Arama

Ateş Nedir? - Tek Mesaj #4

buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
7 Haziran 2012       Mesaj #4
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
ATEŞ
—Çağ. sant.

Ateş işi


Ateşin kullanımı, çağdaş sanatçılar için çeşitli anlamlar taşır. Şiddetli bir değişim etkeni ve kısmen rastlantısal bir öğe olan ateş, simgesel ve fiziksel değerler de içerir (devinim ve süre). Y.Klein için, ateş metafizik değer taşıyan temel bir doğal öğedir ("ateş resimleri", 1961-62); Bernard Aubertin'e göreyse (1961'den bu yana "ateş tabloları”), devinim halindeki renk ve ışıktır, aynı zamanda da doğanın ilkel bir maddesi ve gücüdür; yeni bir yapımın denemesi olarak ortaya çıkar. Simgesel öğeyi kinetiğe katan bu yaklaşıma, Otto Piene (Zero toplu luğundan), daha sonra Y.Agam'da da rastlanır (Su, ateş heykelleri; 1970; Su alevi, 1972). Yoksul sanat da, Kounellis’in bazı yapıtlarında ateşe başvurur (Çiçek, 1967; Yataklar. 1969). Ateşin geleneksel ilkelere daha bağlı bir yapıta bir rastlantı payı katabileceği de söylenebilir (Miro'nun Sobreteixims'i ve Yanık fuvafer'i,1973).

—Ed. Divan şiirinde evreni oluşturan dört öğeden biri olarak sözü edilir; öteki öğelerle bir arada anılarak tenasüp sanatı yapılır. Rengi, parlaklığı dolayısıyla güle, şaraba, sevgilinin yanağına, yakıcılığı bakımından cehenneme, âşığın ahına benzetilir. Âşığın gönlü ateşe, gözyaşı suya benzetilerek ikisi arasında bağ kurulur. Nemrut'un ateşe attırdığı İbrahim'in çevresinin gül bahçesi olması, Musa'nın Tur dağına 969 yaklaşırken dağda ateş görmesi, yandıktan sonra kendi külleri arasından tekrar oluşan kaknus" ve ateşte yaşayan semender gibi motifler aracılığıyla ateşe anıştırmalar yapılır.

—Esk. sil. Çeşitli büyüklük ve türdeki ateş oklarının en yalın örneği, okun temrenine sarılan bezin yağa batırılıp ateşlenmesiyle yapılırdı. Bir başka türdeyse, madenden, gövdesi delikli bir borunun içi yanıcı maddeyle doldurulur, deliklerden birine yerleştirilen fitil ateşlenerek ok atılırdı. Gemileri yakmakta kullanılan ateş oklarında, temrene mafsallı iki iğne tutturulur, bunun ardına yanıcı maddelerin bulunduğu bir bölüm eklenip fitillenirdi. Fitil ateşlenerek atılan ok, mafsallı iğnelerin yelkene iyice saplanmasıyla düşmez, yelkeni ve gemiyi tutuştururdu. Yunanlılar ve Romalılar döneminde kullanılan ateş okları, osmanlı ordusunda da yaygındı.

—Folk. Ateş, en eski çağlardan beri Türkler'ce kutsal sayılmış, aile ocağının simgesi kabul edilmiştir. Şamanlığı benimseyen Türkler, ateşin tanrı Ülgen tarafından getirildiğine inanırlardı. Altay inanışına göre Ülgen gökten biri ak, biri kara iki taş getirmiş, bunlardan birinin üstüne kuru ot ufalamış, öbürüyle vurunca otlar alev almıştı. Bu nedenle Adaylılar ve Yakutlar'da çakmaktaşıyla yakılan ateş kutlu sayılır, ayinlerde de ateş çakmaktaşıyla yakılırdı. Ateş ruhuna okunan şaman ilahilerinden anlaşıldığına göre; aile ocağı kültü, ateş kültüyle çok yakından ilişkilidir. Aile ocağında yakılan her türlü ateş kutsal sayılır. Ocağın tütmesi, soyun sürmesinin simgesidir. Şaman inanışlarına göre ateş her türlü kötülüğü ve pisliği temizler, kötü ruhları kovar. VI. yy.'da Göktürk hakanına gelen elçilerin ateş arasından geçirilmesi, onlarla gelebilecek kötü ruhları kovmak içindi.

Aynı adet Moğol saraylarında da vardı. Bu inancın izlerine müslüman türk boylarında da rastlanır. Başkurt ve Kazaklar, bir yağlı paçavrayı tutuşturup, hastanın çevresinde "alas alas" diyerek dönerlerdi. Sözcük “alazlamak” biçiminde Anadolu türkçesinde de yaşamaktadır. Düğün törenlerinde, soyun devamını simgeleyen ateş ve ocağın çok önemli bir yeri vardır. Birçok eski türk boyunda yeni evlenenlerin ocağı çakmak-taşıyla yakılır, gelinle damat odaya girdiklerinde öncelikle ateşi selamlar. Şamanlar'ın yaptığı törenlerin tümünde ateş vardır. Kurban törenlerinde, kesilen hayvanın bir parçası öncelikle ateş ruhuna sunulur. And töreni ateş karşısında yapılır, ateşle fala bakılır. Ölüm ve yas törenlerinde de ateş yakılır, yas bitene değin söndürülmez.

Bu inanışlann uzantılarına günümüzde de rastlanır. Ateşle aile ocağı arasındaki ilişki, Anadolu'da çok yaygın bir inanıştır Bu nedenle hava karardıktan sonra evden dışarı ateş verilmez, veri'irse ocağın söneceğine yani soyun devam etmeyeceğine ya da ailenin başına bir felaket geleceğine inanılır. Tinsel olarak kirlendiği varsayılan şeyler, ateşe tutularak arındırılır. Kimi yörelerde yılın belirli günlerinde hasır yakıp üstünden atlama geleneği de aynı amaca yöneliktir. Ateş üzerinden atlayanın her türlü kirden, kötülükten ve hastalıktan arınacağına inanılır. Anadolu'da çok yaygın bir inanışa göre ateşi suyla söndürmek, ateşe tükürmek, işemek, ateşle oynamak kişiye felaket getirir. Kimi yörelerde de yeni bir doğmuş çocuk bir tava içinde kısa bir süre ateşe tutulur Böylece her türlü kötü etki ve hastalıktan arındığına inanılır.

Ateş tali


Ateşe bakarak gelecekten haber verme Orta Asya Türkleri arasında çok yaygındı. Ateşe yağ atılır, çıkan ses ve alevlerin durumuna göre gelecek okunurdu. Belirli günlerde hakan için büyük bir ateş yakılır, kurbanlar sunulup dua edildikten sonra fala baktırılırdı. Alevlerin rengi yeşilimsiyse bol yağmur ve iyi ürüne, alsa savaşa, sarıysa hastalık ve salgına, karaysa ölüme ya da uzun yolculuğa işaretti. Ateş falı günlük yaşamda da önemliydi. Ocaktaki ateş ıslık çalıyorsa konuk geleceğine, gece ıslık çalarsa şeytanın gel diğlne yorulurdu. Bu durumda kutsal sayılan bir ottan bir parça ateşe atılırdı. Ocaktaki külün kıpırdaması, aileye yeni bir çocuğun geleceğine işaretti. Bir iş düşünülürken ateş ıslık çalarsa, o işin olmayacağına inanılırdı.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 6 Ocak 2020 17:17
In science we trust.