Arama


ßy HBK - avatarı
ßy HBK
Ziyaretçi
19 Şubat 2012       Mesaj #2
ßy HBK - avatarı
Ziyaretçi
Efsanelere göre, kent M.Ö. II.binin sonunda Mopsos ve Lakious tarafından kurulmuştur. Tarihçi Athenaiosun anlattığı efsaneye göre Lakious kendine bağlı bazı kabilelerle buraya gelmiş araziyi beğenmiş ve şehrin burada kurmaya karar vermiş. Fakat o sırada burada Kylabras isimli bir çoban yaşıyor ve sürülerini de burada otlatıyormuş. Lakious , o sıralarda para mefhumu olmadığı için çobandan araziye karşılık hububat veya balık teklif etmiş. Çoban kurutulmuş balığı tercih etmiş ve topraklardan sürüsünü alarak çekip gitmiş. Bu yüzden kuru balığı burada adak olarak kullanmak bir gelenek olmuş. Sonraki yüzyıllarda bu o kadar benimsenmiş ki ucuz bir adak için Phaselis adağı bir deyim olarak kalmış.

Strabon, Phaselisin üç limanı olduğunu, en büyüğünün ise yarımadanın güneyindeki olduğunu yazmaktadır. Kentin kuruluşu kesinlik kazanamamakla beraber tarihte ismi en erken Fenike ile Yunanistan arasında ticaret gemilerinin uğrak yeri olarak geçmektedir. Kent M.Ö.690 da zengin ormanlık bölgeye yakın oluşundan ötürü Rodosluların bir kolonisi olarak kurulmuştur. M.Ö.VII - VI.yy.larda geçimini denizden sağlamış ve ticaretle gelişmiştir. Batı Anadoluya Persler egemen olduğunda Phselis de bundan nasibini almıştır. Kent ilk sikkelerini M.Ö. V nci yy.da Pers standartlarına göre basmıştır.M.Ö. V.yy.a ait, bilinen en eski gümüş sikkelerinin üzerinde bir tarafında gemi diğer tarafında da bir yıldız bulunur.M.S. 3.yy. a kadar da sikke basımı devam eder. Büyük İskenderin Anadoluya gelişinde kent kapılarını ona açmıştır. İskenderin bu kentten nasıl faydalandığını Strabon şöyle anlatır:

... bundan sonra, önemli üç limanlı bir kent olan Phaselise ve bir göle gelinir. Bunun yukarısında, bir dağ olan Solyma ve dağlar arasındaki uzun geçitlerin yanında kurulmuş Termessos uzanır. Bu uzun geçidin içinden Milyasa dağı aşan bir boğaz vardır. Aleksandros (İskender) geçidi açmak istediği için Milyası yakıp yıktı. Phaselis yakınında deniz kenarında dağlar boyunca Aleksandrosun ordusunu geçirdiği uzun geçitler bulunur...


İskender Phaselislilere son derece iyi muamele etmiş,hatta Pamphlia kentlerinin elçilerini bile burada kabul etmiştir. İstenderin ölümünden sonra, diğer Lykia kentleri gibi M.Ö.309-197 arasında Ptoleimaiosluların yönetimine girmiştir. Apameia barışından sonra kentin idaresi Rhodoslulara verilmiştir. M.Ö. 160da kent özgürlüğüne kavuşur ve Lykia Birliğine katılır Bu arada kent bir müddet Olympos ile birlikte korsanlara yataklık etmiştir. Romanın bölgeye hakim olmasıyla, M.Ö. 42de Brutus kente gelmiş, bölgeyi korsanlardan temizlemiş ve böylece Roma hakimiyeti başlamıştır. Bundan sonra kentte büyük bir gelişim olmuştur. İmparator Hadrianus M.S.129da Phaselise gelmiş,kentliler de kendi olanaklarıyla yaptıkları imparatorun heykelleriyle her tarafı donatmışlardır. Ayrıca İmparatorun gemisinin yanaşacağı limanın yoluna da anıtsal bir kapı inşa etmişlerdir.

Bizans döneminde kent önemli bir piskoposluk merkezi olmuşsa da M.S. III.yy.da elverişli limanlarından ötürü korsan baskınları yeniden başlamıştır. Bunun yanı sıra Arap akınlarında da zarar gören kent M.S.IX.yy.da terkedilmiştir. Bu Lykia kentinde ticaret her şeye egemendir. Antik dünyada burada yetişen yaban gülleri ve ondan yapılan parfüm çok beğenilirdi. Tüccar olan halkı sırf işleri bozulmasın diye Pers istilasında bile onlara yataklık etmişlerdir. Zaten sikkelerindeki gemi ticareti,balık ise kuruluş efsanesini simgeler. Kent insanlarının devrinde pek makbul sayılmadığını Athenaus anlatmaktadır. Hatta devrin tanınmış müzisyenlerinden Statonikos bir içki meclisinde, kendisine yöneltilen dünyadaki aşağılık insanların kimler olduğu sorusunu şöyle yanıtlamış:

Pamphylialıların en aşağılık insanları Phaselisliler, tüm dünyanın en aşağılık insanları ise Sidelilerdir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.