Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Tek Mesaj #10905

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10905
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Boynumda Sır Taşı

Seni sevecek ne çok yer buldum yokluğunda…

Martıların çığlığıyla susardı dalgalar
Karadeniz’in bükülen boynundan öperdim seni…


Radyoda yanık tenli caz ustası
ılık bir parça dökerdi halıya sesinden
titreyen ellerimle tutardım ellerini soğuk kaçardı…


Senden sonra mumlar beni hep anladı
Ah ne çok yakışır sevda bir parça aleve
Gün, yüzünü çevirdiğinde penceremden
o turuncu alev omuzlardı kalbini
bakışlarım bakışını bulur kıblem şaşmazdı…

Geceler
Ahh o durmadan kendini doğuran geceler
”Daima” geciken uykuları beklerken, dualar
kopmuş tespih taneleri gibi dökülürdü
gözlerimden yastığıma
Acırdı yanaklarım
Sonra çıkardı ortaya
sen dokunuşlu kanatlarıyla yaşımı silen melek
Alıp da dualarımı uçardı…

Keşfettim ki, senden sonra sadece “kül” idi ruhum
ve hatıralar kıpırdayınca köz olurdu
hüzün kokardı karanlıkta büyüyen hüznüm
Sürüldüğünde saksıdaki menekşeye
ne çok sen sözlü sohbet kapardım gönlünden...
Güneş yağardı…

Aşk…
Tanrı taşı(yan) hazine…
Belliydi…
Adın asla Tanrı’dan evvel düşmezdi zihnime…
Sonra
güzel gelir
güzel kalırdı yanımda
Her yanımda… BİR yanımda…

Hasrete ders olsun diye yaratılmıştı şu dağlar…
Sarılmak istediğimde, kollarındı kucağındı…
Bir kırık an kesince varlığımı
şu dağlar Hekimoğlu’na değil
bana yanardı…

Yokluğunda
ne çok yerde sevdim seni
Bu sebeple belki
Tanrı istemedi bitmemi…