Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ekim 2006       Mesaj #119
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
seni düşünürken nasıl da parçalanır yüreğim, nasıl da gidip gelirim geceye...

seni düşünürken, sevginin diğer yansımaları gözlerimi aydınlatır... beklerim!
nasıl da pır pır eder kalbimden arta kalanlar... ben hiç gündüz görmemiştim seni sevene kadar.
ufacık sevgicikler içinde kaldığımı bilirim sadece...
bir yürek düşün ki, senin olmadığın iklimlerde hep üşüyor, hep kış var ona.
gelmeni bekleyen o kadar bahar , o kadar ben var ki sana müptela... ve aşığım!
seni düşünürken parça parça oluyor bedenim, özlem ve susuzluğun en çok hissettiklerim...
düşmüyor gözümden hayalin, dilimden ismin, yüreğimde engin dalgaların çırpınmakta...
diyemem gönlümde aşkım saklanmakta... susarım!

seni düşünürken, bir tufan yaşarım içimde belirsiz, belirsiz saatlerde kaybolurum ortadan...
"seviyorum seni ey imkansız kadın!" diyemediğim için ne kadar da pişmanım şimdi...
"keşke" ve "ne yazık ki" diyebilmek ne kadar da utanç verici anılarda...
anılarda kalmış dört beş sayfalık aşk şiirleri var sadece hafızamda... ve hafızam yokluğunla bulanmakta.
bu uzattığım sanma ellerimdir benim. onlar sadece hayata tutunmakta. ne yakınlar yakın bana. ne sensiz bir ümit var uzaklarda. bil ki, her cadde, her tebessüm ve her gün bana tuzaklarla...

seni düşünürken parçalandı bir adam, bir adam yüreğini kaybetti sensiz, bir adam gözlerini kıskandı ve göz yaşlarını sakladı uzaklarda...
bir adam, "adam gibi adam" olamamanın sancısıyla ve aşık gibi insan veya ötesi...

seni düşünürken nasıl da parçalanır yüreğim, nasıl da gidip gelirim geceye...

maskeliduygular 4280173 md

Daha önce "yalnızlığın fotoğrafı" diye ilan etmiştim ya bu fotoğrafı. Yanılmışım meğer. Meğer bu fotoğraftaki hiçbir şey yalnız değilmiş SUZİNAZ. Bugün bir kere daha dikkatli dikkatli baktım. Yok, hayır değil. Bu değil, "yalnızlığın resmi". Ben yine üzgün, ben yine rakipsiz yalnızlık konusunda SUZİNAZ. Belki kendime ilan etmiştim onu da arkadaş, böylece ikimiz olacaktık. İki yalnız olarak anılacaktık. Olmadı be SUZİNAZ, olamadı. Şu TAŞ bank kadar olamadım. Güneşi var, denizi var, kendi gibi taş kaldırım. Ben kendimi şanslı sanırdım. Bende de senden hatıralar... Ellerim şaşkın şu anda. Her zaman çabucak bulduğum harfler nerelere gidiyor şaşkınlıktan! Her zaman kelimelerden kaçarken ben, şimdi iki heceye MUHTAÇ bekliyor. Yine başaramadım SUZİNAZ, yine büründüm siyah elbiseme. Yine kaçıyorum, sevmiyorum yağmurları. Yine gördükçe rahatsız oluyorum seni hatırlatanları. Bir taş bank bile benden mesutsa, bir taş bank bile bu kadar arkadaşla çevrili ise... Sen bu işe ne dersin ey SUZİNAZ!? Doğan güneş, batan güneş, uçan bir kuş, solan güller, biten günler, geçen dünler... Ne dersin bu işe?... Hayat bu sanırım SUZİNAZ!... Cevabını bekliyorum... SEN DE YAZ!
Son düzenleyen Blue Blood; 10 Ekim 2006 14:32 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi