Arama


Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
12 Mart 2012       Mesaj #36
Avatarı yok
Yasaklı
Doğalgaz ve Kükürtle Beslenen Midyeler

Teksas Üniversitesinde J. M. Brooks ve meslektaşları, Meksika Körfezi’nde 250 km açıkta, 600-700 metre derinlikte tabii bir gaz olan metandan enerji elde etme özelliğine sahip bir midye türü keşfettiler. Bu midyeler metanın suya karıştığı deniz dibindeki hidrokarbon sızıntıları civarında yaşamaktaydı. Midyelerin bu garip yiyecekle beslenmeleri, solungaçlarında yaşayan bir tür bakterinin metanı sudan alıp ayrıştırarak enerji ve gıda ihtiva eden organik karbon bileşikleri üretmesi esasına dayanıyordu. Midyeler ve ev sahipliğini yaptıkları bakteriler, bir organizma ile bir bakteri arasındaki simbiyozun ilk örneği idi.

Midyelerin istifade ettikleri hidrokarbon sızıntı kaynakları, Meksika Körfezi ve Kaliforniya kıyısı açıklarında bol miktarda bulunabiliyordu. Kimi araştırmacılar, bu tür kaynakların gelecekte enerji ve yiyecek üretiminde kullanılabileceğini ileri sürmektedirler.

Araştırmacılara göre, midyeler sadece solungaçlarındaki hücrelerde olmak üzere büyük miktarda metan tüketmekteydiler. Bunun nedenini öğrenmek için midyelerin solungaçlarını elektron mikroskobu altında incelediklerinde, hücreler içindeki boşluklarda çok sayıda yuvarlak yapılı bakteriler olduğunu gördüler. Bu bakteriler “methanotroph” isminde, metan ile beslenen, kendi halinde yaşayan, bakterininkine benzer zarlara sahiptiler. Bakteriler, su içinde çözünmüş halde bulunan metanı kolayca alabilecekleri şekilde, solungaç yüzeyine yakın duruyorlardı. Bu midye-bakteri ortak yaşamından midye, ihtiyacı olan organik karbon bileşiklerini sağlamaktadır. Güneş ışığı, okyanusların derinlerine nüfuz edemediğinden, derin sulardaki canlılar için enerji temininin temelini fotosentez teşkil etmez. Mikrobiyolog Holger Jannasch’a göre fotosentezin mümkün olmadığı derinliklerde canlılar, gıdalarını kemosentez yoluyla temin edebilirler.

Kükürt Ile Beslenen Canlılar

Dipteki hidrotermal çatlaklardan çıkan kükürt, metandan daha önemli bir enerji kaynağıdır. Sıcak suyun yerkabuğundan dışarı fışkırdığı hidrotermal çatlaklarda büyük miktarlarda kükürtlü gazlar bulunur ve bazı bakteriler hidrojen sülfür ve thiosülfat’ı enerji elde etmede kullanırlar. Dev istiridyeler ve sindirim sistemi bulunmayan uzun yuvarlak solucanlar gibi, kompleks yapılı organizmalar da, kükürdü çözebilir ve kendi vücutlarında yaşayan simbiyozların yardımıyla kükürtten istifade edebilirler. Mesela mavi midye thiosülfat, yuvarlak solucan ise hidrojen sülfür tüketir. Solucanlar, çatlak ağzının hemen yakınında hidrojen sülfür’ün bol miktarda bulunduğu bölgelerde yaşarlar. Aslında, canlıların tükettiği maddelerdeki bu farklılık çatlak civarında yaşadıkları bölge ile yakından alakalıdır.

Kompleks yapılı canlılar, ihtiyaçları olan karbonu, etraflarındaki suda bulunan kemosentetik bakterileri filtre ederek sağlarlar. Fakat canlıların büyük bir kısmı (Jannasch’a göre yaklaşık % 90’ı) daha avantajlı bir özelliğe sahiptirler. Bunların ihtiyacı olan karbon bileşiklerini üreten bakteriler, kendi vücudunda mevcuttur ve böylece yiyeceklerini yakalamaya çalışmak mecburiyetinde kalmazlar.


Kaynak:New Scientist (Mart 1990)