Henric Ibsen
(1828 Skien - 1906 Oslo), Norveçli oyun yazarı. Tıp öğrenimi için gittiği Oslo'da (1850) daha çok felsefe ve edebiyat dersleriyle ilgilendi. Devrimci çevrelerle ilişki kurdu. Bergen'de kurulan yeni bir tiyatronun sanat yönetmenliğine getirildi (1851). Orada kaldığı beş yıl içinde köklü bir tiyatro kültürü edindi, kendi oyunlarını sahneledi ve onların uyandırdığı etkiyi izledi. Aradığı özgür yaratı ortamını ülkesinde bulamayınca yurt dışına giderek, dört yıl Roma'da, 1891'e dek Dresden ve Münih'te kaldı. Başlangıçta, ulusal nitelikler içeren Norveç coşumculuğunun etkisi altındaydı. Bunun sonucu olarak konularını Norveç destanlarından ve tarihinden aldı. İlk büyük oyunu, Roma'da yazdığı "Brand"dır. Oyun, dinsel bağnazlığı yüzünden sevmeyi ve görevlerini unutan Brand adlı genç bir rahibin trajedisini sergiler. Bu yapıtı izleyen "Peer Gynt" ise İbsen'in ününü sağlamlaştırdı. Felsefe ve simge yüklü bu dramlarından sonra coşumculuktan uzaklaşan yazar, çağdaş konulara yöneldi. Burjuva dünyasını eleştiren, onun dış görünümüyle iç yapısı arasındaki çelişkiyi yansıtan oyunlarıyla İskandinavya ve Almanya'da doğalcılık akımının yolunu açtı. Toplumsal ikiyüzlülük, kişisel çıkarlar adına baskı yöntemlerine ve geleneksel yalanlara sarılmak, kadının özgürleşme çabası, kalıtım ve çevrenin birey üzerindeki etkileri, değişik biçimlerde hep işlediği temalardır. Bugün onun en iyi tanınan oyunları bu gerçekçi ve çözümsel dramlarıdır. Bu dönemi başlatan oyunu, "Pillars of Society"dir (Toplumun Destekleri, 1877). Oyun, kamu görevi üstlenmiş bir dizi yöneticinin kokuşmuşluğunu ve yalan üzerine kurulu dünyasını sergileyerek, toplumun gerçek desteklerinin özgürlük ve gerçeklikte yattığı sonucuna varır. Bağımsızlığı uğruna yuvasını ve kocasını bırakıp giden Nora'nın öyküsünü işleyen "A Doll's House" (Bir Bebek Evi, 1879), İbsen'in en ünlü oyunlarından biridir. Bu dönemdeki öbür başlıca yapıtları, "Ghosts" (Hayaletler, 1881), "An Enemy of the People" (Bir Halk Düşmanı, 1882), "The Wild Duck" (Yaban Ördeği, 1884), "Rosmersholm" (1886) ve "Hedda Gabler"dır (1890). Yaşlılık dönemi yapıtlarında giderek simgesel ve bir ölçüde mistik ögeler öne çıkar. İbsen daha önce hiç işlenmemiş konuları ve sorunları sahneye getirerek, çağının tiyatrosuna önemli katkılarda bulunmuştur. Ele aldığı temaların evrenselliği ve her zaman geçerliğini korumaları, ona dünya tiyatrosunda kalıcı bir yer sağlamıştır.
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi