Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #1718
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SONUMU SONBAHAR’A ULAYAN


Seyirsiz yolların seyyahlığına adadım koca bir hiçliği. Bakışlarım bir ölüm harfsizliğine paralel. Yan yana dizilmiş kitap aralarına sıkıştırılmış düşlerim. Sevdayı acıya bulayıp enjekte etmişler hayallerime. Doz aşımı hüzün çalmış hayat kapımın musallaya bakan yüzünü. Sonumu bahar kılan ve sonbaharların ardına beni sebepsizce atan sen, hangi dikiş tutmaz vaatlerin sığınağındasın? Günaşırı gitmeleri mi dolarsın boynuna? Ben hep kalmış saysam da seni…
Elimde dolu dolu yaşanamamış bir ömrün kırıntıları, yarım kalmış hikâyelerin tozlu satırları… Çileyle büyüttüğüm siluetlerime vur emri çıkaranlara ne demeli? Dilim sağır, kulağım âmâ mı olmalı ters bir sevdayı düz bir surette anlamak için? Ey diline lisansızlığımı gömdüğüm aşkın vurgun yanları! Telâffuzu meçhul bir söylemdir suskum. Çengelli iğnelerde biriktirdim sayfalar dolusu yazıyı. Geceme aydınlık hükmünde yangınlarımı uladım. Sonumu bahar, sonumu sonbahar eyleyen can! Sonumu sonbahara ulayan!.. Dilsizliğim, elini eteğini çekti vuslat teranelerinden. Saatleri ömrümden götürmüşlüğünü ispat eden sese inat, daha yazmalı diyorum. Gitmeyi becerdiğini zannedip kalana yazmalı…
Dudağımda düşlerimden biriken bir şarkı… Hüznüme yeni adlar ekliyorum. Sınırsız bir mevsimden sınırlara yürüyorum. Yaslı masallar devşiriyorum kendi yaslarımı sineye çekmek için. Tüm kötülüklerden sakındığım gözbebeklerimi koyuyorum ortaya. Yüreğimi avuçlarına bırakıyorum. Şimdi gitsen ne fark eder ki?
Zaman ilerliyor… Kapımı açtığım o bildik mevsim; güz… Güzden payıma düşen eksik bir yüz…
Biz adına kurulabilecek cümleleri tek başıma üstleniyorum. Sen gittiğini mi zannediyorsun? Ben seni yanı başımda hissediyorum. Gitmenin halüsülasyonudur belki benim için. Ya da içime hapsettiğim sayfalar dolusu ümitten oluşan tozpembe bir sanrı…
Ne çok düş biriktirmişim ellerimde. Şimdi neye el uzatsam düş bulaştırıyorum. Bir yanı sana vuruyor gölgelerimin. Her yanı sana çarpıyor kalemimin.
Dilsiz kalemimle paradokslarımı asıyorum. Acılardan acı beğeniyorum kendime. En beğendiğim acının kısa adı; aşk… Oysa sevda dolu cümlelerden acı ayıklamaktı önüme sunulan. Ahh hayat! Alnıma düştün yine olumsuz mesaileri.
Kalbimin ölüme susamışlığı diyorum, adımı yalnızlığa kazıyan sezgiye. Kalbimin ölüme doymayışı… Kaç defa oldu son nefesini vereli ve kaç defa ‘yeniden ölüm’ dedi. Sana, bu yollara yarım düşmek yok yüreğim. Öl öl bitmezsin. Ölmekle tükenmezsin. İlk ölmek kabullenmektir sevdaya adanan son nefesleri…
Ölümlerimi senin için biriktirdim. Al! Hisseme bir ölüm bırak sadece. Ölünce geri dönülmezinden… ‘Bir daha’ denilmezinden…
Sevdaya susmamdır ölüm yâr. Susup susup, tekrar kanarcasına suskunluğu denememdir.
Yâr bu bir komplodur kendime. Kendimi kendimden, kendimi kentimden, kendimi senden ayırt etmek adına…