Arama

Tanzimat Edebiyatı - Tek Mesaj #17

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
10 Şubat 2012       Mesaj #17
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TANZİMAT EDEBİYATI

19. yüzyılda Batı edebiyatı örnek alınarak oluşturulan yeni edebiyat. 1839'da, bugünkü Gülhane Parkı'nda, Mustafa Reşit Paşa tarafından okunan ve bu nedenle Gülhane Hattıhümayunu da denilen Tanzimat Fermanı, dolayısıyla, bu adla anılagelmiştir. Tanzimat'tan 19. yüzyıl sonlarına dek sürdü.

Tanzimat dönemi Türk edebiyatında ilk değişmeler gazetelerin aracılığıyla başladı. İlk Türk gazetesi Takvimi Vekayi 1831'de devlet eliyle çıkarıldı. 1844'te tarihçi Hayrullah Efendi'nin yazdığı, teknik bakımdan tiyatro bile denilemeyecek "Hikâye-i İbrahim Paşa be-İbrahim-i Gülşeni" adlı oyun görüldü.

İlk roman örneği ise Yusuf Kâmil Paşa'nın Fénelon'dan çevirdiği "Télémaque"tı. Tanzimat sanatçıların gerçekleştirdikleri ilk yenilik nesir dilindeydi. Bu sanatçıların hemen hepsi sanatın amacının halkı eğitmek olduğunda birleşiyorlardı. Halkı eğitmekse halkın anlayabileceği bir dille yazmayı gerektiriyordu. Bu nedenle uzun, süslü cümleler yerine, noktalama işaretlerinin kullanıldığı düşünce cümlesine dayalı bir anlatım geliştirildi.

Şinasi, 1860'ta Agâh Efendi ile birlikte çıkardığı Tercümanı Ahval gazetesinin ilk sayısına yazdığı "Mukaddime"de dilde sadeleşmenin ölçüsünü ve amacını açıkladı. Şinasi'nin yanı sıra Namık Kemal, "Lisanı Osmani'nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir" başlıklı makalesinde, Ziya Paşa ise "Şiir ve İnşa" adlı yazısında divan edebiyatını öz ve biçim açısından eleştirdiler.

Temelde, Tanzimat şiiri, sanatın toplum için olduğu ilkesine dayanır. Böylece eski şiirin dünyasına bütünüyle karşıt bir düşünce ve eylem şiiri geliştirilir. Bu nedenle yeni bir ses, yeni bir söyleyişi arayan Tanzimat sanatçıları asıl yeniliği özde gerçekleştirirler. Tanzimat edebiyatının ikinci büyük kuşağı sayılan Recaizade Ekrem ve Abdülhak Hamit ise, toplumsal temalardan uzaklaştılar.

Mülkiye Mektebi ile Galatasaray Sultanisi edebiyat öğretmenliklerinde de bulunan Recaizade Ekrem, dönemin gençleri üzerinde şiirlerinden çok, edebiyat ve şiirle ilgili düşünceleriyle etkili oldu. Özellikle "Talimi Edebiyat", "Zemzeme", "Takdiri Elhan" adlı kitaplarında şiirin tek amacının güzellik olduğunu savundu. Şiir dilindeki devrimi asıl Abdülhak Hamit gerçekleştirdi.

Ondan önce, eski şiirin beyit anlayışı yerine anlam bütünlüğü anlayışı getirilmiş, ama yine de eski biçimlerden sıyrılınamamıştı. Abdülhak Hamit biçim tutsaklığını kırmakla kalmadı, çoğu kez dil kurallarına bile boşverdi. Ölüm düşüncesi, bireysel acılar, aşk ve tabiat, hepsinin üstünde de metafizik düşünüş, Hamit'in şiirlerinin belli başlı temaları arasındaydı. "Ölü", "Hacle", "Garam" gibi kitaplarındaki şiirleri yayımlandıklarında övgüyle karşılandı, döneminde "şairiazam" adı verilerek Batı etkisindeki yeni şiirin gerçek temsilcisi sayıldı.

Tanzimat döneminde Batı'ya açılışla birlikte, divan edebiyatında bulunmayan makale, anı, eleştiri, öykü, roman, tiyatro gibi türlerde ilk örnekler verildi. Makale, eleştiri türleri gazeteler aracılığıyla ve nesir dilinin oluşturulmasıyla gelişti. Öykü ve romandaysa öncülüğü çeviri yüklendi. Aslında roman sayılamayacak, daha çok öğretici ve felsefî bir nitelik taşıyan "Télémaque"tan sonra "Sefiller", "Robinson Cruzoe", "Monte Cristo", "Atala", "Pol ve Virjini" gibi romantik edebiyatın ürünleri birbiri ardınca çevrildi.

Aynı dönemde ilk roman örneklerini veren Şemsettin Sami, Namık Kemal ve Ahmet Mithat'ın da romantizmin etkisinde kaldıkları, ikinci kuşak romancıları olan Recaizade Ekrem, Samipaşazade Sezai ve Nabizade Nazım'ınsa gerçekçiliğe yöneldikleri görüldü. Bir edebiyat türü olarak ilk tiyatro ürünlerinin Tanzimat döneminde yazılması, bir sahne sanatı olan tiyatronun toplumu eğitmedeki rolüne bağlanabilir.

Fransa'da bulundukları yıllarda tiyatro sanatını tanıyan ve etki gücünü gören Tanzimat sanatçıları bu türün de ilk yerli örneklerini vermekte gecikmediler. Öykü ve roman dışında, hemen her türde ilk adımları atan Şinasi, ortaoyunu tiplerinden de yararlanarak Batı tiyatro tekniğinin uygulandığı ilk yerli oyun sayılan "Şair Evlenmesi"ni yazdı. Şinasi'den sonra Namık Kemal ve Abdülhak Hamit tiyatro türünü benimseyen ve bu türde en çok ürün veren yazarlar oldular.

Bu dönemde yalnız tiyatro ile uğraşan yazarlar Ali Haydar ve Direktör Ali Bey'di. Klasik trajediye uymak için manzum tiyatroyu deneyen Ali Haydar'ın yanı sıra Direktör Ali Bey komedileriyle tanındı. Dil ve tarih alanlarında verdiği "Şecerei Türki" ve "Lehçei Osmani" adlı yapıtlarıyla Türkçülük düşüncesinin öncülerinden olan Ahmet Vefik Paşa ise Moliére'den yaptığı çeviri ve uyarlamalarla Türk tiyatro edebiyatına katkıda bulunduğu gibi, Bursa'da valiyken kurduğu tiyatroyla Türk tiyatrosunun gelişiminde önemli bir rol oynadı.

MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.