kız” (1882, özel koleksiyon) ve hepsi de İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde bulunan “Kaplumbağa Terbiyecisi” (1906), “Leylak Toplayan Kız” (1881), “Mimozalı Kadın” (1906), “Gebze’den Manzara” (1881), “Venedik’ten Manzara” (1878), “Türbe”, “Cami Kapısı Önünde Konuşan Hocalar”dır.

kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 17 Ekim 2016 17:19