Arama


GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
29 Ocak 2012       Mesaj #3
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Gökçeada
1 saat 45 dakikalık bir deniz yolculuğu ile ulaşıyorsunuz adaya. Vapurdan iner inmez kekik kokuları eşliğinde merkeze uğruyorsunuz ilk önce. Toplam 8000 nüfusu var zaten adanın ve herkes neredeyse birbirini tanır, merkezde şöyle bir "Nerede kalabilirim" diye seslenseniz dört koldan sizi bilgilendireceklerdir. Otel, motel, pansiyon vs. her türlü alternatifi bulabilirsiniz. Biraz ada ruhunu hissetmek istiyorsanız, kalın taş duvarlı eski Rum evlerinden birinde kalmalısınız, pek çoğu pansiyon olarak en az bir odalarını açmış durumdalar. Odanıza yerleştikten sonra, akşamüstü Kaleköy sahilinde şöyle bir yürüyüşe çıkın. Denize baktığınızda balıkçıların limana doğru dönmeye başladığını göreceksiniz. Bir balık restoranına girin, taze balıkların tadını ve Türkiye'nin en güzel tatil cennetlerinden birinde olmanın keyfini çıkarın.
  • Bol bol denize girin, güneşlenin: Deniz ve sahilin her türlüsünü bulabileceğiniz bir yerdir Gökçeada. Ada'da olmanın keyfini çıkarın ve 4 tarafınızın denizlerle kaplı olduğunu unutmayın.
  • Tuz Gölü'nde güzellik ve sağlık çamuruna girin: Aydıncık sahilindeki Tuz Gölü'nde yapılan kimyasal analizlere göre göldeki çamur, sedef, romatizma ve kireçlenmeye iyi geliyor.
  • Yukarı Kaleköy'den güneşin batışını ve Semadirek'i izleyin: Adanın kuzeyinde bulunan Yukarı Kaleköy; Semadirek adasına çok yakın. Hatta eskiden insanların bu iki ada arasında sandalla gidip geldiği anlatılıyor. Bir de arkaya güneşin batışını aldığınız zaman manzara gerçekten doyulmaz.
  • Zeytinliköy'de dibek kahvesi için: Zeytinliköy, dibek kahvesi ile meşhur. Köyde biri Rum bir de Türk olmak üzere 2 kahve var ve işin güzel tarafı bunlar yanyana, yıllardır dostluk içinde yaşıyorlar. Birine oturun ve adanın hoşsohbet, güzel yaşlıları ile sohbet edin. Hatta "zeytinyağı ve şarap var mı?" diye de sorabilirsiniz. Köylülerin yaptığı hakiki sızma zeytinyağının tadını hiç unutamayacaksınız
  • Terkedilmiş Dereköy'ü gezin, çamaşırhaneyi ziyaret edin: Bir zamanlar nüfusu ile Türkiye'nin en büyük köyüydü Dereköy. 1923 yılında yapılan mübadelede, yaşayanların ciddi bir kısmı terketti ve sonrasında da bu terkediş sürdü. Şimdi eğer bu köyü ziyaret ederseniz neredeyse tüm köyün bomboş olduğunu göreceksiniz. Kendinizi "hayalet şehir" filminin setinde hissedebilirsiniz. Kapısı açık taş evler, sessiz sokaklar... Köyün merkezindeki kahvede 1-2 yaşlı görebilmeniz mümkün. Yine merkezdeki çamaşırhaneyi de ziyaret etmeden geçmeyin. Kocaman çamaşırhane, sanki bir zamanlar kalabalık köy halkının ispatçısı gibi.
  • Sörf yapın: İkinci bir Alaçatı olabilecek rüzgar ve deniz potansiyeline sahip Aydıncık sahilleri gelecek vaad etmekte. Bu durumu keşfeden Bulgar, Romen ve Türk vatandaşları Gökçeada'ya gelmekte ve dilediği gibi sörf yapabilmektedir.
Biliyor musunuz?
  • Türkiye'de güneşin en son Gökçeada'da battığını,
  • En lezzetli dibek kahvesinin Gökçeada Zeytinli köyünde hazırlandığını,
  • Adada yapılan Efi Badem'in adaya özgü olduğunu,
  • Elektrik enerjisinin deniz altından kablo ile geldiğini,
  • Bozcaada'ya göre daha bakir olduğunu, emlak ve arsa fiyatlarının daha düşük olduğunu,
  • Organik tarım yapıldığını,
  • Kabatepe'ye feribot ile sadece 1 saat 15 dakika uzaklıkta bulunduğunu, kış aylarında günde 2, yaz aylarında 5-6 sefer (karşılıklı) yapıldığını,
  • Deniz otobüsü ile Çanakkale'ye sadece 1 saatte gidildiğini, haftada 4-5 sefer olduğunu,
  • Gökçeada'nın su rezervinin 10 yıllık olduğunu, bu kapsamda kendi kendine yeten sayılı adalardan olduğunu,
  • Eski adının 'Rüzgarlı Ada' olduğunu, rüzgarının adanın bol oksijenli olmasını sağladığını, astıma iyi geldiğini,
  • Osmanlı döneminden kalma çamaşırhanelerin var olduğunu,
  • Gökçeada'da vahşi hayvan bulunmadığını, keklik, tavşan gibi av hayvanlarının bol olduğunu,
  • Kaleköy'de eskiden antik liman bulunduğunu,
  • Beşiktaşlı ünlü eski futbolcu Hristo'nun Gökçeada-Zeytinli köyünde yaşadığını,
  • Gökçeada'nın merkezine 18 km uzaklıkta iki adet kaya mezar bulunduğunu,
  • Çanakkale Muharebeleri'nde İtilaf Devletleri'nce üs olarak kullanıldığını,
  • Osmanlı-Türk esirlerinden bir kısmının Gökçeada'da tutulduğunu,
  • Bu esirlerin mezarlarının olduğu yere (Eşelek köyü yakını) bir şehitlik yapılmasının planlandığını,
Ad:  Türkiye'nin Adaları - Gökçeada3.jpg
Gösterim: 886
Boyut:  126.9 KB
Plajlar/Koylar
  • Gökçeada'da denize girilebilecek, cennet gibi birçok bakir koy bulunuyor. Aydıncık ve Yuvalı plajı dışındakilerde günübirlik tesis bulunmuyor. Adada hakim rüzgar kuzeyden olduğu için, genelde güney kıyıları denize girmek için rüzgarsız ve sakin oluyor. Güney kıyıları boyunca ilerleyen araba yolunda giderken buraları kolayca fark edeceksiniz. Ama toprak yollara girmeden en bakir olanları keşfedemezsiniz. Bakir koylara giderken yanınıza şemsiye ve su almanızda fayda var. Hava lodosa döndüğünde (güneyden estiğinde) ya da rüzgarsız olduğunda kuzey kıyıları denize girmek için ideal oluyor.
  • Aydıncık (Kefaloz) Plajı, Gökçeada'nın günübirlik tesisi olan tek plajı. Plaj 1200 m. uzunluğunda altın rengi kumsaldan oluşuyor. Gökçeada'nın en güzel plajlarından birisi. Hemen yanıbaşındaki Tuz Gölü'nde çamur banyosu yapmak mümkün.
  • Güney kıyısındaki iki güzel koya, Adalet, Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarının tesisleri kurulmuş yıllar önce.
  • Laz Koyu, Gökçeada'nın güney kıyısında, ufak bir koy.
  • Uğurlu-Gizli Liman, Uğurlu Balıkçı Limanı'ndan sonra bir sürpriz gibi çıkıyor karşınıza. Adanın batı ucunda gidebileceğiniz en son nokta burası.
  • Yıldızkoy, adanın kuzey kıyılarında Sualtı Milli Parkı içinde yer alıyor. Akvaryum gibi bir deniz sizi bekliyor... Gökçeada'nın en güzel koylarından.
  • Marmaros, adanın kuzey kıyılarında denize girilebilecek iki koydan biri.
  • Ayrıca Kaleköy ve Kuzu Limanı'nda da kumsal mevcut.
Son düzenleyen Safi; 18 Ekim 2016 16:10