Çocuğun Yaşamında Babanın Rolü ve Önemi
Özellikle okul öncesi yaştaki çocukların gelişiminde ailenin ve yakın çevrenin önemi, katkısı çok büyüktür. Gelişen toplum ve kadının onun içinde değişen durumu ile birlikte çocuğun hayatında etkili ebeveyn olma tartışmalarında babanın da 20. yüzyılın büyük bir bölümünde farklı algılanan rolü değişmeye uğramaya başlamıştır. Artık annelerin evin dışında çalışmaları ve doğumdan kısa bir süre sonrasında iş yaşamına geri dönmek zorunda kalmaları babaların çocuğun hayatında sadece "ekmek parası kazanan" kişi olmaktan daha başka sorumluluklar almasına, çocukla yakınlaşmasına ve çocuğu yetiştirme sorumluluğunu paylaşmasına neden olmakta. Bunun yanında boşanma sonucunda çocuğun velayetininin babada olduğu durumlar bizim toplumumuzda da görülmeye başlandı.
Babalar bugüne kadar daha çok çocuklarla oynamayı ya da zamanı eğlenceli bir biçimde paylaşmayı tercih ederler ya da anne tarafında çocuğun disiplinini sağlamak amacı ile sert ve öfkeli otorite olarak gösterilirlerken, şimdilerde çocuklarının banyosuna yardımcı olan, alt değiştirmeyi kadın işi diye redetmeyen babaların sayısı da artmakta.
Baba çocuk arasındaki paylaşımın artması araştırmalara göre hem çocuğun gelişimini hem de babanın benlik kavramını ve kendine güvenini olumlu etkiliyor. Bu paylaşım onların çocuklarına karşı daha gerçekçi ve yapay olmayan tutumlar benimsemelerine ve daha sevecen olmalarını sağlıyor.
Babanın çocuğun yaşamını etkin paylaşımı çocuğun analitik düşünce yapısını, zekasını, sözel becerisini ve akademik başarısını olumlu etkiliyor. Bunun yanında çocuk daha çok içsel odaklı kontrol geliştiriyor, daha olgun ve bağımsız davranışlar gösteriyor. Özellikle erkek çocuklar için cinsel kimlik modeli yani erkek olurken örnek alacağı kişi ile paylaşım içinde olmak çocuğun kendini dış dünya ile ilişkilerinde örneğin diğer erkek arkadaşlarının yanında da daha korunaklı ve güvende hissetmesine yardımcı olmaktadır.
Babanın çocuğun yaşamında yer almasının başka bir etkisi de anne ve çocuk arasında doğum öncesi anne karnında iken oluşup doğum sonrasında devam eden bağın bağımlılığa dönüşmesini engelleyebilmesidir. Böylece çocuk iki ebeveynden de sevgi, bakım ve ilgi görebilmekte ve her ikisi ile de sağlıklı bağlanma yaşayabilmektedir. Başka bir deyişle annenin eteklerine yapışan çocuk resmini oluşturma riski azalır. Çünkü çocuk artık sadece anneden yani tek bir kişiden besleneceğini düşünüp ona yapışmayacak ve onu kaybetmekten aşırı kaygı duymayacaktır.
Bazı durumlarda baba çocuğun yaşamında anneninkine benzer biçimde rol aldığında anne uzun süredir söz sahibi olduğu rolü başkası ile paylaşmış olmaktan dolayı kayıp hissedebilir.
Peki babalar çocuğun hayatında nasıl sorumluluklar almakta ve alabilirler?
Bizim ülkemizdeki araştırmalar babaların çocukları ile çok az iletişim kurdukları daha çok çocukla ileriye yönelik kararların alınmasında sorumluluk taşıdıkları saptanmıştır.
Babaların en önemsedikleri rol maddi bakımdan çocuğa bakabilmek, sevgi ve şefkat göstermek. En az önemsedikleri rolleri ise çocukla oynamak ve çocuğun günlük ihtiyaçlarını karşılamak.
Oysa bir babanın erkek modeli olarak çocukla oynayışı annenin oynayışından çok farklı olduğundan sağladığı katkı da oldukça farklıdır. Belki bedensel itişli kakışlı ve anneye göre çocuğun bir yanına bir şey olacak dedirtecek kadar sert ama yararlı.
Bir başka deyişle babanın çocuğun hayatının her noktasında anne kadar etkin olması özellikle iletişim içinde olması babanın çocuğa verebileceği en önemli katkı.
Babanın çocuğun hayatında sadece korkulan ve akşam gelince gün içinde yaptıklarından dolayı azar işiteceği bir figür olması yerine, çocuğun aile içinde ve dışında yaşadığı sıkıntıları paylaşabileceği, karşılaştığı sorunlarla ilgili çözüm önerilerini korkmadan sorabileceği, yardımını ve desteğini koşulsuz hissettiği bir ebeveyn olması çocuğun özgüvenini geliştiricidir. Sadece eleştiren veya cezalandıran, korkulan bir baba figürü, çocuğun babadan onay ve kabul görmeden büyümesine ve babayı ulaşılamayacak kadar mükemmel ve uzak olarak görmesine, genel anlamda kendinde yetersizlik ve becerisizlik duygusu geliştirerek yetişkin hayatına da yansımasına neden olur.
Ebeveynlerin bir yanlış düşünceleri de çocukların bebeklik dönemindeyken baba ile ilişki kurma ihtiyacında olmadığı, 3-4 yaş sonrasında ilişkinin gelişmesi gerektiği ile ilgilidir. Oysa tüm yapılan araştırma sonuçları bebeğin günlük bakımı yani alt değişimi, banyosu, doyurulması ve oyun oynanması, eğitimi ile babanın da ilgilenmesi durumunda hem ileriye dönük ilişkinin daha olumlu geliştiği görülmüştür. Bunun yanında anne çocuk ilişkisinin hem anne hem de çocuk açısından daha besleyici olduğu saptanmıştır.
Daha önce de kısaca üzerinde durduğumuz gibi baba çocuk ilişkisine annenin de destek ve izin vermesi önemlidir. Babayı küçük çocuk ile olan ilişkisinde becerememek ve yapamamakla suçlamaması, başka bir deyişle ona baba ya da ebeveyn olarak yetersiz ve çocukla yalnız başına kalamayacak durumda olduğunu hissettirmemesi, bunun yerine bu beraberliği desteklemesi baba çocuk ilişkisinin gelişmesi açısından gereklidir.
Bir çocuğun hayatında annenin ve babanın rolü farklıdır. Hiçbir ebeveyn bir diğerinin rolünü de taşıyabilecek güçte değildir. Her ebeveyn kendi sınırı içinde çocuğun benlik algısını ve özgüvenini oluşturmasında destek verir.