Vikipedi, özgür ansiklopedi Tarihi
Şehrin tarihçesinin başlangıcı tekil olarak değil ancak Pamfilya Bölgesi ile birlikte incelenebilmektedir. Bölge içerisinde tarihöncesi çağa ait mağaralara ve yerleşimlere rastlanmaktadır. Mağaralar içerisinde en tanınmış olanı Karain Mağarası, Karainin komşusu olan Öküzini Mağarası, Beldibi, Belbaşı kaya sığınakları ve Bademağacı bölgedeki en tanınmış tarihöncesi yerleşim alanlarıdır. Yerleşim örnekleri göstermektedir ki Pamfilya ovası tarihöncesi çağlardan itibaren yerleşime elverişli ve sevilen bir bölgedir. Perge akropolisinin plato düzleminin tarihöncesi dönemlerden itibaren yerleşim için tercih edilen bir alan olduğu kabul edilmiştir. Wolfram Martini'nin yapmış olduğu Perge akropolisi çalışmaları göstermiştir ki, M.Ö. 4000 veya 3000'den itibaren akropolis platosu yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. Arkeolojik buluntular arasında yer alan obsidyen ve çakmaktaşı buluntular Cilalı Taş Devri ve Bakır Çağından itibaren Perge’nin yerleşim yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Akropolis araştırmalarında Pamfilya Bölgesindeki ilk tarihöncesi gömü ile de karşılaşılmıştır. Çömlekçilik buluntuları diğer Anadolu buluntuları ile karşılaştırıldığında yalnızca Orta Anadolu örnekleri ile benzerlik göstermektedir.
Perge Harabeleri Hitit İmparatorluğu Dönemi
Hattuşaş kazılarında 1986 yılında bulunan tunç levha üzerindeki yazıttan Perge kentinin Hitit İmparatorluğu döneminde önemli bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır. M.Ö. 1235’den hemen önceye tarihlenen tunç levha Hitit Kralı [[IV. Tuthaliya], düşmanları ve Vasal kral Kurunta arasında yapılan anlaşma metnini içermektedir. Perge ile ilgili metin ise: "Parcha (Perge) şehrinin sahip olduğu bölgeyi Kaštarja nehrinin sınırlar. Eğer Hatti Kralı Parha Kentine saldırır silah zoru ile eğemenliğine alırsa sözü geçen kent Tarhuntašša kralına bağlanacaktır". Metinden anlaşıldığı kadarı ile yapılan savaş sonucunda imzalanan bu anlaşmada şehir ve sahip olduğu bölge taraflardan ikisine de kalmamış, bağımsızlığını korumaya devam etmiştir. Yazılış şekli ile Hitit Kralı şehre egemen olacak güce sahip olsa da, Pamfilya’nın güneybatı bölgesine pek ilgi duymadığı varsayımını kabul edebiliriz. Perge, Geç Hitit Döneminde pek önemli bir rol oynamadığı tahmin edilmektedir. Akropolis’in üzerinde küçük bir yerleşim yeri olarak yaşamını sürmüş olmalıdır.
Tunç levhada sözü geçen olaydan kısa bir süre sonra deniz kavimlerinin Anadolu‘ya akınları başlamış ve Hitit İmparatorluğuna son vermişlerdir. Epigrafik bilgilerin ışında Pamfilya dilleri üzerine yapılan etimolojik araştırmalar Geç Myken ve Hitit döneminde bölgeye ilk Helen etkilerinin geldiği yolunda yorumlar yapılmaktadır. M.Ö. 13 yüzyıla tarihlenen erken Hellen Kolonizasyonu üzerine yazılı belge yoktur. Bu konu üzerine yapılan yorumlar yalnızca erken Hellen Kahramanlık söylencelerine dayanmaktadır. Truva Savaşı sonucunda Mopsus ve Kalchas önderliğinde Hellenli Akhalıların Pamfilya’ya gelerek Phaselis, Perge, Syllion ve Aspendos antik kentlerini kurdukları iddia edilmektedir. M.Ö. 120/121 yıllarına tarihlenen Perge’de hellenistik kulelerin arkasında yer alan avluda bulunmuş olan Ktistes heykel-kaideleri üzerinde adı yazılmış olan Akhalı kahramanlar Mopsus, Kalkhas, Riksos, Labos, Machaon, Leonteus ve Minyasas şehrin kurucuları olarak belirtilmektedir. Şehrin mitolojik kurucusu Mopsus aynı zamanda tarihsel kişi olarakta kanıtlanabilmektedir. F. Işık M.Ö. 8. yüzyılın sonu ile M.Ö. 7. yüzyılın başına tarihlenen Karatepedeki bir yazıttadan yola çıkarak şunları söylemektedir: Kizzuvatna kralı Astawanda kendi büyükbabasının Muksus veya Muksa adında bir kişi olduğunu belirtmektedir. Bu kişi kesinlikle Hitit soyundan gelen birisi olmalıdır. Hititçe ve Hellence karşılaştırmada Muksus ile Mopsus, Perge ile Parcha, Patara ile Patar benzerlikleriden yola çıkarak, Karatepe’ki Geç Hitit Beyinin atasınında Hellenler tarafından daha sonra Heros olarak kabul edildiğini söylemektedir.
Perge şehir sikkeri üzerinde şehrin baş tanrıçası Artemis Pergaia her zaman Wanassa Preiis olarak yazılmıştır. Preiis veya Preiia çok büyük bir olasılıkla şehrin adı olmalıdır. Erken Aspendos sikkerinde şehrin adı "Estwediiys" ve Syllion’da "Selyviis" olarak yazılmıştı. Strabon’un belirttiğine göre Pamfilya diyalekti Helenler için yabancıydı. Side ve Sillyon’da yerli dilde yazılmış yazıtlar ele geçmiştir. Arrian, Anabasis’de şöyle der; Kymeliler Sideye geldiklerinde kendi dillerini unutmuşlar ve kısa zamanda yerli dili konuşmaya başlamışlardır. Sözü edilen dil sidecedir. Buradan şu sonuca varılabilir: Perge, Syllion ve Aspendos Pamfilya diyalekti ile Helence konuşurken, Side ve çevresinde sidece etkin bir dil olmaya devam etmiştir ve sidece luvi dil grubuna ait bir dil olarak kabul edilir.
Perge Harabeleri