Arama

Arkeoloji - Tek Mesaj #15

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
23 Mayıs 2012       Mesaj #15
Avatarı yok
Yasaklı
Galaktik Arkeoloji Nedir?

Bilindiği gibi arkeoloji, insanlığın geçmişini birtakım kazılar yaparak inceler. Arkeoloji sayesinde insanlık tarihi ile ilgili pek çok yeni bilgiye ulaşılarak, bilinmeyen birçok gerçek gün yüzüne çıkarılabilmektedir. Galaktik, diğer adıyla yıldız arkeolojisi ise Evren’in geçmişini inceleyerek onun oluşum ve gelişiminin nasıl ve ne zaman olduğunu anlamamıza öncülük eder. Evren’in nasıl oluştuğunu anlamak için galaktik arkeolojinin kullandığı tek bir araç vardır: Yıldız fosilleri yani Evren’deki en yaşlı yıldızları keşfederek incelemek.

Arkeloglar nasıl ki insanlık tarihini anlamak için kazılarla kalıntılara ulaşmaya çalışıyorlar, Evren’in geçmişini anlayabilmek için de galaktik arkeologlar ve gökbilimciler yegane kaynak olan yıldız fosillerini gözleyip inceleyebilme gayretindedirler. Nasıl ki çok eski zamanlarda yaşayan insanların kullandıkları araçların, yaşadıkları yerlerin kalıntıları toprağın altında bir yerlerde bulunuyor ve bunlar arkeolojik kazılar yapılarak gün yüzüne çıkarılıyorsa, bizim galaksimiz olan Samanyolu’nun kenarlarında bulunan yaşlı yıldızlar, keşfedilip gözlenerek yıldızlararası ortamda yer almış ilk kimyasal elementler, Samanyolu’nun başlangıç kütlesi, Evren’deki ilk küçük kütleli cisimlerin oluşumu ve daha birçok değerli bilgi gün yüzüne çıkarılmaktadır.

Gökbilimciler elementleri, hidrojen, helyum ve diğerleri olarak üç ana gruba ayırırlar. Öyle ki, hidrojen ve helyum dışında kalan tüm diğer elementler genel bir tanımlama olarak metaller diye adlandırılır. Bu tanımlama kimyacıların metal tanımlamasından farklıdır. Bu ayırımın esası ise hidrojen ve helyum(az miktarda da lityum) Büyük Patlama ile oluşmuş olup diğer tüm kimyasal elementler bu iki elemetten yıldızlar tarafından türetilmiştir. Bunun bir başka anlamı ise periyodik tablodaki hidrojen ve helyum dışındaki bütün elementler yıldızlar tarafından üretilmiştir. Daha açık ifadeyle, kanımızdaki demir ya da kemiklerimizdeki kalsiyumun kökeni yıldızlardır. Özetle, hepimiz her şeyimizle yıldız kalıntılarının izlerini taşımaktayız.

En yaşlı yıldızlar en genç yıldızlara göre metal grubuna giren elementler bakımından daha fakir olmalıdır. Yıldız astrofiziğinin ulaştığı bilimsel sonuçlar ise bu durumu doğrulamaktadır. Yani galaksimizdeki yıldızlar yaşlarına bağlı olarak sahip oldukları metal zenginliği bakımından farklılık gösterirler. Dolayısıyla, gözlenebilecek metalce en fakir yıldız galaksimizin en yaşlı yıldızıdır. Bu yıldızın maddesi ise galaksimizi oluşturan yıldızların atası olan maddedir denilebilir.



Kaynak : Popüler Bilim (Şubat 2010,Sayı :192)