Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Şubat 2012       Mesaj #38
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GÜZEL SANAT VE TOPLUM

"Sanatsız kalan bir toplumun
hayat damarlarından biri kopmuş demektir."
M.Kemal ATATÜRK

Doç. Ahmet ATAN
Toplumları “Güzel’e ve Güzel Sanatlara “ zorlayan pek çok nedenler vardır. Yalnız bu tek başına ekonomik faktörle açıklanamaz. Ekonomi, bilim, felsefe, politika gibi disiplinler önemli birer faktördürler ama yaşamın sadece birer bölümleridir. Sağlıktan sanata, ekonomiden eğitime hemen her alan Güzel’den payını almalıdır.
Sanatın, kendinden kaynaklanan özel niteliğinden dolayı, toplumun sosyal değişim ve gelişim sürecinde sanat, diğer tüm atılımlardan daha önce etkileşime uğradığı gözlenmektedir. Tarih boyunca Güzel ve Güzel Sanatlar’ın toplum içerisinde özel bir yeri olmuş, bir anlamda sosyal gelişimin ya da değişimin aynası olmuştur. Toplumsal gelişimin boyutu ile Güzel’e olan gereksinim arasında doğal bir uyum vardır.

Eğitimi; insanı, bedensel, zihinsel, duygusal ve entelektüel yönden geliştirme, bir ilişkiler ağı ortamında toplumsallaştırma, milli kültür ve evrensel değerlerle donatma ve etkin bir yaşam sürmesini sağlayacak bilgi ve beceriler kazandırma çabalarının toplamı" olarak tanımlayabiliriz.

Eğitimi başka bir tanımla ise ; özgür düşünceyi kısıtlayan ve körelten, egemenler tarafından belirlenmiş olan doğruları zoraki bir yaptırımla geniş halk yığınlarına dayatan bir araç olarak da tanımlayabiliriz.

Yani nasıl baktığımız çok önemlidir. Biz çoğu zaman eğitim getirdikleriyle ilgileniriz. Çünkü temel olarak kazançlarımız odaklı düşünürüz. Bir diploma neler getirir düşünürüz. Bulmaca, bilgi yarışmalarında kazanmak haz verir. Ve kazançlarımızı birçoğunu eğitimle açıklarız. Birçok hastalığın sebebinin eğitimle bulunduğunu , çözümlerinin eğitimle olduğunu sanarız. Teknolojinin getirdiklerinin hayatımızı kolaylaştırdığını, daha refahlı milletler yarattığına inanırız. Bu tespite ulaşmamız zor olmaz. Çünkü Amerika, İngiltere,Japonya gibi ülkelerden gelen duyumlarımızla Sierra Leone,Tanzanya, Malawi ve Etyopya gibi ülkelerden gelen duyumlarımızı karşılaştırırız. Bir taraftan buluş haberleri gelirken diğer taraftan savaş haberleri alınır. Bir tarafta insanların mutluluk imareleri alınırken diğer taraftan yaşama mücadeleleri gözlemlenir.

Oysa madalyonun başka bir yüzü de vardır. Bugün inanılmaz büyük paralar kazanan yine o eğitimli insanların ilaç şirketleri laboratuar da virüs üretmekte ve milyonlarca insanın ölümüne yol açmakta .. bugün yine o eğitimli insanlar,insanları daha hızlı,daha kolay öldürmek için nükleer bombalar üretmekte.. bugün yine o eğitimli insanların petrol şirketleri daha fazla kazanmak için insanların yaşamlarını hiçe saymakta..bugün yine o eğitimli insanların altın,elmas şirketleri yüz binlerce insanın ölümüne yol açmakta ve sadece daha fazla kazanç için (kanlı elmas filmi iyi bir örnek) . Bunları saymakla bitmez sanırım.. yakın çevremizde de minyatürlerini görmekteyiz bu örneklerin.

Eğitime başka bir eksi bakışı da ünlü düşünür ivan illich alıntısı ile sunmak istiyorum.

Ivan Illich, Okulsuz Toplum adlı eserinde okulun sadece çocuklara sosyal statüsünü öğretmeyi ve ona uymayı sağlayan bir araçtan başka bir şey olmadığını savunur. İllich'e göre okullar sadece egemen sınıfın baskı araçlarıdırlar ve özgür iradeyi egemen kılmak için mutlaka kapatılmaları gerekir.
Resmi Okullar, Amerika ve Avrupa başta olmak üzere kişiliksiz, kimliksiz ve tekdüze bir toplum oluşturmanın lokomotifi olmuştur. Modern eğitim endüstrisinin en büyük başarısı düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen ve hikmeti yitirmiş bir toplum oluşturmak olmuştur.
Bugün bütün dünyada; Mc Donalds'a gidiliyor, Coca Cola içiliyor, Blue Jean giyiliyor, Harry Potter okunup, Matrix seyrediliyor. Demek ki, İvan İllich haklı.