Arama

Müşfik Kenter - Tek Mesaj #1

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Ekim 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Müşfik Kenter (1932 - 2012)
" 1932 İstanbul doğumluyum. 1955 yılında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü'nü bitirdikten sonra Devlet Tiyatrosu'nda çalışmaya başladım. Ancak 1959 yılına kadar sürdü, ablam Yıldız Kenter'le birlikte istifa ederek İstanbul'a geldik. Bir süre Karaca, Site ve Dormen tiyatrolarında bağımsız olarak çalışmaları sürdürdük. 1962 yılında ablam Yıldız ve Şükran Güngör'le birlikte Kent Oyuncuları'nı kurduk. Ancak çalışmalarımızı
Site, Karaca ve Dormen tiyatrolarında sürdürdük. 1968 yılının sonlarına doğru, Harbiye'de yaptırılan Kenter Tiyatrosu'na geçtik."
Ad:  Muşfik_Kenter.jpg
Gösterim: 337
Boyut:  13.9 KB

Müşfik Kenter 1947’de Ankara Devlet Tiyatrosu Çocuk bölümünde tiyatroya başladı. 1950 yılında Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne girdi ve 1955 yılında yüksek derece ile bitirdi. Aynı yıl Ankara Devlet tiyatrosu’na girdi, 1959 yılına kadar burada çalıştı. 1959 yılında İstanbul’a gidip, kardeşi Yıldız Kenter’le Karaca Tiyatrosu’nda Muhsin Ertuğrul ile birlikte çalıştı.

1960 – 61 yılları arasında Site Tiyatrosu’nu kurdular. Müşfik Kenter İngiliz Kültür Heyeti ve Rockefeller’den burslar alarak Amerika ve İngiltere’de tiyatro araştırmaları yaptı ve incelemelerde bulundu. İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya, Yugoslavya, Kıbrıs gibi bir çok ülkede oyunlar sergiledi. Yüzün üzerinde oyun sergiledi ve yönetti. Bir çok Türk yazarının oyunlarının yanı sıra, Shakespeare, Çehov, Gorki, Brecht, Ionesco, Pinter, Albee, Arthur Miller gibi yazarların oyunlarını sahneledi ve oynadı. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan emekli olduktan sonra, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Başkanlığı'nı ve Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği'ni sürdüren Müşfik Kenter bu günlerde İstanbul’da "Nasrettin Hoca Bir Gün" adlı oyunu oynuyor. Bu büyük buluşma Kenter’in profesyonel tiyatro yaşamının 50. yılına rastlıyor.

Müşfik Kenter'den..
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok, "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"...
Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar...
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi ...
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?...
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?....
Ya da Geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını.
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında ?...
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?..
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?