Arama


Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
27 Haziran 2012       Mesaj #14
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
Hollanda

(Hol.: Nederland-Holland, Fr.: Pays-bas, İng.: Netherlands), Batı Avrupa'da, Kuzey Denizi kıyısında ülke. Doğuda Federal Almanya, güneyde Belçika ile sınırlanır. Ülkede, İngilizce ve Almancaya yakınlık taşıyan bir dil olan Hollandaca konuşulur. Hollanda'nın en göze çarpan coğrafî özelliği, güneydoğuda Limburg tepeleri hariç (burada ülkenin en yüksek yeri yalnızca 321 m.dir), hemen hemen deniz düzeyinde ya da bu düzeyin daha altında düz adalar ve alüvyonlu ovalardan oluşmasıdır. Batı dillerindeki "alçak ülke" anlamına gelen adı, bu özelliği dolayısıyla verilmiştir. Bu nedenle toplumsal yaşamının en ilginç yanı, burada yaşayan insanların, yüzyıllardan beri deniz ve iç sularla durmadan uğraşmaları, onlarla âdeta savaşmalarıdır. Alçak yerleri deniz basmasından kurtarmak için yapılmış olan setlerin onarılması, korunması, denizden yeni topraklar kazanmak amacıyla girişilen kurutma, üzerinde yaşanılabilen kara hâline getirme çabaları (denizden kazanılmış bu topraklara "polder" denir) ve Ren, Meuse, Escaut gibi büyük akarsuların ortak bir deltası durumunda olan hemen bütün Batı Hollanda topraklarında bu suların ve yüzlerce kanaldan oluşan ağın kontrolü ve hemen hemen hiç eğimi olmadığı için akışlarının sağlanması, bu uğraşların başlıcalarıdır. 13. yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar 5.000 km2ye yakın "polder" yaratılmıştır. Büyük bir sanayi ve ticaret ülkesi olan Hollanda'da tarım ve hayvancılık son derece teknolojik yöntemlerle yapılır; verim rekor derecede yüksektir. Örneğin, buğdayda 4500 kg/hektar, şekerpancarında 40 ton/hektardır. Dünyanın en iyi tür inekleri beslenir. Bir inekten yılda alınan süt 4250 kg.ı bulabilir. Tarlalar küçük parseller hâlindedir. Öyle ki, tarımsal toprakların % 60'ı 10 hektardan küçük parsellerdir. Fakat dünyanın en yoğun nüfusuna sahip bir ülke olması nedeniyle, tarımsal üretimler gereksinimi karşılamaktan çok uzaktır. Başlıca ürünler; buğday, şekerpancarı, patates, arpa; büyük bölümü seralarda üretilen sebze, meyve ve çiçektir. Hayvancılık, özellikle süt sanayii ve balıkçılık (en çok ringa-tirsi, uskumru ve yılanbalığı) ekonominin en önemli kollarından birini oluşturur. Bütün bu işler için 5.000 kadar kooperatif kurulmuştur. Yeraltı kaynakları bakımından fakir bir ülkedir. Her ne kadar madenkömürü, petrol, doğal gaz gibi bazı enerji kaynaklarına sahipse de, diğer madenler hemen hemen yoktur. Fakat, nüfusu ve alanıyla küçük bir ülke olan Hollanda, sanayi ve genel ekonomik koşullarıyla dünyanın en ileri devletlerinden biridir. Bir yandan okyanusların ve denizyollarının keşfinde en büyük rolü oynamış uluslardan biri olan Hollandalıların, yüzyıllardan beri sömürgelerinden ve denizaşırı ticaretten büyük sermaye sağlamış olmaları, öte yandan da ülkenin Ren ağzında ve Kuzey Denizi kıyısındaki coğrafî yerinin son derece elverişli olması bugünkü zenginliklerinin başlıca kaynağı olmuştur. Bazı geleneksel sanayi kolları yanında (Delft fayansları, Amsterdam elmas tıraşçılığı vb.), çeşitli makineler, demir-çelik (her birinin ortalama üretimi 5'er milyon ton), elektronik, otomobil ve uçak sanayileri ve petrol rafinerileri önemlidir. Hollanda'nın yıllık petrol ürünleri üretimi 65.000.000 ton kadardır; kimyasal maddeler, dokumacılık gibi sanayiler de gelişmiştir. Doğal koşulları hidroelektrik enerjisi üretimine elverişli değildir. Ancak yıllık elektrik üretimi (1985) yaklaşık 62,95 milyar kw/saati bulur. Ulaşımda, her çeşit yolun meydana getirdiği ağın yoğunluğu bakımından dünyada başta gelen birkaç ülkeden biridir. Karayollarının uzunluğu, 1.500 km.si ekspres yol almak üzere 83.000 km.; demiryolları 1.650 km.si elektrikli olmak üzere 2.800 km.dir. Çok etkin bir uluslararası havayolu şirketine sahiptir. Ticaret gemilerinin tonajı 5.000.000 grostondan fazladır. İç suyollarının uzunluğu ise 4.800 km.yi bulur. Ren Irmağı üzerindeki yoğun eşya trafiğinin % 50'si Hollanda tarafından gerçekleştirilir. Sanayi ve ticaretin bu derece gelişmiş olmasının doğal bir sonucu olarak, kentsel nüfus dikkati çekecek derecede fazladır. Öyle ki, Batı Hollanda'da kentler artık birbiriyle birleşmiş,kırsal bölgeleri içine almıştır. Burada yer alan başlıca merkezler; Amsterdam, Haarlem, Leiden Den Haag, Delft Rotterdam, Dordrecht, Utrecht, Hilversum ve Eindhoven'dir. Bölgenin ilk halkı Keltlerdi. İsa'dan kısa bir süre önce Cermen kökenli Batavlar tarafından sürüldüler. Batavlar İ.S. 8. yüzyıla kadar bağımsız ve çoktanrılı kaldılar. Ancak bu yüzyılda Hristiyanlaştılar. 922'de Fransa kralına bağlı Hollanda Kontluğu kuruldu. Kontluk 1477'de bir evlenme olayıyla Avusturya hanedanına bağlandı. 1579'da Hollanda, Federatif Aristokratik Birleşik Eyaletler Cumhuriyeti'ne katıldı. Merkezi La Haye, cumhuriyetin başkenti oldu. 1795'te Birleşik Eyaletler Fransa'ya yenilerek onun müttefiki oldular ve cumhuriyet merkezîleşti. Napoléon Bonaparte 1801 ve 1805'te cumhuriyetin statüsünü değiştirdi, sonra krallık hâline getirerek yönetimini kardeşi Louis'ye verdi (1806). Bütün bu süre içinde Hollandalılar ticaretle zenginleştiler. Önemli kentler kurdular. Denizaşırı ülkelere gidecek bir deniz gücü oluşturdular. Özellikle Asya'da birçok sömürge elde ettiler. Bilim ve sanatta ilerlediler. 1830'da Belçika bağımsızlığını ilân ederek Hollanda'dan ayrıldı. 19. yüzyılın sonuna doğru Hollanda ticarî alanda dünyada ön plâna geçti, sömürgelerle ticaret son derece gelişti. I. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kaldı. Savaş süresince ve sonraki yıllarda iç siyasal sorunlarla uğraşıldı, birtakım yenilikler ve düzenlemeler yapıldı. Hitler, Hollanda halkının Cermen ırkının bir kolu olduğunu iddia ettiyse de bu fikir Hollanda'da fazla taraftar bulmadı. Ülke, Almanya'dan kovulan Yahudileri ve birçok siyasî mülteciyi kabul etti. 10 Mayıs 1940'ta Naziler Hollanda'yı işgal ettiler. Kraliyet ailesi ve hükümet İngiltere'ye sığındı. Hollanda çok ağır şartlarda bir işgal dönemi yaşadı. 1945 baharında Alman işgalinden kurtuldu. 1945'te, 1940'tan beri Londra'ya sığınmış olan kraliyet ailesi, ülkesine döndü. 1949'da Endonezya bağımsızlık kazandı ve bu eski sömürge topraklarındaki Hollanda yönetimi son buldu. 1935'te, "polderleri" koruyan setlerdeki yıkılma sonunda 160 bin hektar arazi sular altında kaldı ve 2.000'e yakın insan öldü. 1962'de Hollanda, Yeni Gine Adası'nın batı yarısındaki egemenlik haklarını Endonezya'ya bıraktı. 1980'de Kraliçe Juliana (annesinin de yaptığı gibi), kraliçelik görevini kızı Beatrix'e bırakarak tahttan çekildi. Hollanda Krallığı parlamenter sistemle yönetilen meşruti bir monarşidir. Eylül 1982'de iktidara gelen Hristiyan Demokrat-Muhafazakar Liberal koalisyon, ekonominin 1984'ten sonra yeniden canlanmasını sağlayan sıkı bir kemer sıkma politikası uyguladı. Başbakan Ruud Lubbers (Hıristiyan-Demokrat) Mayıs 1984'te çevre kirliliğini önleme projesinin koalisyon partileri tarafından reddedilmesini protesto etmek için görevinden istifa etti. Hazirandaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Hristiyan Demokratların ve Çevrecilerin elde ettiği başarı, seçmenlerin çevre koruma plânını onayladıklarını gösterdi; Ruud Lubbers, Kasım 1989'da bu kez Sosyalistler'le ittifak yaparak yeni bir hükümet kurdu. 1994'te İşçi Partisi'nden Wim Kok başbakanlığa getirildi.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi