Arama

Tımar (Dirlik) Sistemi - Tek Mesaj #5

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
6 Temmuz 2012       Mesaj #5
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Osmanlı Devleti’nin askeri ve ekonomik yapısının temelini tımar sistemi oluşturmaktaydı. Sistemin tam olarak işlendiği Osmanlı Klasik Dönemi olarak adlandırılan dönem Osmanlı Devleti’nin en parlak dönemi olmuştur.

Batıdaki fetihlerde Osmanlı iradesinin ve İslamiyet’in yerleşmesini sağlayan esas manivela, tımar sistemidir ve bu sistem yerleşirken dini ve ırki bir tekelcilik hiçbir zaman devletin hareketlerinde amil olmamıştır.

Osmanlı mali sisteminde devletin tarımdan elde ettiği gelirin büyük bir kısmı tımar sistemi içindeydi. Buna göre devlet, ziraattan alacağı vergiyi, kendisi araya girmeden, doğrudan doğruya büyük bir kesimi asker olan tımar sahiplerine bırakıyordu. Tımar sistemi Selçuklu ikta sisteminin bir devamıdır. Devletin mülkiyeti altındaki toprakların yine devlet memuru olan ve maaşlarını tımarlarının gelirinden alan sipahilerin gözetiminde, kullanım hakkına sahip köylüler tarafından işletilmesidir.Osmanlı Devleti de, diğer Türk devletlerinde olduğu gibi yaptığı fetihlerde bu sistemi uygulamış ve devam ettirmiştir. Bu suretle dirlik sahipleri kendilerine bırakılmış olan bu yerlere karşılık devletin korunması görevini üzerlerine almışlardır.

Tımar topraklarını işlemek hak ve görevine sahip olan köylünün idaresi, işletmeye bakan ve vergilerin tahsilini yapan, toprak sahibi olarak kabul edilen dirlik sahiplerine bırakılmıştır. Bu yetkini ve sistemin denetlenmesi görevi ise kadıya aitti. Böylece özellikle çoğu sipahi olan dirlik sahiplerinin toprak ve köylü üzerindeki yetkileri hukuk çerçevesine alınmış olunuyordu. Tapu sayıları ile her köyün geliri, nüfusu, otlakları, ormanları yani mali yapısı tespit edilirdi. Böylece eyaletler oluşturulur, bunlarda sancaklara ayrılır, sancaklarda tımar, vakıf ve ocaklık olarak hak sahiplerine tahsis edilirdi. Tımar, Osmanlı uygulamasında üç kısma ayrılmıştır; senelik geliri 20.000 akçeye kadar olan topraklara tımar, 20.000 akçe gelirli topraklara zeamet, 100.000 den fazla gelirli topraklara da has denilmiştir. Has toprakları genel itibari ile beylerbeyi ve sancak beylerine tımarlar genellikle, sipahi denilen eyalet askerlerine tahsis edilirdi. Sipahi tımarının bu hizmetini yapanlara verilen kısmına “kılıç” denilirdi. Bu toprak parçası zamanla sipahinin gösterdiği yararlılıklara göre büyüyebilirdi. Tımar sahipleri kendilerine tahsis edilen tımarın gelirine göre savaşa asker götürürlerdi. Gelirlerin ilk 3.000 akçesi kendilerinin ihtiyaçlarına ayrılırdı. Bunun dışında ki her 3.000 akçesi için ise bir cebelü(atlı asker) beslerdi. Mesela, 9.000 akçelik geliri olan bir tımar sahibi ilk 3.00 akçeyi kendisi için ayırır, kalan 6.000 akçe için iki cebelüyü savaşa götürürdü. Bir savaş esnasında o memleketteki bütün eşkinci, zuema ve erbab-ı tımarı bağlı oldukları baş askerin mahiyetine girerek savaşa katılırlardı.

Aykut Ergün
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....