Arama


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
20 Ekim 2006       Mesaj #1727
arwen - avatarı
Ziyaretçi
www antoloji com 494169 409


MAVİ VE KIRMIZI O


dünyaya geldiğinde maviydi.. berrak duru mavi...annesi mavi mavi gülümserdi..o kırmızı kırmızı ağlarken.. annesi mavi mavi öper, okşar, üzülür, susturmaya çalışırdı...beş altı yaşlarında siyah kıvırcık saçlı.. elma yanaklı..zeytin gözlü.. muzur bakışlı..yaramaz bir maviydi o...hatırladığı yaramazlıkları ile annesini hep çok sinirlendirmesiydi...hatırladığı karlı dağlar..buz gibi akan berrak dereler..elma ağaçları...akşam üstü ineklerin dağlardan inişini seyretmek..heyecanla aşşağıya zeynep ninesinin yanına koşup ineği sağmasına yardım etmek.. bunu eline yüzüne bulaştırıp azar işitmek...hatırladığı..mavi ve kırmızı kuşunun bir sabah uyandığında ölmüş olduğunu görmek.. feryat figan ağlayıp ona cenaze merasimi düzenlemek..hatırladığı dut ağaçlarının en tepesinde gezmek ve aşşağı düşer korkusuyla annesinden bir temiz dayak yemek ve ceza olarak köyün ana okuluna götürülmesi...her defasında ana okulundan kaçış ve yılmadan tekrar,tekrar ana okuluna götüren babası... tüm sevecen tavırları ile okulda tutmaya çalışan öğretmenlerini atlatıp yine o dut ağacının tepesinde bulması kendini....tekrarlanan bu inatçılığı yüzünden her defasında annesinden yediği terlikler....hatırladığı akşam karlı dağların ay ışığında oluşturduğu tablo.. gök yüzündeki yıldız kümesi,saman yolu ve her defasında en iri en parlak yıldızın kendisi olduğunu sevinçle söylemesi... yüzünü okşayan buz gibi hava eşliğinde kulağındaki büyüleyici puhu kuşunun sesi...hatırladığı iki ay tatilini geçirdiği yayladan ağlıyarak ayrılması her defasında...hatırladığı artık onbeş yaşında siyah beline kadar uzanan kıvırcık saçları.. zeytin gözleri.. beyaz teninde o çocuksu duran kırmızı yanakları...pembe ve maviyi sevişi..okulda ders dinlemeyip yırttığı defter sayfalarına sürekli resim yapması..ana okulundan gelen ve hastalık boyutunda olan resim yapma tutkusu zaman zaman hocalarıyla takışmasına...annesinin okula çağrılmasına ve azar işitmesine neden olması...ama yılmadan bu tutkusunu devam ettirmesi...hatırladığı folklör, tiyatro, şiir gibi bilimum bütün aktivitelerin içinde olması...genç bir kızdı o,ama çocukluktan kalan yaramazlığı hiç bitmedi...annesi bir taraftan onu hayata hazırlamaya çalışıyordu..'ev işlerini öğrenmelisin.. yemek pişirmeyi öğrenmelisin.. yarın evleneceksin.. anne olacaksın'....sın sınlar hiç bitmedi...mecburen bunları birazda olsun öğrendi... annesi pek hoşnut olmasada....hatırladığı annesinin sabah kahvaltısında kızarttığı ekmeğin kokusunun, onu uykudan uyandıran en cazip koku olduğuydu...en zevk aldığı ailecek yapılan sabah kahvaltıları ve kız kardeşiyle kahvaltı sofrasında süren sohbetleri ve gülmeleriydi...hatırladığı evlenmeyi düşünmemesiydi...,çok sinir olurdu kendi için gelen davetsiz misafirlere..anne,baba ve oğlundan oluşan veya aile efradıyla gelen ve kendini izleyen küçük topluluklara...,annesinin tüm ısrarları sonucu kahveyi zora ki götürürdü...hatırladığı ' evlenmiyeceğim 'diye diretmesiydi...okudu işe girdi ve çalışma hayatına başladı... halen direniyordu 'evlenmiyeceğim' diye.....hatırladığı direneyim derken iş yerinde,köşe bucak kaçtığı ve uzak durduğu birine aşık olduğuydu...bunun adı aşk mıydı..sevgi miydi ondan bile emin değildi...rengi maviydi, yüreği maviydi genç kızın...o insanın ise rengi gökkuşağıydı...yağmurdan sonra açan ve kaybolan...mavi görünüyordu biraz... aslında farkındaydı genç kız ama' yaşanmışlıklar insanı bıktırır' diye düşünüyordu... oysa bilmiyordu ki bazı insanlar neyse o dur ve asla değişmezler...hatırladığı aynada beyaz gelinlikler içinde kendine uzun uzun bakmasıydı..fotoğraflar çekilmesiydi..salona heyecanlı giriş..insanların' aaaa peri kızı gibi olmuşsun' iltifatları.....ve.. ve.....şimdi hatırladığı, o insanın renginin aslında kendi rengi ile hiç örtüşmediği...mavi ve kırmızı dan çok uzak bir renk olduğu...hatırladığı incinmişliği,kırılmışlığı,acılarının rengini bir müddet soldurduğuydu...ve bir gün kendine geldiğinde.. oturup uzun uzun hayatını yeniden gözden geçirmesiydi...yeniden havayı solumaktı derin derin...gece gökyüzüne bakıp parlayan yıldızlardan birinin kendisi olduğunu farketmesiydi.. yaşamının değerli olduğunu anlamasıydı..tekrar dönüp bir sabah yüzünü güneşe..yüreğin de taşıdığı maviyi ve kırmızıyı canlandırmasıydı...ve içinde ki o şirin yaramaz çocuğun hayata cıvıl cıvıl bakmasını sağlamaktı...mavi ve kırmızı...ölene kadar rengini bozmadan mavi ve kırmızı yaşamaktı düşüncesi...mavi ve kırmızı...