Arama

Medya Haber - Tek Mesaj #1773

byseus - avatarı
byseus
Kayıtlı Üye
2 Nisan 2012       Mesaj #1773
byseus - avatarı
Kayıtlı Üye
Erdoğan'ın sosyologları kıskandıran konuşması

'Modern şehirler insanı ötelediği gibi aileyi de öteleyen hatta aileyi hedef alan bir anlayışla yükseliyor.'

esh976


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen 'Yerel Yönetimler ve Aile' sempozyumunda bir konuşma yaptı.

Şehirleşme ve aile kavramları üzerinde dikkat çekici analizler yapan Erdoğan konuşmasının başında ekonomideki büyüme rakamlarına işaret etti.

Erdoğan'ın konuşmasındaki kent sosyolojisi ile ilgili tespitleri, sosyologları kıskandıracak boyuttaydı. Tarih, mitoloji ve modernite kavramları ekseninde şekillendirdiği konuşmasındaki anektodlar ise oldukça dikkat çekiciydi.

*Tarihte İstanbul'da öyle sokaklar vardı ki evlerin cumbalarındaki çiçeklerin bile bir anlamı vardı. Evinde hasta olanın cumbasında sarı çiçek vardır ki sokakta gürültü yapılmasın.

*Eski çağlarda bazı savaşçı kabilelerin şehirlere girmemeyi tercih ettiklerini biliyoruz. Çünkü şehrin insan ruhunu değiştirdiğine inanıyorlardı. Onun için şehirleri yakıp yıkıyorlar kitapları kütüphaneleri yakıyorlardı.

*Artık insanlar için değil arabalar için kentler inşaa ediliyor.. Yani insan şehre hükmetmiyor; modern şehirler insana hükmediyor hapsediyor.
İşte Erdoğan'ın aile sempozyumundaki o sosyolojik tespitleri:

ÇİN'DEN SONRA DÜNYA İKİNCİSİ OLDU

Önemli bir müjdeyi sizinle paylaşmak istiyorum. TÜİK 2011 yılı büyüme rakamını açıkladı. Son çeyrekte yüzde 5.2 büyüme kaydettik. Ekonomimiz 2011'in tamamında yüzde 8.5 büyümüş oldu. Bu şu demektir; Çin'den sonra dünyada ikinci olduk..

Gayri Safi Yurt İçi Hasıla oranında da Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştırdık. Siyaset hizmet üretme sanatıdır laf üretme sanatı değil.. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla rakamını 2002 yılına göre 3 kat daha fazla artırdık.

YİNE 3 ÇOCUK İSTEDİ

Birileri 'Nüfusumuz azaldı' deyip 'Milli gelirim arttı' der. Ama bizim nüfusumuz da milli gelirimiz de artıyor. Başarı doğru orantılı olacak. Bizde nüfus da milli gelir de arttı. Şu anda nüfusumuz 75 milyona ulaştı. Daha da artacak. En az 3 çocuk sahibi olacağız. Hiç korkmayın kim ne derse desin doğan her çocuk rıskıyla beraber gelir. Diğerleri sadece muhasebat tutanaklarıyla kendilerini oyalarlar.. Avrupa'da ekonominin yaşadığı sorun had safhaya ulaşırken bu büyüme oranlarının ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

BAZI KABİLELER, ŞEHİRLERİN İNSAN RUHUNU ÖLDÜRDÜĞÜNE İNANIRDI

Eski çağlarda bazı savaşçı kabilelerin şehirlere girmemeyi tercih ettiklerini biliyoruz. Çünkü şehrin insan ruhunu değiştirdiğine inanıyorlardı. Onun için şehirleri yakıp yıkıyorlar, kitapları kütüphaneleri yakıyorlardı. Biz insanın şehirleştirildiği bir medeniyetten değil insanın şehri insanlaştırdığı bir medeniyetten bahsediyoruz. İnsanı yutan değil insanı yücelten bir mimari tarzla karşılaşırsınız. Bunu Mekke'de Konya'da Bursa'da İstanbul'da gördüğümüz gibi eski Kiev'de de görürüz. Rastgele yapılaşma gerçekleştirilmemiştir.

O CUMBAYA KONAN ÇİÇEKLERİN BİR ANLAMI VARDI

Evlerin cumbaları hatta o cumbalara konulan çiçekler hep insanı merkeze alan bir anlayışla inşaa edilmiştir. Ne zaman ki kendi tarihimize sırt çevrilmiştir işte o zaman şehirler bozulmuş hem de şehirde insan yıpranmaya başlamıştır. Artık insanlar için değil arabalar için kentler inşaa edilmiştir. Pek çok hassasiyet kaybedilmiştir.

Tarihte İstanbul'da öyle sokaklar vardı ki evlerin cumbalarındaki çiçeklerin bir anlamı vardı. Evinde hasta olanın cumbasında sarı çiçek vardır ki sokakta gürültü yapılmasın. Bugün ise sokaklara arabalar giriyor ve günün her saatinde kornalara basılıyor. Ben şehir tasavvurumuzun sadece nostalji olarak kalmasının kültürümüze ve medeniyetimize bir haksızlık olduğu inancındayım.

İNSAN MERKEZLİ ŞEHİRLER YAPABİLMELİYİZ

Oradaki felsefeyi unutmamak ve yeni inşaa edilen yapılarda bu noktalarda insan merkezli şehirler inşaa etmek zorundayız. En azından AK Partili belediyeler bunu başarmak zorundadır. Modern şehirler insanı ötelediği gibi aileyi de öteleyen hatta aileyi hedef alan bir anlayışla yükseliyor. Yani insan şehre hükmetmiyor; modern şehirler insana hükmediyor hapsediyor. İşte bunu tersine çevirecek bir tarzı hakim kılmak zorundayız. Aile toplumun da geleceğin de nüvesidir. Ailenin olmadığı bir toplumun istikbale umutla bakması asla ve asla mümkün değildir. Hoşgörünün kaynağı ailedir. Vatanseverliğin kaynağı ailedir. Demokrasinin kaynağı da ailedir. Toplumu bir arada tutan en büyük tuğladır. Aile AK Parti'nin siyaset anlayışının merkezinde yer alan bir kuruluştur. Her şeyden önce aile düşünülmüş ve gözetilmiştir.

AİLEYİ DİKKATE ALAN BELEDİYECİLİK YAPMALIYIZ

Sosyal belediyecilikte aileyi dikkate alan belediyecilik yapmalıyız. Biz belediyeciliği sadece çöp toplayan ve park yapan bir şey olarak görmüyoruz. Belediyeler sanatı, sporu destekleyecek. Benim belediye başkanım gidecek icabında kapı kapı kulağını kabartacak. Soruşturacak durumu nedir ne değildir?

ŞİMDİ O BİNALARI YIKACAĞIZ

Süleymaniye'nin penceresinden bakan çocukla gecekondu penceresinde bakan çocuğun gelecek tasavvuru aynı değildir. Bizler tarihi dokunun kuşatıldığı yeşilin katledildiği şehirler emanet aldık. Ustalık dönemine girerken çevre ve şehircilik bakanlığını sadece bunun için kurduk. Şimdi o binaları yıkacağız. Bizim işimizi kolaylaştırın. Biz sizi sokakta bırakmayız. Biz sizin yavrularınızın ayaklarının toprağa basacağı parklar yapalım. Biz çocukluğumuzu yaşadık ama şimdiki çocuklar yaşamadı. Yeri geldi toprağın içinde yoğrulduk. Büyükşehirlerde böyle bir imkan yok. İnşallah çocuklarımıza arzuladığımız şehirler emanet edeceğiz. Güvenli yeşille bezenmiş şehirler emanet edeceğiz. Hiç kuşkusuz belediyelerimize büyük sorumluluk düşüyor. Öncelikle her belediye başkanımızın böyle bir vizyona sahip olması gerekir. Bu tasavvuru gerçeğe döüştürecek atılımın içinde olmalıyız..

Şehirlerin ailelere değil ailelerin şehirlere hükmettiği bir kent kültürünü hayata geçirmeliyiz..

Kaynak:Ensonhaber
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.