Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Tek Mesaj #10702

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10702
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sisli bir akşamda ölümcül metaforlar


sonra karanlık bir varoşa çıktı yolum.
avucunu açmış dilenciler gördüm,orda
bir korsan gibi yamalıydı kiminin tek gözleri..
bir bacağı bir kolu eksikti kimininkisi..
kiminin yüzlerinde o umutsuz bekleyişlerin açtığı acı yarıkları..
çilelerin çizdiği kimi derin kim sığ ;yaşanmışlık çizgileri..
felaketin zikzaklı çizgileriyle dolu yüzlerdi bunlar..
çıkarıp uzatmak istedim..
cebimdeki tüm meteliği..
bir kolumu,bir bacağımı
gözlerimden birini..
umutsuza umutlarımı,
gözüyaşlıya sevincimi
bölüşüp paylaşmak istedim..
ya o yarıklar.
acının açtığı o çukurcukları..
onları nasıl doldurabilirdim ki..
onlar içidolmayan tek boşluklarıyıdı o ümitsiz hayatların..
yüzlerindeki mührü,tenlerindeki rengiydi yoksulluğun..
sevgileri vardı ama cinsiyetsizdi.
bir kadını organları için değil şefkatle severlerdi.
ana ,bacı,oğul gibi..

sonra bir köprüden geçtim..iki kıtayı,iki medeniyeti,
iki kavuşmaz sevgiliyi
birbirinden ayıran fakat birbirine bağlıyan bir köprüydü bu..
tıpkı fabrikatör kızıyla
varoş delikanlısının bir mutlu sona asla ulaşmayacak aşkı gibi..
her şey toz pembeydi orda..rengarek ışıklar..şatafatlı saraylar
gösterişin albenisiyle donanmış bir yaşamın altuni hüzmeleri..
uzaktan baktım..geçip gittim yanlarından..
dalmadan hiç bir hülyaya..geçip gittim..
içlerindeki samimiyetsizliği yüzlerindeki öykülerde okudum..
bu nasıl gülüştür..her kahkahada
-ben yalancı bir sevincim- diyen sevinçlerle doluydu caddeler.
herkes birbirinin rağmınaydı..arada bir tilkilerde gördüm..
yarasalar için yuvalar bile vardı..
fakat bu yarasaların kanatları hep kanlı olurdu.
iyi alırlardı kokusunu midelerine girecek yemin..
bazıları küçüktü henüz ilk deneyiminde düşüp ölürlerdi.
kimi ağlardı onlara..
köprünün öte yakasından..
kimi paylarına düşecek olan rantın çoğalışına sevinirlerdi..
fakat çoğunun karanlık bir yüzü vardı..
çoğunun babası kardeşi öte yakadandı..bu dünyanın korkulu rüyalarıydı onlar..
belkide olmalıydı onlar..olmasalar o köprüler çoktan yıkılırdı..
bazıları kaniçiciydi bunların..
öyle olurduki..kazara kendi kanlarından birini bile acımasızca yokedebilirdi..
alışkanlıklarının esiriydi artık onlar..
kuralsızlığın ve zorbalığın sarhoşluğu gözlerinin akına kan lekeleri bırakmıştı..
hiçbiri mutlu değildi..ne şatafatın ortasında dansedenler..
ne de onların bir gece vakti sarhoşken sokaklarına
savunmasızca dalmasını bekleyen o yarasalar...

sonra bir patikadan geçtim..
envai çeşiit kuşların ötüştüğü güzel bir ormana çıktı yolum.
kimse kimsenin umurunda değildi..
kimsenin mide telaşesi yoktu orda..
aç oldukları çoğu zaman akıllarına bile gelmezdi..
her biri bir ağaç dibinde oturan yalnız insanlar..
kimi resim çiziyordu..kimi bişeyler yazıyordu..
kimi durmadan okuduğu kitabın sayfalarını çeviriyordu.
bazıları garip hareketler yapıyorlardı..
ruhsal şeylerdi galiba..
ötede birileriyle konuşuyorlardı sanki ..
namaz kılanlarda gördüm.
kendini bir çarmıha gerip acıyla inleyenlerde..
acı çekmeyi nedense seviyorlardı bir kaçı..
hepsinin ortak bir yanı vardı..
bakışları oldukça derindi ve midelerini unutmuşlardı..
her biri bir ruhtu sanki..
baktığında insanı soyut bir dünyanın derin kıyılarına götüren tarafları vardı her birinin..
her birini teker teker izledim uzunca..kimini resimledim..kimini yazdım..
hiçbirine görünmeden..sonra bu bu ormanı sevdiğimi anladım..
burası emin bir dünyaydı..gidip bir ağaç kovuğunu ev edindim kendime..
burası benim yurdumdu..ve sonsuza dek bende onlar gibi yaşayıp gittim..
bir ara ölmüşüm...ama bu ne zamandı hiç hatırlayamadım...
hatırladığım tek şey adını bilmediğim bir kuşun o güzel ötüşüydü..
bu ötüşü bir daha hiçbir yerde duymadım..