Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
14:07, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Menü
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Salı, 15 Temmuz 2025 - 14:07
Arama
MaviKaranlık Forum
Asr suresi tefsirini nasıl bulabilirim?
-
Tek Mesaj #4
aldemira
Ziyaretçi
26 Temmuz 2012
Mesaj
#4
Ziyaretçi
ASR SURESİ
Asr’ı,
sıkıp suyunu çıkarmayı, özüne ulaşmayı düşün. Kuranı asr yapmayı, okumayı, anlamayı, ilkelerini kavramayı aklet. İnsana verilen özellikleri, melekeleri, imkanları,
zamanı,
gelip geçiciliği düşün. Nerden gelip nereye gittiğini, ne için geldiğini anla.
Aksi halde
insan hasar içerisindedir. Hüsrana uğramaktadır
. İnsanın yaratılışını, tüm melekelerin insana itaatini, ayartıcı melekenin yani Şeytanın ayartısını ve insanın geçici hayatın süsleri karşısındaki zaafını, çoğaltma tutkusunu, geçimlikleri amaç edinerek azmasını düşün. Allahın vaadi gereği insanlığa lütfettiği Kuranın rehberliğine olan ihtiyacını idrak et. Ancak, Kuranı asr edip, suyunu sıkanlar, özüne manasına, ilkelerine, amacına ulaşanlar hüsrandan, hasardan kurtulabilir.
Bunun için, Kuranı özüne, ilkelerine ulaşacak şekilde asr edip okuyanlar, gereğince alaka gösterenler, önem ve öncelik verenler de bu sonuçlara
teslim olur, inanır, güvenir, emin olur, yaşarsa kurtulabilir.
Kuranın rehberliğine, Allah’a ve öğretisine
güvenmek, yaşama geçirmek, tercihlerde bulunurken uygulamakla olur.
Her ne olursa olsun bu güvende zaafa uğramamalı, endişe etmemeli ve ümidini yitirmemelidir. Kuran ölçülerini görmezden gelmemelidir.
Kuran ve rehberliği doğrultusunda kendisinden başlayarak, kurbiyet kurarak, ilişki, bağ, tanışıklık, dostluk, sevgi, iletişim köprüsü ve diyalog kanalları oluşturarak tüm insanlığı, güzellikle, en uygun zaman, yer, ortam, söz, tavır ve yöntemle
ıslah, değiştirme ve dönüştürme çalışmasında sürekli bulunmalıdır.
Hasenat olan, yani kendi dışındakilere yansımayan, hasene olan işleri çok yapmak, gece gündüz hatta devamlı, namaz, oruç vb işleri çokca yapmak değildir. Hasenat olarak anılan bu ve benzeri, insanı kötülükten alıkoyan ve manevi yapısını güçlendiren güzel işlerin yanı sıra,
esas rolünün, kulluğun ve ibadetin, ameli salihatta bulunmak,
yani tüm insanlığı, düzenleri ve sistemleri değiştirmek, gerçek barışa, kainattaki teslimiyete ulaştırmaktır. Değişim, dönüşüm için Kuranla tanışmaya, ikra yapmaya vesile olmaktır. Kuran terbiyesine ulaştırmaktır. Kuran halkaları oluşturarak bu değişimi ve dönüşümü sürekli hale getirmektir. Gündemi Kuran yapmaktır. Kuranı amaç yapıp, araçları, mal vb her şeyi bu yolda seferber etmektir.
Bu yolda, hep
Haktan, gerçekten, adaletten, güzellikten, doğruluktan, Kitaptan
yana olmalıdır. Bunları savunmalıdır. Bu değerlerin yanında yer almalıdır. Davasında, yönteminde, usulünde, aracında, bu değerleri gözetmelidir. Hikmetli davranmalıdır.
Bu davada, karşılaşacağı zorluklara, sıkıntılara, engellere, dünyanın cazibeliği geçimliklerine, çekiciliğine, ayartısına, tüm insanlığı peşinden sürükleyip köleleştirmesine, zorbalıklara, tehditlere, baskı ve işkencelere karşı
sabırlı olmalıdır. Tahammül göstermeli, dayanmalı, göğüs germeli ve direnmelidir.
Mücadelesine devam ederek tüm
zorlukları aşmaya ve amaçlarına ulaşmaya çalışmalıdır.
Kuranı sıkıp suyunu çıkaran, özüne ulaşan, bunlara iman eden, bu ilkelere güvenen, bu uğurda tüm insanlığı ıslah ve değiştirmeye çalışan, ameli salihat için uğraşan, bunu yaparken haktan, doğruluktan, güzellikten ayrılmayan ve tüm zorluklara tahammül ederek davasına devam eden, direnen insanlar kurtuluşa, felaha ermektedir.
İnsanlık tarihi, bu surede açıklanan Sünnetullaha uyan örneklerle doludur.
Bu tabloda yer almak isteyenler için buyurun asr’a ve Kuran sürelerine.
http://aaldemira.blogspot.com/
***
ASR SURESİ ÇALIŞMA NOTLARI
rtfSelectedTabRef*7*3*3*103.003*Asr 1-3**1*90*tumSure*rtfSelectedTabRef
rtfBulunanSayi*3*rtfBulunanSayi
rtfSndPly*103.1*
103.1*************
وَالْعَصْرِ
103.1 -
Vel asr.
SA -
Asr'a andolsun ki,
ASara
ıkmak, suyunu özünü çıkarmak, hapsetmek, menetmek, vergi vermek yağmurun yağması, usare, öz, asır, yüzyıl, zaman, devir, kasırga,
Bu kelimenin geçtiği 2/266 12/36, 12/49, 78/14 ayetlerde asr sıkmak, suyunu çıkarmak, yağdırmak anlamında yer almıştır.
rtfSndPly*103.2*
103.2*************
اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف
ٖ
ى خُسْرٍ
103.2 -
İnnel insâne lefî husr.
SA -
İnsan ziyandadır.
Hısira:Hasar, zarar, zayi etmek, eksilmek, helak olma
rtfSndPly*103.3*
103.3*************
اِلَّا الَّذ
ٖ
ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
103.3 -
İllellezîne âmenû ve amilus sâlihâti ve tevâsav bil haggı ve tevâsav bis sabr.
SA -
Ancak inanıp iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler ziyânda değillerdir.
Amene: Güvenmek, emin olma, korkmama, emanet, inanma, iman, inanç
Hakaka: Sabitleme, ispat, gerçekleştirme, hak kazanma, layık olma, uygun olma, denk olma, hak, gerçek, adalet, doğruluk, şeriat, tam, mükemmel, caiz, hikmetli, aşikar, diriliş, hakkıyla, gerçek ilimle, kitap, Allah, hukuk, hırslı, düşkün,
SaleHa: Doğru, salih, sulh, barış, anlaşma, ıslah etme, düzeltme,
SÂLİHÂTI İŞLEMEK:
“
عملواالصّلحات
-
amilu’s-sâlihâtı
” Sâlihâtı işleyenler” olarak çevirdiğimiz ifade kalıbı Kur’ân’da toplam 62 âyette yer almıştır. Bu kalıbın pek çok meal ve tefsirde olduğu gibi “amel-i salih işleyenler” şeklinde çevrilmesi yanlıştır.
“
اصلاح
- Islâh
” sözcüğünden türemiş olan “
sâlihât” düzeltmek demektir
. “
Sâlihâtı işlemek” ise bozuk olan şeyi düzeltmek, düzelticilik yapmak, düzeltmeye yönelik işler yapmak anlamlarına gelir.
Diğer taraftan da Kur’ân, bu âyette geçen “
hakkı ve sabrı tavsiyeleşme”yi
,
Bakara Sûresinin 277. âyetinde
geçen “namaz kılma ve zekât verme”yi,
Hud Sûresinin 23. âyetinde
geçen “edep ve gönülden Allah’a boyun eğme”yi belirtilen âyetler içinde ayrı ayrı zikretmek sûretiyle “sâlihât”tan ayırmıştır. Yani “hakkı ve sabrı tavsiyeleşme”, “namaz kılma ve zekât verme”, “edep ve gönülden Allah’a boyun eğme”
gibi hasenat, Kur’ân’a göre “sâlihât”tan” sayılmamaktadır
. Kur’ân’daki bu hususlar dikkate alınarak “sâlihât” konusunda şunları söylemek mümkündür: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek sâlihâtı işlemek değildir.
Ama öğüt verme yolu ile namaz kılmayanı namaz kılar hale getirmek, zekât vermeyeni zekât verir hale getirmek, oruç tutmayanı da
oruç tutar hale getirmek, sâlihâtı işlemektir
.
Bu kavramı toplumsal boyuta taşıdığımızda, bulunduğumuz zaman ve zeminde adlî, idarî, siyasî, iktisadî ve benzeri alanlarda her türlü bozukluğun düzeltilmesi için gösterilecek çaba, yapılacak uygulama, sâlihâtı işlemektir. Bu konuda, “
dışa yansımayan işler
” demek olan hasenat ile sâlihât arasındaki fark iyi anlaşılmalıdır
. Rabbimiz de bu iki konu arasındaki farkı, her bir haseneye
on karşılık
verirken
(En’âm 160)
sâlihât karşılığında cenneti vaat etmek sûretiyle çok açık bir şekilde belirlemiştir. (
Bakara 25, 82; Nisa 57, 122, 124; Hud 23, İbrahîm 23, Kehf 107
ve daha birçok âyet)HY
Sabera: Sabır, oruç, bekleme, cüret, beka, tahammül, kendini tutma.
SABRI TASVİYELEŞMEK:
“
صبر
- sabr
” en geniş anlamıyla
aklın ve dinin gösterdiği yolda azimle yapılan mücadele demek olduğu,
“katlanmak”, “ses çıkarmamak” gibi pasif eylemlerle herhangi bir ilgisinin olmadığı unutulmamalıdır.
Bu konuda gözden kaçırılmaması gereken en önemli nokta, sabrın kesinlikle atalet değil, bir hareketlilik içerdiğidir. Miskin ve uyuşuk bir halde eylemsiz kalarak payına düşen rezillikleri “
kader böyle imiş, tahammül etmeli
” mantığıyla kabullenmek, M. Akif Ersoy’un da çok yerinde olarak saptadığı gibi asla Kur’ân’da geçen “
sabr
” sözcüğü ile açıklanamaz: “Aman yarabbi! Kur’ân ne söylüyor, biz ne anlıyoruz!
Sabır ‘katlanmak’ değil, ‘göğüs germek’ demektir. Neye göğüs germek? Evet, sonunda katlanılamayacak acılara katlanma ıstırabına mahkûm olmamak için, önceden her türlü şedaide [sertliklere, çetinliklere], her türlü mezalime [zulümlere] mertçesine, insancasına göğüs germek…
Fedakârlıkların semtine uğramayarak miskin miskin oturmak, sonra da hissesine düşecek rüsvalığı [rezilliği, kepazeliği] ‘kader böyle imiş, tahammül etmeli’ diye hazma [sindirmeye] çalışmak, hiçbir zaman ’sabır’ sözcüğü ile telif olunamaz [bağdaştırılamaz].” (Doç. Dr. Abdülkerim Abdülkadiroğlu, Nuran Abdülkadiroğlu,
Mehmet Akif’in Kur’ân-ı Kerim’i Tefsiri, Mev’ıza ve Hutbeleri
, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları)
Gerçekten de Kur’ân “
sabr
” sözcüğü ile katlanmayı değil, göğüs germeyi kastetmektedir.
Göğüs germek
ise, içinde bulunulan zorlukların verdiği acılara katlanmak ama
aynı zamanda o zorluğu yenmek için onunla mücadele
etmek demektir
. Dolayısıyla “
sabr
” sözcüğü, tam bir aktivite, tam bir canlılık ihtiva etmektedir.HY
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 14:07
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Ã…Âu Anda DinlediÄŸiniz Ã…Âarkı
WaRrioR
-
22:40
Forum Oyunları
Young deneyi
studentin
-
13:03
Fizik
Ã…Âu Anki Halini Smiley ile Göster
Dilhun
-
01:54
Forum Oyunları
Bu İsmin Sahibi Kim?
Dilhun
-
00:02
Forum Oyunları
Kendinizi Nasıl Hissediyorsunuz?
Dilhun
-
23:46
Forum Oyunları