Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
31 Temmuz 2012       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Osmanlı Devleti’nde her anlamda daha çağdaş bir düzeni öngören Tanzimat Fermanı ilan edildiği dönemde Osmanlı Devleti’nin tek Türkçe gazetesi Takvim-i Vekayi’dir ki, bu dönemde Batılı ülkelerde gazetecilik yaklaşık iki yüz yıldır yapılmakta olup, gazeteler halktan büyük rağbet görmektedir. Halk adına iktidarı denetleyen ve eleştiren, diğer deyişle kamu görevi yapan gazeteler, halktan gördüğü büyük rağbete karşın hükümetlerin tepkisini üzerlerine çekmekte, basın faaliyetlerine kısıtlama getiren yasalar pek çok Avrupa ülkesinde yürürlüğe konmaktadır. Avrupa ülkelerinde siyasî,iktisadî, ictimaî ve kültürel sahalarda başlı başına bir güç olan basın, Türkiye’de henüz yeni doğmaktadır.1831 yılında yayın hayatına başlayan Takvim-i Vekayi; bizzat II. Mahmut’un isteğiyle, hükümetin yapmış olduğu ve ileriki tarihlerde yapmayı planladığı işleri,yenilikleri halka aracısız olarak, birinci elden bildirmek düşüncesiyle kurulmuş (Gerçek, 1931: 9-10) ve 1840 yılına değin, tam dokuz yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin tek Türkçe gazetesi olarak kalmıştır. Gazete, her ne kadar yurtiçi ve yurtdışından çeşitli haberler içerse de gerçekte, kurulma amacına paralel olarak yalnızca yönetimin istediği türden haberlerin yer aldığı bir yayın olmasından ötürü devletin resmi gazetesiolmuştur.Bir İngiliz tüccar tarafından, Tanzimat Fermanının ilandan bir yıl sonra, 1840 yılında kurulan Ceride-i Havadis, ilk başlarda özel sermaye ile kurulsa da daha sonra, umduğu abone sayısına ulaşamayınca yayımına bir süre ara vermek durumunda kalmış,hükümetin kendisine aylık 2.500 kuruşluk bir ödenek bağlaması üzerine yeniden yayım hayatına dönmüş, dolayısıyla yarı resmi bir kimliğe bürünmüştür. (Baykal, 1990: 55)Yaklaşık 30 yıl boyunca bu iki gazete, Türkiye’de Türkçe olarak yayımlanan yegane iki gazete olmuştur ve bu 30 yıllık dönemde Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Fermanı sonrası yenileşme hareketleri devam etmektedir. Avrupa’ya uyum sağlamak, çağdaşlaşmak maksadıyla devletin kurumlarını ve kanunlarını yeniden düzenleyen Tanzimat Fermanıyla; ordu yeni bir düzene sokulmuş,devletin mülkî idaresinde standart bir eyalet taksimatı kabul edilmiş, eyaletlerde devlet şurası ve vilayet meclisleri kurulmuş, azınlıklarla yerli halka (hakimiyet-i milliye) kanunlar önünde eşit haklar tanınmış, Ceza Kanunu hazırlanmış, eğitim alanına da el atılmış ve medreselerin yanı sıra Avrupa örneğinde, modern usûllerle eğitim veren okullar açılmıştır. Bunu izleyen dönemde özellikle, merkeze uzak eyaletlerdeki ayaklanmaların ardı arkasının kesilmemesi ve bu bölgelerde yaşayan halkların özerklik ve bağımsızlık taleplerinin artması üzerine ki, bu bölge halkları yabancı unsurlarca halen destek görmekteydi, Osmanlı yöneticileri özellikle azınlıkların haklarını daha da iyileştirmeye yönelik bir ikinci düzenlemeye gitme kararı almış ve 1856’da Tanzimat Fermanı’nın devamı niteliğindeki Islahat Fermanı’nı ilan etmiştir. Tanzimat'la kabul edilen hususların esas alındığı bu fermanla, Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında eşitlik sağlandığı Avrupa'ya bir kez daha garanti edilmiştir. Ayrıca iç hukuk alanında ve ticaret hukukunda da yenilikler getirilmiş, Ceza ve Medenî Kanunun bir bölümü dinî esaslardan arındırılmıştır. (Öztuna, 1967: 18-19) Bu sayede Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki topraklarında yaşayan halkları bağımsızlıkları yönünde destekleyen Batılı ülkeler ve bu bölgede yaşayan Eflak, Boğdan, Sırbistan, Bulgar halkları memnun edilerek Osmanlı Devleti’nden yeni taleplerde bulunmalarının önüne geçilmek istenmiştir.Islahat Fermanı ile getirilen düzenlemelerin uygulanması daha çok I. Abdülaziz'in tahta çıkması (1861-1876) ile gerçekleşebilmiştir. Abdülaziz’in saltanatı sırasında da Osmanlı Devleti’nin dış politikadaki sorunları süregelmiş, aynı şekilde iç karışıklıklar da kesintisiz olarak devam etmiştir. Abdülaziz’in tahta çıktığı yıl Hersek’te isyan çıkmış, 1866’da Girit’te bir isyan yaşanmış, (Karay, t.y., III: 3-30) 1867’de Bulgarlar ayaklanmış, yine Eflak-Boğdan ve Sırbistan’da da hareketlilikler yaşanmıştır. (Karay,t.y., III: 93)
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....