TÜRKİYE'NİN AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI İLE BARIŞ İÇİN ORTAKLIK VE AVRUPA ATLANTİK ORTAKLIK KONSEYİNE BAKIŞ AÇISI
Türkiye ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT):Türkiye, coğrafi alanı ve üye sayısı bakımından Avrupa-Atlantik örgütlerinin en kapsamlısı olan AGİT'e kuruluşundan beri önem vermekte ve AGİT'in gelişmesine aktif katkıda bulunmaktadır. AGİT; kapsamlı bir güvenlik konseptine sahip olup, ilgisi sadece güvenlik alanıyla sınırlı kalmamaktadır. Başta insan hakları ve demokratikleşme olmak üzere, çevre konularından ekonomik meselelere kadar uzanan geniş bir yelpaze, AGİT'in uğraş alanına girmektedir. Kapsamlı ve iş birliğine dayalı güvenlik kavramı çerçevesinde, AGİT'in temel işlevi çatışmaların önlenmesi alanında ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda AGİT, erken uyarı, çatışmaların önlenmesi, kriz idaresi ve çatışma sonrası rehabilitasyon gibi bir çatışmanın tüm safhalarında önleyici diplomasi araçlarına başvurmaktadır. Bu nitelikleriyle AGİT, demokrasi ve istikrar içinde tüm bölgenin refah düzeyinin artırılması ve iş birliğinin geliştirilmesi için özel bir role sahiptir.
AGİT sürecinde başlangıcından itibaren aktif bir şekilde yeralan Türkiye, örgütün 18-19 Kasım 1999 tarihlerinde, İstanbul'da düzenlenen zirvesine ev sahipliği yaparak, AGİT'e verdiği önemi bir kez daha vurgulamıştır. Yüzyılın son zirvesi olarak AGİT üyesi tüm Devlet/Hükümet Başkanları'nı biraraya getiren zirvede Avrupa Güvenlik Şartı, İstanbul Zirve Bildirisi, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması (AKKA)'nın uyarlanmasına ilişkin antlaşma ve Viyana Belgesi 1999 gibi önemli belgeler kabul edilmiştir. Türkiye, AGİT'in çatışmaların önlenmesi ve çatışma sonrası rehabilitasyon alanlarında Bosna-Hersek'te ve diğer bölgelerde yürüttüğü çalışmaları takdirle karşılamakta ve bunlara katkıda bulunmaktadır. Türkiye, ayrıca, Soğuk Savaşın sona ermesinin ardından Sovyetler Birliği'nden ayrılan yeni cumhuriyetlerin ortaya çıkmasından sonra, AGİT'in bu bölgeye yönelmesini, güvenliğin bölünmezliği ilkesi doğrultusunda istikrarın tesisi, iş birliğinin geliştirilmesi, demokratik mekanizmalar aracılığıyla bu bölgede AGİT ilke ve yükümlülüklerinin uygulanması, bölgenin serbest piyasa ekonomisine geçişi ve demokratik reformların yapılmasına yardımcı olarak, bölgenin küresel entegrasyonuna katkı sağlamasını da desteklemektedir.
Barış İçin Ortaklık (BİO) ve Avrupa Atlantik Ortaklık Konseyi (AAOK):NATO'nun iş birliği ve ortaklığa dayalı yeni güvenlik anlayışı doğrultusunda başlayan dış adaptasyon süreci çerçevesinde, 1991 yılında Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi (KAİK) kurulmuştur. Ocak 1994 ayında Brüksel'de yapılan KAİK Zirvesi'nde, Avrupa'da güvenlik ve istikrarı güçlendirmek amacıyla yeni bir girişim başlatılmış, "Arzulu ve Ehil" KAİK ve AGİT ülkeleri, "Barış İçin Ortaklık (BİO)" adıyla yeni ve şümullü bir iş birliği programına davet edilmiştir. BİO zaman içinde başarısını kanıtlamış ve Avrupa-Atlantik Güvenlik Mimarisi'nin temel unsurlarından biri haline gelmiştir.
BİO'nun uygulamasında kaydedilen başarıyı dikkate alan müttefik ve ortaklar 1997'de Madrid'de gerçekleştirilen zirvede bu girişimin daha da güçlendirilmesi doğrultusunda karar almışlardır. Bu çerçevede, KAİK'in yerini almak üzere güvenlik ve savunma konularında bir danışma forumu niteliğini taşıyan AAOK oluşturulmuştur. İş birliğinin pratik boyutunun geliştirilmesini teminen, 1999 yılında yapılan NATO Vaşington Zirvesi'nde "21'nci Yüzyıl İçin Bir Ortaklığa Doğru, Güçlendirilmiş ve Daha Operasyonel Hale Getirilmiş BİO" raporu kabul edilmiştir.
Türkiye, BİO ve AAOK'nın Avrupa Güvenlik Mimarisi'nin önemli bir unsuru haline geldiği görüşündedir. Türkiye, BİO'nun güçlendirilmesi ve AAOK'nın oluşturulması yönündeki çalışmalara başından beri aktif biçimde katılmıştır. Öte yandan, Türkiye dinamik bir süreç olan BİO'nun gösterdiği hızlı gelişimin ortaklar arasında ayrım yaratmamasının önemini de vurgulamaktadır.
Türkiye, genel anlamda Avrupa-Atlantik bölgesinde güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesine, özel anlamda da iyi komşuluk ilişkilerine katkıda bulunacağı inancı nedeniyle, BİO'ya daha operasyonel bir rol kazandırılmasına ve BİO içinde bölgesel pratik iş birliğinin geliştirilmesine özel önem atfetmektedir. Bölgesel iş birliğinin "Bölgeselleşmeye" yol açmamasının dikkate alınmasının gerektiğine de işaret etmektedir. Türkiye'nin girişimiyle kurulan Güneydoğu Avrupa Çok uluslu Barış Gücü (GAÇBG) ve Ankara'da 1998 yılında faaliyete geçen BİO Eğitim Merkezi (BİOEM) Türkiye'nin bölgesel iş birliğine somut katkılarının örnekleridir.
Türkiye, ayrıca, İttifak içinde bölgesel iş birliğinin siyasî-askerî ölçütlerine ilişkin görüşmelerde, BİO'nun genel felsefesiyle daha uyumlu olarak, "Güvenliğin Bölünmezliği", "Yeni Nüfuz Alanları ve Bölünmelerin Oluşmasının Engellenmesi" ilkelerinin önemini de dile getirmektedir.
Bu yaklaşım doğrultusunda, Türkiye, güvenlik konusunda Balkan ülkeleri arasında bölgesel iş birliğine de özel önem atfetmektedir. Bu bağlamda, NATO ve BİO üyesi Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Savunma Bakanları'nın 1997'den beri devam eden SEDM (South Eastern Europe Defence Ministrials) toplantılarının yararlı bir istişarî süreç olduğu görüşündedir.
KAYNAK=http://www.msb.gov.tr